5.

645 29 1
                                    

Nemli saçlarımı havluya kurulayıp havluyu bir kenara bıraktığımda saat beş'e gelmek üzereydi.Saçlarımdaki şampuan kokusunu içime işleyince kadar çektikten sonra tarağı saçlarımda gezdirdim. 

Küçüklüğümden beri saçlarımı her yıkadığımda saçlarımdaki kokuyu içime çekmek benim için adet gibi bir şey olmuştu.Hatta beş yaşımdayken her banyo yaptığımda evdeki bütün aile fertlerini dolaşır saçımdaki şampuan kokusunu koklamadan yanlarından ayrılmazdım.

Bunu neden yaptığımı sanırım hala anlayamayacağım.Ve anladığım gün kesinlikle büyümüş olacağım,en çok da bundan korkuyorum.

Saçlarımı birbirine dolayıp bol bir örgü yaptıktan sonra koala'lı pjama'mı giyip odamdan çıktım.Mutfağa doğru yürüdüm ama kimse yoktu.Başımı salona doğru çevirdiğimde babam önündeki bilgisayardan işle alakalı asla anlamadığım birşeyler yapmak ile meşguldü. 

-"Baba annem'i gördün mü ?"..

Babam başını bilgisayardan çevirmeden;

-"Odada biraz dinleniyor.."

Başımı sallayıp fırsattan istifade tekrar odama çıktım.Anneme ne cevap vereceğimi düşünmeye başladım.Bu günlerde çoğu zaman yaptığım gibi yine tırnaklarımı kemirmeye başlamıştım.Ve annem beni bu evde tanıyan en iyi insan olduğu içi birşeylerin yolunda gitmediğini çabucak anlayacaktı.Bir şeyin yolunda gittiği de yoktu da her neyse..

Zaman geçirmek ve kafamı dağıtmak için çözüm olarak dolabımı boşaltıp düzenlemeye başladım.Ben ne ara bu kadar dağınık bir insan olmuşum bilmiyorum. Bluzlar'ım tunikler'im çoraplarım neredeyse kendi aralarında olimpiyatlara hazırlanıyorlarmış.

Bir saat falan geçtikten sonra vücuduma gelen ağırlıkla gözlerimin kapanmasına engel olup son kıyafetimi de yerleştirip ikindi namazı kılmak için abdest aldım,namazımı kıldım.

Namaz'ı kıldıktan sonra günün rutin işlevi olan akşam yemeği için mutfağa gezdirdim.Annem'in dikişleri alınmış olsa bile ayakta çok durduğu zaman ağrısı oluyor bütün gece uyuyamıyordu.

Dolap'ı açıp içine gelişigüzel baktığımda gözüme ilk çarpan ve canımın çektiği taze fasulye olmuştu.Taze fasulyeye ayrı bir hayranlık besliyorum,aslında ben sebze olan herşeye ayrı bir hayranlık besliyorum orası ayrı konu.

Fasulyeleri büyük bir kabın içine alıp yanına bir başka kap daha aldıktan sonra salondaki en kuytuda kalan koltuğa oturdum.Bir yandan fasulye ayıklarken diğer yandan kendimle kavga etmeye çoktan başlamıştım.

"Acaba şimdi ne yapıyordur?" 

İçimdeki bir diğer kavgacı taraf cevap verir.

"Ne yapacak kesin seni düşünüyordur, adam'ın annesi ölmüş kimsesiz kalmış birde seni düşünecek anca rüyanda görürsün.Belki rüyanda bile göremezsin."

Beynim'in içinde birbirini kovalayan mantıksız düşüncelerim beni huzursuz bir boşluğa sürüklüyor,bir yanım umut ederken diğer yanım  da çok hayalperest olduğumu düşünüyordu.Ben bu duyguyu içimde yaşadıkça boğulacak gibi hissediyorum.

Duygularım birbirine o kadar çok karışık bir hal almıştı ki neredeyse kafayı yiyeceğim.Beynim'in içi kazan ben kepçe karmakarışığım.  Bir yandan da fasulyeleri ayıklayıp bitirmiştim.

Yemeği ocağa koyduktan sonra yanına pilav ve salata yapıp sofrayı hazırladıktan sonra yarım kalan kitabımı elime alıp odaklamaya çalıştım.Okudum..okudum..okudum...

MÜNZEVİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin