Bölüm-40

20.4K 931 69
                                    

Aslı'nın Ağzından;

Esin ile Kuzey'in ayrıldıklarını duyunca o kadar da şaşırmadım. İkisi hep birbirlerine zarar vermekten, üzmekten başka bir işe yaramıyorlar. Eğer bir gün tekrar çıkarlarsa bu ilişkiyi asla desteklemem ama kimseye de belli etmem.

Esin sinirli biçimde yanıma oturup, kafasını sıraya gömdü. Şu an onunla konuşmaya kalksam kesinlikle beni azarlayacak. Bu yüzden ses çıkarmadan testimi çözmeye devam ettim. Zaten sınıfta ikimizden başka kimse yoktu. Sessizlik insana huzur veriyor.

Esin kafasını kaldırıp bana bakmaya başladı. Gözlerinde ki o siniri görebiliyorum.

-Emir'i nasıl unutabiliyorsun? Onsuzken nasıl bu kadar mutlusun olabiliyorsun?!!

Dedi Esin bağırarak. Mutlu mu? Mutlu. Bu kelime hayatımın hiç bir köşesinde yer almıyor. Çünkü benim mutluluklarım hep insanların yaptıklarına bağlı. Belki derslerde zeki olabilirim ama  aslında en büyük salağım. İnsanları gereğinden daha fazla umursayan koca bir salak.

-Cevap ver Aslı! Emir'i nasıl unutabildin?

-Kim yaşam kaynağını unutabilir ki Esin?

-Unutamıyorsan bu lanet test kitaplarına nasıl kendini verebiliyorsun?

-Başka ne yapabilirim Esin?!! Denemedim mi sanıyorrun?! Emir beni sevsin diye çok uğraştım ama lanet olsun ki beni sevmedi. Her an onun için ağladım.Fakat ağlamak hiçbir şeyin çözümü değil. Ben şu an kendimi kaybetsem ne olacak?! Okumazsam kardeşim o iğrenç ailemin elinde kalacak. Onun için ayakta kalmam gerekiyor, güçlü olmam gerekiyor!

Dedim bağırarak. Daha sonra ağlayarak sınıftan çıktım. En yakın lavaboya girip, elimi yüzümü yıkadım. Esin'in bu kadar bencil olmasını anlayamıyorum. Kuzey yoksa yaşamanın anlamı yok diye düşünüyor.

Karnımın guruldamasıyla tuvaletten çıkıp, kantine doğru yürümeye başladım. Kantine girdiğimde ise yüzümü buruşturdum. Neden bu kadar kalabalık olmak zorunda ki sanki?(!) Daha fazla beklemeden sıraya girdim.

Sıra bana gelince bir tane şekerli kahve ve tost aldım. Aslında kahveden nefret ederim ama kokusunu seviyorum.

Kahvemi alıp tam yürüyecekken birine çarptım ve kahvem çocuğun üstüne döküldü. Olamaz!!

Kafamı kaldırıp, kahveyi döktúğüm çocuğa baktım. Kahretsin bu Emir! Bendeki şansa bak!

-B-ben çok özür dilerim. Gerçekten yanlışlıkla oldu.

Dedim ve gözlerimin dolmasına engel olamadım. Emir ise dehşet saçan gözlerle bana bakıyordu.

-Biraz dikkat etsene İnek!!

Dedi Emir bağırarak. İnek mi? Külkedisi demesini tercih ederim. Ama konumuz bu değil, şu an.

-Ben özür dilerim.

-Şu yaptığına bak kör müsün?!

Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı bile.

-Kız özür diledi ya! Daha ne uzatıyorsun?!

Sesin geldiği yöne baktığımda Can'ı gördüm. Can hızlı adımlarla yanımıza geldi ve beni arkasına aldı. Fazla korumacı.

-Sen karışma!

Dedi Emir sert bir sesle. Sadece üzerine kahve döktüm. Neden bu kadar abarttığını anlamıyorum. Sözleriyle kalbimi kırmakta da çok başarılı. Biri şuna kelimelerinde incitebildiğini söylesin. Bir gülüşüyle herşeyi yoluna koyabilecekken neden bir lafıyla herşeyi alt üst ediyor?

-Karışırsam ne olur?

Can ve Emir tam birbirlerine dalacakken araya Tuna ve Kuzey girdi. Bense şaşkın gözlerle onlara bakıyordum. Bu kavga benim yüzümden olmadığını bilmeyecek kadar aptal değilim. Sadece arasındaki hıncını çıkartıyorlardı.

-Can abartma artık.

Dedi Kuzey ve Can'ın kolundan tutup geri çekti.

