25. Bölüm: "Göğün Kırık Hüznü"

40.1K 3.5K 1.1K
                                    

Keyifle okuyunn🖤

Çok iyi değil mii? Bu arada karakterlerin parodi hesabı cagindfaris - ruveyha

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çok iyi değil mii? Bu arada karakterlerin parodi hesabı cagindfaris - ruveyha.gonenc

#Cem Adrian | Hande Mehan Sen Benim Şarkılarımsın
#Emre Azaklar Seni Ben Nasıl Saklarım

Çağın'a göre yarası hafifti.
Yasir'e göre Çağın bu durumu kolaylıkla yenecekti.
Mihran'a göre o inatçı herifin tekiydi ve kısa zamanda iyileşip ayağa kalkacaktı.
Doktora göre çok kan kaybetmiş olsa da kısa sürede toparlayacaktı.

Hepsi yanıldı...
Söylenenlerin hiçbiri olmadı.

Tam dört gün boyunca kapanan bilinci açılmadı. Tam dört lanet gün boyunca uyanmadı, bu doksan altı saate denk geliyordu. Bir ateş düşünün etinizi yakıp eriten güçlü bir ateş. Ben o ateşin içine atılmış dört gün boyunca yanıyordum, hiç durmadan. Zihnim, ruhum, yüreğim bu ateşin yakıcılığında eriyordu. Dört gündür cayır cayır yanıyordum. Doktorlar yarasının olduğundan geç bir şekilde iyileştiğini söylemişti. Nedenini bilmiyorduk. Sadece geçen zamanın, onu bize geri getirmesini istiyordum. Uyuyamıyordum, yemek yiyemiyordum, kelebek dahi olmamıştım. Geçirdiğim baygınlık yüzünden iki kere serum yemiştim. Onlar sayesinde ayakta duruyor olmalıydım.

"Neden hâlâ uyanmıyor ki?"

Ağladığı için sesi boğuk çıkan Mihran'ın sorusu, her saniye zihnimi kemiriyordu. Neden hâlâ uyanmıyordu? Neden?

"Olması gerektiğinden geç iyileşiyor."

Yasir ikimize oranla daha sakindi. Fakat onun sakinliği fırtına öncesi sessizliği andırıyordu. Her an fırtına kopabilir, her şeyi dağıtabilirdi.

"Ama neden? Daha önce de yaralandığı olmuştu?"

Üçümüz Çağın'ın yattığı odanın önünde durmuş, camın ardından ona bakıyorduk. Hareketsiz bedeni cihazlara bağlı kablolarla çevrelenmişti.

"Çok kan kaybettiği için olabilir."

Yasir'in teorisi olasıydı. Fakat kesin bir bilgi değildi. Alnımı soğuk cama yasladım. Fersiz gözlerim kendiliğinden kapanırken cılız bir nefes aldım içime. Onu özlüyordum. Ah onu çok özlüyordum... Alaycı tavırlarını, kısık tondaki boğuk sesini, yeşil gözlerini, kokusunu, sıcaklığını...

Öyle çok özlüyordum ki canım yanıyordu. Canım öyle çok yanıyordu ki dört gündür nefes alamıyormuşum gibi hissediyordum. Sadece yaşıyordum, hayatta olduğum söylenemezdi.
Benim yüzümden bu hâlde olduğunu bilmek ise daha beter bir hâle getiriyordu acımı.
Bana olanları sormuşlardı. Ne diyeceğimi, durumu nasıl açıklayacağımı bilmiyordum. Bu yüzden cevaplayamamıştım. İkisi de bu yüzden bana ara ara kötücül bakışlar atıyordu. Tıpkı şu an olduğu gibi.

KELEBEK KUYTUSU-Feraşe  (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin