22. Bölüm: "Yangın Yeri"

45.7K 3.6K 1.2K
                                    

Keyifli okumalar dilerim yazarken çok keyif aldığım bir bölümdü, umarım okurken aynı tadı alırsınız 💕

#Zeynep Casali Duvar
#Eda Baba Son Sigaram

.

Kelebeğim son anlarına girmişken kanatlarım daha hızlı hareket etti. Sanki ölüm peşimdeydi ve ben yaşama kaçıyordum. Rotam belliydi. Ona gidiyordum... Uzun olan yolları arşınlarken aklım az önce yaşanan olaylarda asılıydı. Olanlara bir anlam veremiyordum. Her şey o kadar karışıktı ki anlamam normaldi aslında. Hayatım bilinmezliğin kıyılarında savruluyordu. Her yaşanan günle beraber olanlar mümkünmüş gibi sarpa sararak çıkış yollarımı kapatıyordu. Garip bir sarmalın içinde kilitli kalmıştım. Tüm bu olanlar ne zaman bitecekti acaba? Bilmediğim soru zihnimde dönüp dururken Çağın'ın İstanbul dışındaki evine doğru uçmaya devam ettim. Geçen dakikalar ardından evini görünce bir an geçmiş süzüldü aklıma. Buraya ilk defa geldiğim gün yaşadığım çaresizlik hâlâ benimleydi. İçimde bir yerlerde gizliydi. Sadece son günlerde daha iyi saklanıyordu. Kısa bir zaman diliminde her şey ne kadar da değişmişti. Çağın ile birlikte çok yol kat etmiştik, çoğu konuda ise yerimizde sabit kalmıştık.
Dengesiz adam, dengemi sarsmıştı. Hayatım ona doğru ağır basıyordu artık.

Açık camdan içeri süzüldüm, onun kokusunun sindiği odaya girince içime dolan güven ve huzur duygusu, beni derinden sarstı. Bu adam, bana yabancı olduğum bu duyguları aşılamıştı. Bu kadar yıl uzak kaldıktan sonra sırtımdaki yalnızlığı kaldırıp atıyor olmasına hazırlıklı değildim ki. Bu yüzdendi korkum, güvensizliğim... Çok insan kaybetmiştim, bir insanın kaybına daha dayanamazdım. Bu yüzdendi tüm uzak durmalarım. Onun odasından çıkarken içimden güçlü bir sesin fısıltısı zihnimde yankılandı. Geç kaldın... Bu farkındalık oluk oluk bir gerçeklik sızdırırken içime, korkum içimde çağladı. Kelebek umursamadı, tek derdi Çağın'dı onun.

Geç mi kalmıştım gerçekten, içimdeki hisleri engellemek için çok mu geç kalmıştım? Bu sorular beni derinden sarsarken onu gördüm. Mihran ve Yasir ile beraber, evinin salonunda duruyordu. Kanepeye çökmüş bir bacağının ayak kısmını diğer bacağının üstüne atmış sırtını kanepeye yaslamış rahat bir şekilde oturuyordu. Karşısında oturan arkadaşlarını incelerken yüzünde varla yok arası bir gülümseme vardı. Öyle silik bir gülümsemeydi ki bu, onu bu kadar iyi tanımasam fark edemezdim sanırım.

Yasir Mihran'ın yanaklarını sıkarken "Minik montofonum benim, sen büyüdün de kuğu mu oldun?" dedi. Mihran çocuk gibi konuşan Yasir'in yanağındaki ellerine sertçe vurdu.
"Yasir gebertirim seni, bana böyle saçma sapan isimler vermesene be."

Yasir umursamadan Mihran'ın uzun düz saçlarını dağıttı. "Montofonum kızdı."
Mihran onu iteleyip saçlarını düzeltirken "Pislik yapma Yasir ya, zayıfladım ben artık. Deme böyle şeyler," diye cırladı.

Yasir'in yüzünde dişlerini sergileyen kocaman bir sırıtma oluştu. "O eski tombiş hallerini özlemiyor değilim, fok balığım."
Mihran gözlerini devirdi. Ne kadar kızsa da yüzünde hafif bir gülümseme vardı. "Aman eksik kalsın o hallerim."

Onlar konuşmaya devam ederken odanın içinde uçup Çağın'a doğru süzüldüm. O an, o güzel gözleri bana kaydı, kanatlarıma kadar titredim. Keskin bakan yeşil gözlerinde boğuldum. Bu adamın gözleri, çok güzeldi. Beni gördüğünde içinde farklı parıltılar oluşması ise, içimde donan şeyleri eritecek kadar büyük bir güce sahipti.

"Oha çok güzel bir şey bu!"

Yasir ayağa kalkıp bana doğru gelince hızla Çağın'ın omzuna kondum.
"Siktir git Yasir."
Çağın dişlerinin arasından sertçe konuşurken Yasir durdu.

KELEBEK KUYTUSU-Feraşe  (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin