17. Bölüm: "Zemheri Eller"

43.9K 3.5K 1.3K
                                    

Keyifli okumalar dilerim...

Keyifli okumalar dilerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


#Sezen Aksu Begonvil

Sayısını hesaplayamayacağım kadar uzun zaman önce buzu yutan damarlarım yüzünden avuçlarım zemheriler gibiydi. Nabzımdaki çiçekler ölmüş avuç içlerime mezarlar kazınmıştı. Şimdi ise soğuk avuçlarımda sıcacık bir el vardı. Avuçlarıma yeni çiçek tohumları ekiyordu.

Onun sıcaklığından beslendiği için ısınan elimi hafifçe sıktı. Arabadan indiğimiz an, kocaman eliyle elimi kavramış kendinden emin duruşu ve yüzüne yerleşen ifadesizlik maskesiyle yürüyordu. Duygularını ustalıkla gizlemesine hayran olmuş bir vaziyette geçen geldiğimiz kumarhaneye doğru yürüyorduk.
Bakışlarım tabelada yazan Safir yazısında asılı kalırken adımlarım aksadı. Buraya gelişimin üstünden sanki uzun aylar geçmiş gibiydi. Yaşananlar bayat bir ekmek gibi zihnimin köşesinde duruyordu. Ufak bir nefes çekerken içime bu defa daha iyi bir gece geçirmeyi umdum. İçimdeki kötü his bu düşünceme kahkaha atınca yüzümü buruşturdum. Belirsiz bir gecenin ağına asılı kalmıştım tek umudum yanı başımdaki adamdı. Biliyordum çünkü onun yanındayken bana bir şey olmazdı.

Bakışlarımı bu defa ona çevirdim. Omuzları dik, yüzündeki ifade donuk gözleri buz gibiydi. Şu an fazla ulaşılmaz duruyordu. Ve bu ulaşılmaz adam benimleydi, tüm gücü ve kuvvetiyle yanımdaydı. Beni yalnızlığımın kollarından çekip çıkarmak için uğraşıyordu. İşin kötü yanı ona kanıyordum ne kadar dirensem de ona doğru usulca kayıyordum. Gözlerine, kokusuna, gücüne...
Gözlerini bana çevirince göz göze geldik. Bakmaya devam ettim. O gözler karanlık bir ışıkla parlıyordu, hiç bilmediğim günahların vaatleriyle yanıyordu.

Sertçe yutkununca bakışları boynuma kaydı. Gözleri farklı duygularla yanarken kaşlarını çattı. Ufak bir an sarsıntıya uğrayan ifadesizliği gücünü tekrar eline alırken Çağın, sertçe konuşmaya başladı.

"Yanımdan ayrılmayacaksın. Kimseyle gereksiz muhabbetlere girmeyeceksin."

Bunları yapmayı zaten düşünmüyordum fakat bu, tavrının rahatsız edici olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

Gözlerimi devirirken "Emrin olur," diye homurdandım. Çağın elimi hızla kendine doğru çekerken dengemi yitirdiğim için ona doğru sendeledim. Göğsüm sert göğsüyle temas ederken ciğerlerimdeki hava boşalmıştı. Çağın'ın yanak kasları dalgalanırken yüzünü bana doğru eğdi. Kararan gözleri öyle sert bakıyordu ki avına saldırmak üzere olan bir aslanın vahşiliğini andırıyordu.

"Emir olarak algımanda sorun yok."

Sıcak nefesi yüzüme çarparken yakınlığı karşısında sersemlemiş bir haldeydim. Çağın cevap beklemeden geri çekilip yürümeye başladı. Titrek adımlarla onu takip etmeye başladım. Sürekli değişen ruh haline ve bu dengesizliklerine ayak uyduramıyordum. Başımı iki yana doğru bezginlikle sallarken kapıda dikilen bodyguard kılıklı, iri yarı iki adam içeri girmemiz için yolu açtı.
İçeri girince beklediğimin aksine boş bir kulüple karşılaştım. Etrafta çalışanlar haricinde kimse yoktu. Bu duruma fazlasıyla şaşırmış bir vaziyette

KELEBEK KUYTUSU-Feraşe  (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin