Hızlı bir şekilde müdürün odasına girdiğimde karşılaştığım görüntü ağzımın açık kalmasına neden olmuştu.
Bu ne kadar yüzsüz biriydi ya, şimdi de okula gelmişti, kim bilir amacı neydi?
Ondan gözlerimi çekip müdüre baktım "çantanı al gel şu izin kağıdını da sınıf defterinin arasına koy."
"Hocam gitmesem?" Diye ümitle sordum
"Baban gelmiş, hadi git al gel" oflayarak ağır adımlarla sınıfa çıktım.
Çantamı toparlarken "hayırdır?" Arın'ın sesiyle ona döndüm, memnuniyetsiz ifademle "babacığım gelmiş izin almış okuldan."
"Yüzsüzlüğe bak ya, gitmiyosun hiçbir yere" baya bi sinirlenmişe benziyordu.
"Sakin ol bir şey olmıyacak merak etme, okuldan çıktığımız gibi ben eve giderim zaten."
İlk bi tereddütte kalsada sonra istemsizce kafasını sallayıp "tamam" dedi kısık sesiyle.
O adamla gitmemi istemiyordu, hele son yaptığı şeyden sonra hiç istemiyordu ve bu onu baya rahatsız ediyodu. Yine bana vurur diye korkuyordu, haklıydı da.
Çantamı koluma astığımda hocaya baktım arkasını dönmüş tahtaya bişeyler yazıyordu hocanın bakmamasından istifade ederken Arın'ın yanağına buse kondurup "seni seviyorum" dedim ve seri adımlarla sınıftan çıktım.
Olabildiğince yavaş adımlarla müdürün odasına ilerliyordum ama ayaklarım tam tersi yöne doğru gitmek istiyordu. O adamdan nefret ediyordum.
Müdürün odasının kapısına geldiğimde derin bi nefes alıp içeri girdim. Koyu bi sohbete dalmışlar geldiğimi farketmemişlerdi bile.
Yalandan yere öksürüp geldiğimi belli ettiğimde "ah Deren gelmiş hiç fark etmemişiz, babanla koyu sohbete dalmıştık."
Gözlerimi devririken soğuk sesimle "fark ettim onu."
Müdür bozulurken babam denilecek adam hızla yerinden kalkıp müdürle tokalaşarak beni de alıp dışarı çıkarttı.
Okuldan tamamen çıktığımızda kapıda duran Volvo S60'ın kapısını uzaktan kumandasıyla açıp binmem için yolcu kapısnı açtı.
Anlamayan gözlerle baktığımda "binsene" dedi.
Bu adam ciddi miydi? Cidden onunla geliceğimi düşünüyo muydu?
Kollarımı göğüsümde birleştirip gözlerimi devirdim. Asla korkmuyordum tekrar vurur falan diye ama gitmek de istemiyordum çok sinirliydim ona karşı.
Derin bi nefes alıp "bak biliyorum bana kızgınsın ama birkez konuşmak istiyorum, kendimi ifade etmek için bir kez lütfen bunu çok görme, konuşalım, eğer sen ondan sonra gitmek istersen bizzat ben bırakıcam seni eve daha da üstelemiyeceğim" sesi çok kötü çıkmıştı. Bunu şimdi fark etmiş olucak ki öksürüp sesini düzeltmeye çalıştı.
Sesi kötüydü gerçekten bunu istiyor gibiydi. Hem bir kez konuşmaktan ne zarar görürdüm ki? Açıklamasını gerçekten merak ediyordum. Belki de düşündüğümüz gibi değildi mantıklı bir açıklaması vardı.
Bir şans vermek istiyordum. Kafamı sallayıp arabaya bindim. Hemen ardından kapımı kapatıp kendi yerine geçti.
Kemerimi bağlamadığımı görünce mutlu sesiyle "kemerini unutma" şuan küçük çocuklar gibi mutluydu ve bu yüzünden çok rahat bir şekilde anlaşılıyordu. Bu hali gülümsememe sebep olurken kemerimi taktım. O da arabayı çalıştırıp ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Sevgilim 2 (TAMAMLANDI)
Teen FictionMahallende yürürken biri gelip sana 'zoraki sevgilim olur musun?' diye sorar mı? Sorarsa ona ne derdin? Sizi bilmem ama Arın sormuş ve Deren de bunu kabul etmişti. İşte o andan itibaren Deren'in sakin hayatı yok olmuş yerine inişli çıkışlı, gittili...