Bu ne lo? Bayram arefesinin arefesinde tableti ele geçiren Buse'nin işsizliği sonucu çıkan acayip bir şey. Sonunu anlamayacaksınız muhtemelen, o yüzden şu kadarını söyleyeyim; bu hikayenin türü bir dram.
Ayrıca şöyle internet spoiler kaynıyor, Tumblr'a girmeyin bile derim. Bem 488. sayfayı gördüm,ve onun son sayfa olduğunu söylediler. Sırf o yüzden bütün heyecan, etkilenme olayını kaybettim. Inşallah farklı olur, öyle bir son istemiyorum. Saçmalık be, öf be...
Bir kısım daha gördüm, Percabeth, çok üzer bizi ama dehşet olur, bakalım ne olacak.
Iyi okumalar, iyi bayramlar.
---
"Elimi tut." dedi genç kız usulca. Yanındaki siyah saçlı çocuk hafifçe gülümsedi fakate elini tutmadı. Sarışın kızın kaşları çatıldı, fırtına grisi gözleri ise karşısındaki çocuğun yüz ifadesini inceliyordu; sanki en ufak ayrıntısını bile aklına kazımak ister gibi.
Çocuk bunun üzerine hafifçe güldü. Yeşil gözleri heyecanla parlarken bir elini cebine attı, çok kısa bir süre sonra geri çektiğinde elinde bir kolye duruyordu; zarif bir inci kolye.
"Önce bunu tak." dedi çocuk. "Takmazsan elini tutmam."
Kızın çatılmış kaşları düzeldi, dudaklarının kenarı hafifçe kıvrıldı. Çocuğa bilmiş bir ifadeyle bakarken bir elini beline yerleştirdi.
"Sanki bu sahneyi bir yerden hatırlıyorum ben?"
Çocuk omuz silkti."Burada sadece kolye var, Annabeth, salya ve öpücükle kesinlikle alakası yok. Hey, ayrıca hala takmadın kolyeyi."
Annabeth gözlerini devirirler bukleli saçlarını yana atıp boynunu açığa çıkarttı."Yardım edeceğini umuyordum, Yosun Kafa."
Siyah saçlı çocuk bir eliyle saçlarını karıştırdıktan sonra cevapladı kızı."Ha, tabii."
Kız hafifçe gülerken çocuk arkasına geçip kolyeyi kızın boynuna bağladı. Ardından tekrardan kızın soluna geçerken ikili yürümeye başladı.
"Yani," dedi Annabeth."Bu kolye üzerine bir öpücük istemiyorsun, öyle mi?"
Çocuğun yüzünde aptal bir gülümseme oluştu."Hım, sanırım bir öpücüğe hayır diyebilirim; sayıyı ikiye çıkartsak?"
Kız küçük bir kahkaha koyverip çocuğun dudaklarına minik bir öpücük bıraktı. Geri çekilirken "Teşekkür ederim, Percy." diye fısıldadı. Muhtemelen çocuğun onun elini tutmasını bekliyordu fakat anlaşılan çocuğun aklında başka bir şey vardı, bir elini kızın beline koydu; kızı kendine çekip dudaklarına uzun bir öpücük bıraktı.
Çocuk geri çekildiğinde gülüyordu. "Sayıyı ikiye çıkarmayı unuttun ama."
Kız gözlerini devirip kolunu çocuğun koluna doladı, başını da omzuna yasladı.
"Seni seviyorum Yosun Kafa. Ve evet, arada ufak tefek yosundan hareketler yapsan da."
Çocuk kaşlarını çattı."Yosun ne?"
"Boşver. Yemeğe geç kalacağız, kestirmeden gitmeye ne dersin?"
Çocuk kızın yüzüne baktı."Şey, olur. Ama ben hala şu yosun olayını anlam-"
"Koşalım." dedi Annabeth."Hala benimle yarışmak istiyor musun?"
Çocuğun yüzünde şeytani bir gülümseme oluştu."Asıl sen bana hala kafa tutabiliyor musun? Göster gücünü, Bilmiş Kız!"
Kız kahkaha atarak koşmaya başladı."Hiç sanmıyorum, beni asla yakalayamazsın!"
Kız önde, çocuk arkada koşarak tepeden aşağı inerken ufukta güneş batıyordu. Onlar gözden kaybolurken tepede sadece kavallarını öttüren birkaç satir kalmıştı. Melodi hüzünlüydü, ama bir o kadar da huzurlu...
-
Anlamadınız, değil mi? Iyi başladı, ne alaka hüzünlü ama huzurlu? Birlikte gidenlerin gitmesi hüzünlüdür ama onlar için huzurludur. Falan da filan, doğaçladım. Mahvettiysem affola.
9 Ekim akşamı bayilere ulaşıyor Olimpos'un Kanı, geçen sene Hades'in Evi'ndeöyle olmuştu. 10 Ekim'de alıp haftasonu rahatrahat depresyon geçirmenizi öneririm. Kesinlikle okulda okumaya çalışmayın, dram kısmı varsa bütün olayı bozar. Tfios da ondan ağlayamadım, sonra üzülürsünüz.
Görüşürüz... :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Bölümlük Percy Jackson Hikayeleri
FanficHer bölüm farklı kurgu, her bölüm farklı heyecan! Tek bölümlük Percy Jackson hikayelerine hazır mısınız?