Arından
'Onsuzluk... İçimi yakıp kavuran, özlemini en derinlerde hisssettiğim bir kavramdı. İçime işleyip, ne hissedeceğimi bilemez hale geliyorum artık.' Diyordu beni anlatan bir kitap.
Hissettiğim tek şey özlemdi.
Özlemek. Gülüşünü, gözlerini, kokusunu, atarını, dudaklarını, saçlarını, bakışlarını, ağlayışını, bana 'seni seviyorum' diyişini, sarılışını, öpüşünü, elimi tutuşunu, sinirlenişini, onu o yapan tüm özelliklerini...
Kalbim onun özlemiyle yanıp tutuşurken ona yaklaşamamak, onu dışarıdan sadece izleyebilmek...
Ağlayışını, canının acıdığını, gün geçtikçe harap olup, yok oluşunu izliyordum.
O orada yok olurken bende onu izleyerek yok oluyordum. Bizi bu hale getiren bendim, benim hatam yüzünden bu hale düşmüştük. Birbirimizden ayrı, acı içinde kalmıştık.
'Hayatımı o andan sonra keşkeler üzerine kurduğumda anlamıştım bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını. Hayatıma keşkeler girdiğinde, beraberinde pişmanlıklar da girmişti' diye devam ediyordu.
Keşke sinirimi içime atsaydım, keşke onu ölümüne kıskanmasaydım, keşke onu kendimden çok sevmeseydim, keşke aşkımın gözümü kör etmesine izin vermeseydim, keşke o yanımdayken o adama saldırmasaydım, keşke o gün o restoranta gitmeseydim...
Daha bir sürü keşkelerim ve pişmanlıklarım vardı.
Elimdeki jileti sağ elimle sıkıca kavradım. Tişörtümü bir çırpıda çıkartıp karnımın sağ tarafına doğru getirdim, belki bu acı içimdeki acıyı bir nebze unutturabilirdi.
Umudum bu yöndeydi. İçimdeki acıya dayanamıyordum belki bu acı içimdeki acıyı alabilir, unutturabilirdi. Belki kısa süreliğine unutturabilirdi ama ona bile razıydım, dayanabilecek gücüm kalmamıştı...
Jileti karnıma doğru iyice bastırıp hareket ettirmeye başladım bu sırada hemen elim kan olmuştu. Biraz daha karnıma bastırıp hareket ettirdikten sonra canım çok acımıştı.
Artık bırakmam gerekiyordu ama hiç bırakasım gelmiyordu. Daha fazla kesemiyeceğimi anladığmda jileti küvete doğru fırlattım. Kafamı seramikli duvara yaslayıp akan kanı izlemeye başladım.
Banyonun kapısı bir anda açılınca şaşkınlıkla bakışlarımı o yöne çevirdim. Giren kişiyi görünce dözlerimi devirip karnıma bakmaya devam ettim.
Dedem şaşkınca yanıma yaklaşıp sinirli sesiyle "oğlum ne yaptığını sanıyosun sen? Yetti lan 2 ay boyunca yaptığın. Tamam onun yanında değilken anlıyorum yaptın da bugün yanındaydın şimdi neden yapıyosun? O adamları zor olsada tutuklattım, sevdiğin kız artık seni ölü bilmiyor bugün yanındaydın neyin şeyi bu, neden yapıyosun?"
Gözlerim dolu dolu, sesim titrek bir şekilde yine karnıma bakarak konuşmaya başladım "beni ölü olarak bilmek yerine keşke ölseydim de bu günü yaşamasaydım" bakışlarımı ona çevirdim anlamayan gözlerle baktığında yapmacık bir şekilde gülüp dudağımı ısırdım ve devam ettim "o öyle söyledi. İstemedi beni, ölü olarak bildiğinide daha iyiymiş öyle kalıcakmış artık benden nefret ediyor, istemiyorum seni dedi bana. Bende onun dediğini yapmaya çalışıyorum ölü olmaya yani" kendimi ve göz yaşlarımı zar zor tutuyordum.
Dedem banyo dolabından gazlı bez alıp yanıma oturdu ve karnıma bastırmaya başladı. Ona baktığımda gözlerinin dolu olduğunu gördüm.
Çok hassas, duygusal bir dedem vardı. Babam, dedemin aksine güçlü ama sevdikleriyle ilgili bir şey oldu mu aşırı duygusal bir adamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Sevgilim 2 (TAMAMLANDI)
Fiksi RemajaMahallende yürürken biri gelip sana 'zoraki sevgilim olur musun?' diye sorar mı? Sorarsa ona ne derdin? Sizi bilmem ama Arın sormuş ve Deren de bunu kabul etmişti. İşte o andan itibaren Deren'in sakin hayatı yok olmuş yerine inişli çıkışlı, gittili...