-Evet uğraşmaya değmez Emir.

Bunu söyleyen Tuna'ydı. İrem'le çıktıklarından beri Tuna'ya olan güvenim sıfırdı. İrem, Esin'in bir numaralı düşmanı olduğunu bile bile onunla çıktı, iğrenç.

-Sen ne diyon lan.!?

Dedi Kuzey, Tuna'ya doğru yürüyerek. Artık birilerinin birşey yapması gerekiyordu. Etrafıma baktığımda insanlar merakla kavgayı izliyorlardı. Bu yüzden benim birşeyler yapmam gerekiyor.

Tuna, Kuzey'e doğru yürúrken araya daldım.

-Yeter artık. Kavga etmeyin!

Gözlerin hepsi bana döndüğünde utancımdan kafamı yere eğdim. Şu an yerin dibine girmek istiyorum. Bir kahveden çıkan olaylara bak. Uzun süre kahve içmesem iyi olacak. Kafamı kaldırıp, Emir'e baktığımda nefret dolu gözlerle bana baktı. Ben ona ne yapmıştım ki bana böyle kötü davranıyor. Hiç anlamıyorum ama bu benim kalbimi fazlasıyla acıtıyor.

Can yanıma geldi ve kolumu tutup beni okulun dışına sürükledi.

-Bırak kolumu. Canımı acıtıyorsun!

Dedim ağlamaklı bir sesle. Zaten ağladığımı söylememe gerek var mı?(!) Benim tenim hassastı ve kolumun morardığına eminim.

Okulun arkasına geldiğimizde Can kolumu bırakıp, hızla beni itti. Sırtım duvara çarpınca, yüzümü buruşturdum. Canımı yaktı.

-Neden böyle yapıyorsun?!

-Ne yapıyorum?

Dedim masum bir şekilde çünkü dediklerinden hiçbir şey anlamıyorum. Daha doğrusu birşey anlamak istemiyorum sadece buradan defolup, tek başıma ağlayabileceğim bir yere gitmek istiyorum.

-Emir'e karşı neden bu kadar aptalca davranıyorsun?

-Çünkü ona aşığım.

Diye bağırdım. Artık susmak istemiyorum. İnsanların üzerime gelip durmasından bıktım. Hep ezilmekten bıktım.

-Ama o seni sevmiyor!

-Biliyorum.

Dedim iç çekerek ve kafamı yere eğdim. Can yanıma gelip, çenemden tuttu ve gözlerini gözlerime getirdi. Eli çeneme değince hafiften gıdıklandı ve gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Can'ın gözlerine bakınca o sinir bozucu, soğuk çocuğu göremedim aksine çok anlamlı gözlerle bana bakıyordu.

Kalbim her zaman Emir'in yanında bu kadar hızlı atarken şimdide çok hızlı bir şekilde atıyordu. Bu ona karşı oluşan hislerimden mi kaynaklanıyor yoksa heycandan mı hiç bilmiyorum.

-Sen üzülünce nedense ben daha çok üzülüyorum.

Gözlerim pörtlemiş bir şekilde Can'a baktım. Onun gibi son derece yakışıklı bir çocuk, benden mi hoşlanıyor mu?(!) Yok hayır, bu sevgi, hoşlantı yada aşk değil. Bu sadece acıma duygusu. O bana acıyor. Kim benim gibi bir inekle çıkar ki?

Başımı olumsuz anlamda salladım.

-Hayır sen bana üzülmüyorsun, acıyorsun. Bana acıma Can!

Dedim ve artık daha fazla okulda kalamam. Çantamı aldığım gibi okuldan çıktım.

Eve geldiğimde her zaman ki gibi annem ile babam kavga ediyorlardı, onları umursamadan odama çıktım. Formalarımı çıkarıp, rahat şeyler giydim. Daha sonra odamdan çıkıp, kardeşimin Nisa'nın odasına girdim.

Nisa yatağına uzanmış uyuyordu. Bu haline hafiften gülümsedim ve bende yanına yattım.

Aklımda tek bir soru vardı. Kalbim her zaman Emir'in yanında bu kadar hızlı atarken, neden Can'a karşıda bu kadar hızlı atıyordu? Hayır ona karşı duygular beslemiyorum...

Değil mi?...

Arkadaşlar sizi bilmem ama ben Aslı karekterini çok sewiyorum. Esin'ide sewiyorum ama Aslı daha ön planda benim için. Artk bölümleri erken paylaşıyorum. +40'ı geçince hemen yb'yi paylaşcğm. Yorum yapmayı unutmayn ltfn. Sizi sewiyorum. ♥♥♥ :-D :-D

Asi KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin