Pencereye değen yağmur sesleri ile gözlerini araladı akif. Hava bugün çok güzeldi.Akif 'in huzur bulduğu, toprak kokusunu içine işlercesine kokladığı o andı.
Yavaşca yatağından doğrulup avuçlarının arasına telefonunu alıp saate baktı.Saat 4 'tü. Gökyüzü zift rengine bürünmüş,sema'da kasvet hakimdi.
Besmele çekip ayaklarını yatağından uzatıp yere bıraktı.Zeminin soğuğuna aldırış etmeden adımlarını abdest almak için lavaboya yönlendirdi.
***
Şimdi rabbinin huzurunda secde'deydi.
Bütün dünyanın karmaşasından uzak kendini en çok rabbine yakın hissettiği yerdeydi.Öyle bir huzurdu ki anlatmaya lugatta kelimeler yetmez.
Anlamak için yaşamak gerek..Hakikat'i doğru bilip ona tevekkül ederek, insanlara da tebliğ ederek.
Tebliğ etmek bazen nefse çok ağır gelir.
Kimisi gururuna yediremez çok şey kaybeder, ama kimileri de var tebliğ ederler onlar bir kelime dahi öğretse cennetin en güzel mevkilerinde olacaklar inşAllah.Akif secdeden doğrulup çalışma masasındaki sandalyeye oturdu.
Yatmadan önce defterine son yazdığı hadis'i tekrar okudu.Ebû Saîd el-Hudrî (r.a), "Resûlullah Efendimiz'i şöyle buyururken işittim" demiştir:
"Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Buna da gücü yetmezse, kalbiyle muhâlefet etsin ki bu, imanın en zayıf hâlidir."
Bu hadis'i arkadaşlarıma tebliğ etmeliyim diye geçirdi içinden.Son iki yıldır kendini ilme daha çok adamış işten kalan arta zamanlarda sürekli kitap okur olmuştu.Kitap okumaktan nefret eden adam kitap kurdu olup çıkmıştı.
Az sonra zifiri karanlığın arasından aydınlık bir nur gibi kalplere ümid'in her daim var olduğunu hatırlatan o ses yükseldi semadan.Şüphesiz ki Allah en büyük'tü."Allah'u Ekber"...
•••
Kahvaltı'dan sonra iş kıyafetierini giyip iş yerine gitmek için arabasına yöneldi.Yıllardır her gün aynı saatte evden çıkıp iş yerine gider akşam üzeri de bir ekmek ve süt alıp eve geri dönerdi.Bugün de aynı sıradan bir gündü.
Parmaklarını direksyona sabitleyip dikkatlice arabayı sürdü ve iş yerıne ulaştı.Bugün de diğer günlerden farklı olmamış masa başında çalışmaktan boynu çok ağrımıştı.Bir fabrika'nın tasarım işleriyle uğraşıyordu bitmek üzere az kalmıştı. Bu işinden de emindi çünkü her işine niyet ederken Allah rızası için diye niyet ediyor ve işleri sorunsuz halloluyordu.
Markete uğrayıp süt ve ekmeği aldıktan sonra okuyacağı kitabın heyecanıyla eve vardı. 24 yaşındaydı ama kitap konusunda heyecanını yenemiyordu, aslında yenmek de istemiyordu bu çok hoşuna gidiyordu.
Bugün annesi bu saat'e kadar hala aramamıştı.Kötüye de yormak istemiyordu. "Belki işi vardır" diye geçirdi içinden.
Nihayet eve varmıştı.Kahvesi'nin yanında kitabını okuyarak bütün yorgunluğunu üzerinden atabilirdi.
Önce ikindi namazını eda etti,sonra'da
okuma sandalyesine oturdu.Eline en son okuduğu tefsir kitabını alıp son kaldığı yerden okumaya devam etti.
Okuduğu her cümle onun için bambaşka hisler barındırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜNZEVİ (Tamamlandı)
SpiritualHavanın soğuk olmasından mütevellit deniz kenarındaki taşların birine oturdum.Ucu bucağı olmayan karanlıkta herkese korkunç gelen ama benim geceleri hırçın dalgalarını daha çok sevdiğim deniz..Kokusu..Huzuru.. Dalgalar birbirini kovalarken hava daha...