20. Bölüm: "Uçurum"

40K 3.8K 1.1K
                                    

Uzun dolu dolu bir bölümle geldimm

Uzun dolu dolu bir bölümle geldimm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


#Hande Mehan Dudak Kenarı

.

Yakama görünmez eller yapışmıştı. Yapış yapış eller... Yakamdan boğazıma çıkıyor bir yılan gibi soluk boruma dolanıyordu. Bu pis ellerin sahibini tanıyordum, korkuydu. Korku, nefesimi parçalıyordu. Bilinmezlik ise olan gücümü emiyordu. Çaresizlik hücrelerime kadar sızmış beni yoktan güçsüz bir şekilde var ediyordu. İçine düştüğüm bu amansız girdaptan beni bileğime dolanan bir el çekip çıkardı. Görmeyen gözlerim ona çevrildiğinde suyun yüzeyine çıkmış gibi derin, ani bir nefes çektim ciğerlerime.

Bulanık bakan gözlerimi netleştirmek için kirpiklerimi hızla kırpıştırdım. Bakışlarım netleşince gözlerindeki ateşi yüzündeki kızgınlığı fark ettim.
Tepki veremedim.

Aklım az önce olanlarda asılı kalmıştı. Ezra, o son zamanlardaki korkulu düşlerimin sahibi olabilirdi ve beni tek başıma cevapsız sorularım için çağırıyordu.
Zihnim işgal eden tek gerçek buydu. Bu yüzden yaşadığım andan soyutlanmıştım.

"Sana bir soru sordum?"
Çağın'ın yüksek oktav çıkan sesini duyunca dikkatimi ona vermeye çalıştım.

Ne dediğini anlayamadığım için "Bir şey mi dedin?" dedim. Sesim boğuk çıkmıştı, boğulur gibi.

"O herifle ne işin vardı?"
Dişlerinin arasından tıslar gibi çıkan sesini duyunca çatılan kaşlarımla yüzüne baktım.

Bana doğru tehditkar bir adım atarken yanak kasları dalgalandı. "Sana ondan uzak durman gerektiğini söylemiştim."

Az önce yaşananlar yüzünden zaten iyi değildim üstüne bir de Çağın'ın bu tavrı beni sinir etmişti. Çenemi havaya kaldırıp dik dik ona baktım.

"Bu hakkı nereden buldun?"

Sesim buz gibi ve ciddiydi.

Tavrım karşısında gözleri kısılırken bedeninden yayılan buram buram gerginliği hissedebiliyordum.

"Yine en başa mı döndük?"

Bileğimi elinden kurtarıp kollarımı önümde bağladım. Kısacık bir süreliğine teni tenime değmişti. Dakikalardan az saniyelerden çok. Bu kısa zaman diliminde kanım anında ısınmıştı. Hain hücrelerimin, hayata dönmek için onun dokunuşunu beklemeleri oldukça sinir bozucuydu. En az, az önce onu başka bir kadınla samimi bir şekilde gördüğümde hissettiğim duygular kadar sinir bozucuydu ve bu durum beni çileden çıkarıyordu. Dişlerimi sertçe kenetlerken bu düşünceleri kafamdan atmak adına başımı iki yana sallayıp cevap bekleyen Çağın'a döndüm. Yüzümdeki katı ifadeyle gözlerine bakıyordum.

"Hiç ilerledik mi ki?"

Sözlerim karşısında yüzünde oluşan alay dolu bir ifadeyle gözlerini devirdi. Benim inanmayarak sarf ettiğim sözleri onun gibi birinin ciddiye almasını beklemek komik olurdu zaten.

KELEBEK KUYTUSU-Feraşe  (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin