Bölüm-8

865 41 22
                                    

O özleminden yanıp tutuştuğum dudakları dudaklarımdan ayrılınca üzülerek bende biraz geri çekildim. Ona belki şuan tokat falan atmam gerekiyordu ama istemiyordum.

Kızmamıştım ona, tam tersine mutlu olmuştum. Ona olan kızgınlığım git gide azalıyordu. Bundan hem şikayetçi hemde değildim. Eskisi gibi olmak, ona istediğim an sarılıp, öpüp, kokusunu içime çekmek istiyordum.

Gözlerimiz kapalı alınlarımız birleşik dudak mesafesinde duruyorduk. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Kokusu burnumu doldururken onu ne kadar özlediğimin bir kere daha farkına vardım.

Yapmamalıydım. Onu hemen affetmemeliydim. Yapmamam gerekiyor. Kapalı olan gözlerimi açtım ve yakından bir kere yüzünü inceledim.

Kusursuzdu. Tek kelimeyle kusursuz. Muhteşemdi. Her ne kadar istemeyerek de olsa geri çekilip okula doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım.

Ağlama Deren, ağlama, ağlama. Gözyaşlarım beni dinlemeyip ben ne kadar istemedikçe o daha fazla akmaya devam etti. Okulun bahçesine girdiğimde etrafta kimse yoktu anlaşılan öğle arası bitmişti.

Adımlarımı yavaşlatarak okula girdikten sonra hocalara görünmeden tuvalete girdim. Ellerim titriyor, kalbim tekliyor, nefes almakta zorluk çekiyordum. Göğüs kafesim ardı ardına inip kalkıyorken lakosumun düğmelerini titrek ellerimle ne kadar zorlansamda rahat bir nefes alabilmek için açtım.

Gözyaşlarım yine firar etmişlerdi. Kendimi sıkmayıp rahat bırakmamla hıçkırıklarım ardı ardına gelmeye başladı. Lavabolardan destek alarak ayakta durabiliyordum.

2 aydır hasret kaldığım şey şuan olmuştu ama ben niye böyleydim? En çok istediğim şey olmuşken neden kalbim sıkışıyordu? Neden ağlıyordum?

Çok fazla heyecan yapmıştım. Şu birkaç günde yani Arın'ın ölmediğini öğrendiğimde hatta daha doğrusu Arın'ın öldüğünü söylediklerinden beri psikolojim altüst olmuştu. Ne yaptığımı bilmeden hareket ediyordum. Hatta bazen yaptığım şeyin bile farkında olmuyordum.

Şuanda da yaşadığım duygunun farkında değilim. Cidden ne yaşıordum? Ne hissediyordum?

Mutluluk?

Özlem?

Sevinç?

Şaşkınlık?

Heyecan?

Yada onu ölü kabul ettiğim için, onu içimde öldürdüğüm için pişmanlık, üzüntü?

Hangisiydi bu içimdeki? Yada bunlardan biri miydi yoksa hiç tatmadığım bir duygu muydu? Bilmiyordum. Hiçbir şey bilmiyordum. Bilmek istiyorum ama bilmiyorum. Allah kahretsin ki bilmiyorum.

Kafamı iki yana sallayıp beynimi yakan sorulardan, düşüncelerden kendimi kurtarmaya çalıştım. Musluğu açıp yüzüme su çarpıttım kendime gelebilmek adına.

Bir kaç kere çarptırdıktan sonra musluğu kapatıp aynadaki yansımama baktım. Berbat haldeydim, saçlarım kabarmış, gözlerim kızarık ve şiş, yanaklarımda aynı şekilde kızarık, dudaklarım kuru.

Islak yüzümü peçeteyle kurulayıp bileğimdeki tokayla saçlarımı topladıktan sonra dudaklarımı yalayıp ıslattım en azından kuru görünmüyordu. Bir nebze daha iyiydim.

Ders çıkış zilini duyduğumda yavaş adımlarla tuvaletten çıkıp sınıfa doğru ilerledim.

Sınıftakiler kolumdan tutup beni durdurup ne olduğunu sormak isteselerde kolumu onlardan kurtarıp sınıfa girip yerime oturdum. Bizimkiler etrafımda çember yapıp ne olduğunu sordular. Hiçbir şey demeden yanımdaki pencereden dışarıyı izlemeye başladım, cevap vermeye niyetim yoktu.

Zoraki Sevgilim 2 (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin