⚜24⚜

2.4K 189 28
                                    

Bittiğine dair zil sesi duyduğumda hemen elime eldiveni taktım ve fırının kapağını açarak burnuma anında gelen güzel kurabiyelerin kokusu tüylerimi diken diken ederken tepsiyi alıp tezgaha koydum. Elimdeki eldiveni çıkartıp askılığa asarken kurabiyelerin kokusunu ısrarla içime çektim.Umarım kokusu gibi kendi de güzel olmuştur. 

Saçlarımı geriye attım ve hazırladığım kahvaltı sofrasına baktım. Bizim evde masamıza yardımcılar tarafından hazırlanan kahvaltı gibi sofra hazırladığımda kendimi gülmekten alıkoyamadım.İlk defa yapmama rağmen güzel olduğunu düşünüyordum. Ayrıca bu sofrayı hazırlamak için sabahın 5'inde uyandıysam, güzel olmak zorundaydı.

Çaylara da baktığımda demini aldığını görmemle daha çok sevinmiştim. Çünkü artık Jin'i uyandırma vakti gelmişti.Mutfaktan çıkıp küçük bir çocukmuş gibi hissedip hoplaya zıplaya merdivenlere doğru ilerlerken hızla basamakları inen Jin'i görmem ile olduğum yerde kalmış ve suratım düşmüştü.Çünkü o üzerini çoktan giyinmiş, elinde iş çantasıyla duruyordu.

"Nereye?" Kafasını yana atıp kaşlarını çattığında otomatikman bende çattım.

"Şirkete görmüyor musun?" yanımdan geçip giderken onun kapıda doğru gitmesiyle koşup kollarını yakaladığımda şaşkınlıkla bana döndü.

"Ben kahvaltı hazırlamıştım.Yedikten sonra gitsen olmaz mı?" dediğimde hayretle bana baktı.

"Saatin kaç olduğunun farkında mısın sen?!" 

"Hayır?"deyip karşı duvardaki saate baktığımda sabahın altı buçuğu olduğunu gördüm. Ne vardı bunda?"06:30?" Diye dillendirdiğimde çantasından arabanın anahtarını arıyor gibi duruyordu. 

"Burası bizim şirkete uzak , şuan bile çok geç kaldık" 

"Kaldık derken?" gözlerini büyültüp beni baştan aşağı süzdüğünde geri çekilip ellerimi önümde çaprazladım.

"Neye bakıyorsun sen öyle?" Onun gözlerinin peşinden ben de kendime baktım ve ona baktığımda gözlerimizin buluşmasını bekledim.

Üzerimde saten kırmızı gecelik vardı ve ne ara annemin eve gelip dolabıma böyle şeyler yerleştirip gizli saklı aldığım eşofmanları yok etmişti hala anlayamıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üzerimde saten kırmızı gecelik vardı ve ne ara annemin eve gelip dolabıma böyle şeyler yerleştirip gizli saklı aldığım eşofmanları yok etmişti hala anlayamıyordum. 

"G-git giyin üstünü" kaşlarım şaşkınlıkla havalanmıştı. Kekelemiş miydi o?

"Neden?" başını iki yana sallayıp sert görünümünü yine üstlenmişti.

"Şirkete beraber gidiyoruz artık unuttun mu?!" gözlerimi çok ama çok devirmek istedim. Aslında artık başımda beni gözetleyen annem yoktu. Devirsem hiç de fena olmazdı.

"Gözlerini devirme bana !" annem bitti sen başlama Jin!

"Arabada bekliyorum , giyin de gel çabuk!"Kapının kulpunu indirip açarken şaşkınlıkla mutfağa baktım.

"Ama kahvaltı?"

"Başlatma kahvaltına!Zehirlenmekten kurtulduğumuzu görmüyor musun? Çabuk ol!"deyip kapıyı çarptığında gözlerimi yumup sinirle nefesimi dışarı verdim.

