Yanağımda hissettiğim acıyla susmak zorunda kalmıştım.
Bana vurmuş muydu? Şaşkınlığımı üzerimden atamayarak o aşağılık adama baktım.
Arın yakalarına yapışmış "sakın bir daha bu kıza dokunmayacaksın yoksa yaşlı maşlı dinlemem seni gebertirim duydun mu lan beni?"
Deniz de iterek "defol git lan burdan."
"Eğer gitmezsen bir daha karşısına çıkarsan seni böyle bırakmayız" Emir de çok sert konuşmuştu.
"Bak Deren isteyerek yapmadım, bir anda oldu özür dilerim."
Sesi titrek çıkmıştı.
"Özür mü dilersin lan seneler önce gittin şimdi kız sana yaptıklarını yüzüne vurunca sende tokat atıyosun. O tokatı sen hakediyosun sen, duydun mu beni, sen" Kutay da çok sinirliydi ve dediklerinde de çok haklıydı.
"Eğer sana o tokatı atmıyorsak yaşına olan saygımızdandır. Hadi şimdi siktir git!"
Arın bir kez daha onu ittiğinde o iğrenç adam son kez bana baktı. Gözlerinde pişmanlık vardı ama asla pişman olduğuna inanmıyorum.
Nasıl vurabilmişti bana, daha annem bir kere vurmamıştı o kim oluyordu?
Sadece DNA'sını ve soyadını taşıdığım adamdı o. Başka hiçbir bağımız, ilgimiz yoktu. Olmıycaktı da.
Ne ara elimi yanağıma götürdüğümü ve ağladığımı bilmiyordum. Sadece parmaklarıma değen suyu hissedebiliyordum başka hiçbir şey hissetmiyordum.
Yanağım acımıyordu ama içimde çok kötü bir acı vardı. O adam benim için önemli, kıymetli biri değildi ki niye içim acıyordu? Niye put gibi donakalmış hiçbir şey yapamamıştım, tek kelime dahi edememiştim. Tokat yemeyi haketmiyordum ki ben bana nasıl tokat atabilirdi, onun böyle bir hakkı yoktu, olamazdıda.
Elimin üzerinde el hissetmemle elim yüzümden çekildi ve güvenli, en huzur bulduğum kollar sardı küçük bedenimi.
Gözlerim yaşlardan dolayı görmüyor ama sarılananı tanıyordum, hem güven veren incinmemem için narin ama bir o kadar bırakmamak için sıkı, huzur veren tek kişi Arın olabilirdi.
Kollarımı anında beline doladığımda içimde biriktirdiğim hıçkırıklarımı serbest bırakmaya başladım.
En büyük hatayı yapıp giden biri şimdi geri geldiğinde nasıl affedilmek istediği birine vurabilirdi ki aklım almıyordu ama onu affetmiyecektim, asla affetmiyecektim.
"Özür dilerim, özür dilerim sana vurmasına izin vermemeliydim, koruyamadım seni özür dilerim" sesi o kadar titrek, o kadar üzgün ve bir o kadar da pişmanlık barındırıyordu ki sanki bana vuran o aşağılık adam değilde Arındı.
Kendimi toparlamaya çalıştım. Toparlanmalıydım o bana vurdu diye yıkılmıyacaktım, dik duracak, ağlamıyacak, üzülmiyecektim. O benim hiçbir şeyim değil, yoldan geçen bir kişiyle aynı değerdeydi benim için. Hatta daha düşük.
Arından uzaklaşıp gözyaşlarımı sildim "hadi ben gidiyorum görüşürüz" dedim sahte gülümsememi sunarken.
Hepsi bana üzgün gözlerle bakıyordu. "Hayır ben bırakıcam seni."
"Gerek yok aşkım ben kendim giderim."
"Hayır Deren hadi canım hadi."
Kafamı onaylar anlamda sallayıp bizimkilere döndüm "görüşürüz"
İlk Aslı, Suzan, Beste, Kutay, Emir, Deniz sarılınca bende sarılabildiğim kadarına sarıldım. Küme şeklinde sarılıyorduk, kendimi o kadar güçlü hissediyorum ki sanki onlar varsa bana asla bir şey olmaz gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Sevgilim 2 (TAMAMLANDI)
Teen FictionMahallende yürürken biri gelip sana 'zoraki sevgilim olur musun?' diye sorar mı? Sorarsa ona ne derdin? Sizi bilmem ama Arın sormuş ve Deren de bunu kabul etmişti. İşte o andan itibaren Deren'in sakin hayatı yok olmuş yerine inişli çıkışlı, gittili...