Flashback.
Şükran: seni görmek istemiyorum!!! çek git bu evden!!!Yaprak: anne lütfen yapma!!! ne yaparım ben, nereye giderim kışın gününde?!!
Şükran: bana ne?!!! çek git!!! pis!!! iğrenç şey!!! orospu!!!
Yaprak'ı kovalıyordu. sonunda gelip kapıya dayanınca kapıyı açıp Yaprak'ı dışarı itti. arkasından açık kalmış bavulunu attı. tüm eşyaları sırılsıklam oldular. Yaprak'ta yere düştüğü için üstü başı sırılsıklam olmuştu.
Şükran: hiçbir şeyin kalmasın bu evde!!!
ardından kapıyı çarptı. Yaprak ayağa kalkıp birkaç parçasını alıp bavulunu çekerek ağlaya ağlaya, burnunu çeke çeke gitti.
Flashback Son.yine hatırlamıştım aynı şeyleri. yine aklıma düştü tüm kötü anılar. yine gözyaşlarım aktılar. yine...
birkaç dakikadır yatağımda uzanıp tavanla bakıştıktan sonra yutkunup kalktım. rutin işlerimi halledip evden çıktım ve kulaklıklarımı takıp müziği dinleyerek okula yürüdüm.
geldiğimde her gün görmeye alıştığım binaya göz gezdirdim. hiçbir şey değişmemiş. her şey aynıydı. hiçbir şey değişmemişti. gerçi dünden bugüne hiçbir şey değişmez dimi.
derin nefes alıp içeri girdim. ders henüz başlamamıştı ama öğrenciler sınıflara dağılmıştı. 12 A yazılı kapıyı bulup kilidine yaklaştım. şimdi bana söyleyenlere ve yapılanlara hazır olduğumu düşünüp içeri girdim. ama ders başlamıştı. nasıl ya?
hoca: Yaprak, neden geç kaldın yavrum?
Yaprak: hocam... ders henüz başlamadı.
hoca bana baktı, sonra duvardaki saate bakıp işaret etti. nasıl yani? dersin başlamasından yirmi dakika geçmiş. telefonumu çıkartıp saate baktım. kahretsin!!! dün telefonumu güncelleme yaptıktan sonra saati düzeltmeyi unutmuşum. kendime içimden küfredip mahçupça hocaya baktım.
Ece: hocam şunun suratına baksanıza ya! çirkinliğiyle içimi kararttı!
herkes kahkaha attı. ben ise başımı eğdim.
Sinan: hayatım daha fazla ne bekliyordun ki orangutandan?
gözyaşlarım akmaya başladılar.
Barış: ya oğlum bi salın şu kızı ya.
kafamı kaldırıp Barış'a baktım. şaşırmış mıydım? ilk defa beni korudu. yoksa bana mı öyle geldi?
Barış: baksanıza şunun haline, gören de öksüz sanacak.
hepsi kahkaha atmaya başladılar. bu ağır gelmişti. her şeye belki dayanırdım da, buna dayanacak gücüm yoktu. gözyaşlarımı serbestçe bırakıp okuldan koşarcasına çıktım. eve koştum. beni rahatlatacak tek yerdi.
Yazardan.
Yaprak gittikten sonra hoca Barış'a kızıp, müdürün odasına gönderdi. tabii işin aslı bu zaten. Barış'ın babası üniversitenin sahibiydi ve bu yüzden Barış bunu kullanarak hep müdüre karşı geliyordu.müdürün dedikleri bu sefer de bir işe yaramayınca da zafer gülüşüyle kantine indi. Tim'in, isimlerini komple böyle koymuşlardı, yanına gelip oturdu.
Ali: yine neşelisin. her zamanki gibi mi?
Barış havalıca kaşlarıyla ,,evet" işareti yaptı.
Gökhan: hay ben böyle telefon icat edenin anasını sikeyim! (telefonum donunca ben hajajajaj)
Barış: yine mi saçmalıyor?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİDEN
Acakkendime yeni hayat kurdum. her şey yolunda. geçmişimi unuttum... karşıma o çıkana dek her şey güzeldi... şimdi ise iki yol arasında kalmışım; ya hayatta kalmak, ya da ölmek...