Hayat ne tuhaftı en değer verdiğin, herşeyini paylaştığın kişiye bile yalan söylettiriyordu. Hemde en acı verici bir yalanı.
Hayatım boyunca hiç bu kadar büyük, hiç bu kadar acı verici bi yalan söylememiştim. Hemde bunu en değer verdiğim insanın gözlerine bakarak söylemiştim. Ona hiç yalan konuşmam diyordum ama bu lafımı çiğnemiştim. Keşke bütün laflarımı çiğneseydim de bunu çiğnemeseydim.
O konuşmayı, daha doğrusu o berbat yalanı söyleyeli, en değer verdiğim insanla ilişkimi bitireli 1 hafta olmuştu ama ben hala o andaydım.
Unutamıyordum, her gözlerimi kapatışımda Arın'ın gözlerindeki o yıkılmış ifadeyi görüyordum bu yüzden gözlerimi kırpmaya dahi korkuyordum. Uyuyamıyordum, sürekli rüyamda Arın'ı ve o iki şeytanı görüyordum.
Her dakika nasıl kurtulurum diye düşünüyordum ama hiçbir çözüm yolu yoktu biz her ne kadar birbirimizi hak etsek te hayat bir türlü bizi ayırıyordu.
Bu 1 hafta boyunca ne mi olmuştu? Hemen kısa bir özet geçiyim; ben zorla Berkle yakın olmuş ve Ceren de Arın'ın dibinden ayrılmamaya başlamıştı. Arın ve Ceren her geçen gün daha da çok samimi olmuşlardı. Bizimkiler ise ben ve Arın'ın arasında kalmış ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Bizi her ne kadar barıştırmaya çalışsalar da her seferinde başarısız oldukları için artık pes etmiş bir teneffüs onunla bir teneffüs benimle vakit geçiriyorlardı. Ben okuldan eve, evden okula gidiyordum ve derslerime yoğunlaşmıştım. Anneme ayrıldığımızı söylediğimde ise zil takıp oynamadığı kalmıştı. Bu da daha çok sinirimi bozuyordu.
Test kitabıma damlayan gözyaşımla kendime geldim, ağladığımın farkında bile değildim.
Arından ayrıldığımdan beri kendimi derslere vermiş bir şekilde onu düşünmemeye çalışıyordum ama anlamışsınızdır ki pek başarılı olamıyordum. En fazla 1-2 saatliğine unutabiliyor, kalbim atabiliyor, nefes alabiliyordum.
Onu düşündüğüm zamanlar kalbim duruyor, nefesim kesiliyor ve beynim işlevini kaybediyordu. Gözlerim mi? Onlar tamamen benden bağımsız hareket ediyorlardı.
Bazen bu ayrılığı abartıyorum gibi geliyor ama sonra Arın'a ne kadar aşık olduğum aklıma geliyor ve tam tersine hiç umursamadığımı düşünüyordum.
Gözlerim dalmışken odamın kapısı çalınınca kendime gelebilip anında göz yaşlarımı silebildim.
Aslı, Beste, Suzan gülümseyerek odaya girdiğinde bende gülümseyip onlara sarıldım ve birlikte yatağıma oturup havadan sudan konuşmaya başladık.
"Senin gözlerin niye dolu dolu?"
Suzan'ın bir anda sorduğu soruyla bakışlarım ellerimden direkt ona dönerken şaşkınlıkla kaldım.
Ne diyecektim? Hemen bulduğum yalanı salladım "çok ders yaptım bi zaman sonra sulanmıştır normal."
Aslı bana inanmadığını belli etmek istercesine "tamam canım inandık, biz malız çünkü hemen inandık yoksa Arın'ı düşündüğünden ağlamadın. İnanıyoruz biz sana merak etme."
"Ya ayrılan benim niye onu düşüneyim hâlâ?"
"Hmm, niye mi? Dur düşüneyim bi" Beste yalandan düşünüyormuş gibi yapıp bi anda elini şaklattı ve "heh buldum, hâlâ onu sevdiğin için olabilir mi acaba?"
"Sevsem ayrılmazdım Beste" diyip gözlerimi devirdim.
"Heh işte tam da bunu söylüyoruz bizde."
"Neyi söylüyosunuz Aslı?"
"Seve seve niye ayrıldın, bize söylemediğin bir şey var. Sen Ardından ayrıldığın gibi Berk'le yakın olmazsın bizi kandırmaya çalışma. Kesin o Berk ve Ceren bir şey yaptı ve sen ayrılmak zorunda kaldın ama bunu bize söyleyip çözmek yerine en berbat yolu seçtin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Sevgilim 2 (TAMAMLANDI)
Teen FictionMahallende yürürken biri gelip sana 'zoraki sevgilim olur musun?' diye sorar mı? Sorarsa ona ne derdin? Sizi bilmem ama Arın sormuş ve Deren de bunu kabul etmişti. İşte o andan itibaren Deren'in sakin hayatı yok olmuş yerine inişli çıkışlı, gittili...