Artık midemi bulandıran alarm çalmaya başlayınca hamurdanarak onu kapattım. Dün gece hiç uyuyamamış sürekli ağlamıştım.
Sude de benimle birlikte uyanıp benim ağladığımı görünce o da ağlıyordu. Çok kötü bir gecenin ardından sabaha karşı uykuya dalmışken alarm çalmıştı.
Devamsızlığım sınırlarda olduğu için mutsuzlukla kalkıp Sude'yi dürtüp uyandırdım.
Uykulu, şişmiş gözlerle anlamazca bakarken "hadi ablacım kalk geç kalıcaz okula" kafasını sallayıp "tamam" dedikten sonra ayağa kalkıp odasına geçti.
Bende yatağımı düzeltip banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp odama geçtim ve seri bir şekilde okul formamı giyip lakosumun üzerine kareli, belimde biten salaş gömleğimi giydim. Saçlarıma bir şey yapmak istemiyordum fakat çok karışmış olduğunu görünce tarayıp omuzlarımdan bıraktım ve mutfağa geçtim. Seri bir şekilde kahvaltımı yaptıktan sonra çantamı da alıp hızlı adımlarla evden çıktım.
Durağa yürürken aklımda Arın vardı. Acaba okula gelecek miydi? Gelirdi bence. Bana göründüyse işleri hallolmuş demektir zaten herkes yaşadığını biliyordu.
Peki ben gelmesini istiyor muydum?
Hemde deli gibi. Onun özleminden yanıp tutuşurken artık ayrı kalmak istemiyordum. Evet ona seni istemiyorum demiştim ama istiyordum. Kırgınım ona o yüzden öyle söylemiştim. İleride affedeceğimi biliyordum ama şimdilik kızdığımı bilmesini istiyordum birdaha böyle bir şey yapmaması için.
Ya ben sırf birini Arın'a benzettiğim için 1 hafta onunla görüşmüştüm ya sırf benzediği için. Bana onu hatırlatsın diye ama sonra Arın'a ihanet ettiğimi düşünüp görüşmeyi kesmiştim. Ben bunu bile yapmıştım.
Bizimkilere de kızmıştım. Ya annem bile ya, annem bile bana yalan konuşmuştu benim üzülmemi istemişti. Allah'tan bu sabah evde değildi yoksa kalbini aşırı derecede kıracaktım.
Bir anne nasıl evladının üzüldüğünü, mahvolduğunu bile bile, göre göre yalan konuşmaya, onu üzmeye devam edebilir ki? Bence hiçbir anne ama benim annem üzmüştü hemde bile isteye.
Sude zaten bilmiyormuş ama Aslı biliyordu. Hepsi tek tek biliyordu bana söylemiyorlardı. Hadi erkekleri ve Beste'yi anladım onun arkadaşları onu satamazlardı ama Aslı ve Suzan benim arkadaşlarımdı ve onu tutmuşlardı. Benim üzülmemi tercih etmişlerdi. Onlar gibi bir arkadaşlarım yoktu benim.
Düşüncelere dalmış yürürken durağa geldiğimin farkında değildim. Hemen bir kenara geçip beklemeye başladım.
Yarım saatin ardından okul kapısından içeri girdim. Yavaş adımlarla okula doğru yürüdüm. Gözlerim otoparkta Arın'ın arabasını arıyordu ama yoktu. Gelmeyecek miydi?
Adımlarımı hızlandırarak okula girdim ve hiç bir yere uğramadan 2. kata sınıfıma çıktım. 12-C yazısına bir kaç saniye bakınca Arın gelmişti yine aklıma.
Kafamı iki yana sallayıp sınıfın kapısını açtım. Neredeyse herkes gelmişti. Sırama doğru ilerlerken bizim grup dikkatimi çekti. Orada arkası dönük bir kız daha vardı.
Biraz daha yaklaşıp kızın kim olduğunu çözmeye çalıştım. Deniz beni fark edince bakışlarıyla beni gösterdi ve hepsi bana baktı. Kızın da yüzünü gördüğümde olduğum yerde dona kaldım. Suzandı. Ne yani nakilini aldırabilmiş miydi? Oha.
Hiç bozuntuya vermeden sırama geçip oturdum. Kutay, Emir ve Aslı'nın önünde Suzan'ın yanına geçmiş beni tek bırakmıştı.
Hiçbir şey demeden çantamı çıkardım. Hepsi bana bakarken onlara bakmamak için gözlerimi kaçırıyordum. Aslı üzgün sesiyle "günaydın" dedi. Hiçbir şey demedim, bakmadım bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Sevgilim 2 (TAMAMLANDI)
Teen FictionMahallende yürürken biri gelip sana 'zoraki sevgilim olur musun?' diye sorar mı? Sorarsa ona ne derdin? Sizi bilmem ama Arın sormuş ve Deren de bunu kabul etmişti. İşte o andan itibaren Deren'in sakin hayatı yok olmuş yerine inişli çıkışlı, gittili...