Yaprak'tan.
iki hafta geçmişti. bugün cuma günü, son iş günüm, yarın evdeyim. müdürün bana özellikle güvenip verdiği raporu bugün bitirip ona götürmeliyim. aslında çok fazla yorgundum. sabaha kadar bilgisayarın karşısında oturduğum için gözlerimi hissetmiyordum. ama ne yapalım, iş bu. para kazanıyoruz sonuçta.
kendime kahve hazırlayıp geçtim bilgisayarın karşısına. aniden mide bulantısı ise lavaboya koştum. elimi yüzümü yıkadıktan sonra da şu aralar pek çok olduğunu fark edip, üzerimi giydim ve eczaneye koştum.
bu arada o geceden sonrakini anlatmak isterim. ertesi gün çok normalce geçti. kahvaltı filan ettik birlikte, sonra Barış'ı şirketten aradılar ve işe gitti. akşam gelip birlikte film izleyeceğimizi söyledi. akşama kadar bekledim. işten izin istedim kendimi kötü hissediyorum bahanesiyle ve tüm gün oyalandıktan sonra sonunda akşam olmuştu.
saat dokuz buçuka geliyordu ama Barış hâlâ ortalıklarda yoktu. kaç kere aradım, açmadı. işi uzamıştır düşünüp televizyon seyrettim ama farkına varmadan uyumuşum.
kalktığımda her yerim tutuşmuştu. akşamı hatırladığımda telefonumu elime alıp Barış'ı aradım. açtığında sevindim.
~konuşma~
Yaprak: alo Barış neredesin? dün geleceğini söylemiştin, bekledim gelmedin. sabahta yoksun. neredesin sen?
Barış: ee Yaprak, bak söyleyeceğim ama sakin olacaksın.
Yaprak: noldu?
Barış: Yaprak ben yurt dışındayım.
kafamdan kaynar sular döküldü.
Yaprak: n.. nasıl yurt dışındasın?... iş için mi gittin?
Barış: hayır... yani...
sustu. çıldırdım.
Yaprak: Barış söylesene, neden gittin?!!!
Barış: Yaprak... özür dilerim... seninle aramızda hiçbir şey olamaz. geçirdiğimiz geceyi de unut lütfen. sakın seni kullandığımı sanma, aksine; seninle birlikte geceyi geçirdiğim için çok mutluyum ama ötesi olamaz. bir daha karşına çıkmayacağım, hoşçakal.
~konuşma biter ~
bunları söyledikten sonra yüzüme telefonu kapattı. ne olduğunu anlamadım. birkaç dakika boş boş ekrana baktım ama şaka değildi. her şeyin bir kabus olduğunu düşündüm ama gerçekti.
kendim bile fark etmeden gözlerim doldu. gözlerimi kırpıştırdığımda ise gözyaşlarım sel olup aktı.
Yaprak: n... nasıl.. nasıl yani? şaka mı bu?
tekrar aradım.
aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor. lütfen sonra tekrar deneyiniz.
birisi birisi bana bunların bir kötü şaka olduğunu söylesin. kamera nerde? çekim mi sürüyor? tamam mı, bitti mi? etrafa baktım.
Yaprak: Barış eğer bana sürpriz falan yaptıysan seni parça parça ederim!
ses çıkmadı. kalkıp balkona çıktım ve aşağı baktım.
Yaprak: Barış burada mısın? tamam, şakanı yuttum! hadi çık da, gel artık!
yine ses seda çıkmadı. dışarı çıktım, oraya buraya baktım ama karşıma ne birisi çıktı, ne de fişekler patladı. kafamdan aşağı konfeti dökülmedi, Barış koşarak beni kucağına alıp döndürmedi ve öpmedi...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİDEN
Acakkendime yeni hayat kurdum. her şey yolunda. geçmişimi unuttum... karşıma o çıkana dek her şey güzeldi... şimdi ise iki yol arasında kalmışım; ya hayatta kalmak, ya da ölmek...