Benim yemeklerime kimse zehir diyemez!

Sabahın 5'inde gülerek indiğim merdivenleri şuan sinirle yukarı çıkıyordum. Üstelik kahvaltı bile yapmamıştık. Ben o sofrayı kendim için mi hazırladım sanıyordu bu manyak herif?! Fazla yemek yiyemiyordum bile!

Üzerime sinirle her zamanki gibi şirket tarzımı giyindim ve saçlarımı tarayıp makyaja başladım. Çok bekleyecekti beni ama umrumda değildi, ben 5'te kalkmış bir insandım. Bana daha önceden söyleseydi daha da erken kalkabilir kahvaltımızı yapabilir ve şirkete rahatça gidebilirdik.Makyajım bittiğinde küpelerimle sonlandırdım ve çantamı alarak odadan çıktım.

Arabaya bindiğimde bana baktı önüne döndü fakat dönüp bir daha bakması ani olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arabaya bindiğimde bana baktı önüne döndü fakat dönüp bir daha bakması ani olmuştu.

"Bu ne?!" ağzım aralık şekilde ona baktığımda üzerime baktığını gördüm.

"Ne , ne Jin?" 

"Yırtmaç ne öyle ?" Gözlerimi devirip başımı camdan dışarıya çevirdim. Ciddi olamazdı.

"Bana göz devirme demedim mi?" elimi kaldırıp alnıma yasladım ve gözlerimi yumdum.

"Ban cevap vermeyecek misin?!"

"Jin?" dedim arkama yaslanarak. Cevap vermedi ama cevap vermemi bekliyordu. Bende sözüme devam ettim bıkkınlık içerisinde. "Bu yırtmacın hizasında bir sürü etek giydim ben. Onlara laf yok da, buna bu laf var?" sakinliğimi hala koruyordum.

"O zaman ben yoktum ama" 

"Sanki şimdi varsın!" sesimi yükselttiğimde duraksayıp geri çekildi ve şaşkın bakışlarla bana baktı. 

İlk defa mı bağırıyordum?...Evet

"Ne demek i-istiyorsun?" kekeleme Jin, böyle devam edersen seni etkilediğimi düşüneceğim.Ve bu imkansız.

"Jin.."

"Söyle" derin bir nefes alıp saçlarımı geriye atıp sağ perçemimi kulağımın arkasına yerleştirdim.

"Dün beni öpmen,beni öpmene izin vermem  varolduğunu kanıtlamıyor.Bunu niye yaptın , onu bilmiyorum ama iyi geçinmek dediğin bu demek değil Jin. Bizim sakin olup birbirimizi tanımamız ve ona göre hareket etmemiz gerekir ki iyi anlaşabilelim."

"Beni tanımak mı istiyorsun?" Hayır, çünkü ben seni zaten tanıyorum Jin.

"Evet" sakin konuşmamız ikimizi de dehşete düşürmüştü. Onu bilmem ama benim moralim düşmüştü.

Dün evlendiğimizi ve utanmamamız gerektiğini dile getirip dudağımdan öptükten sonra banyoya girip üzerini değiştirmiş ve öylece yata yatıp uyumuştu ben hala gelinlik ile beklerken. Tabi ki de ondan birşey beklemiyordum, birlikte olmayı hiç beklemiyordum çünkü olmamız için ortada hiçbir neden yoktu.Fakar gün gün, bana bir iyi ve bir kötü davranması sadece onun dengesini değil, benim dengemi de sarsıyordu. Resmen dengesizdi ve o böyle hareketleriyle devam ettikçe benim düzenim altüst oluyordu. Sessiz sakin, kibar biri olarak az önce Jin'e bağırmış ve bıkkınlıkla çıkan sesim saygısızlığa işaret etmişti.Bu gerçekten hoş bir şey değildi.

I Lᴏᴠᴇ Yᴏᴜ • Kim SeokJin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin