⚜26⚜

2.3K 190 26
                                    

Benim için önümüze dizilen çeşit çeşit hafif yemekler gerçekten kendimi özel hissetmeme yetmişti.Jin'in ciddi olacağını hiç düşünmemiştim doğrusu.

"Hadi bakalım, bunların hepsinden azar azar tadacaksın. Ve yavaş ye bolca vaktimiz var" derken bir elinde çatal bir elinde bıçak tabaktaki yemekleri keserek önümdeki boş tabağa koyuyordu"

"Ben yapabilirdim"

"Olmaz, gözüm görsün. Çok zayıfsın, kilo alman gerek" o işine devam ederken kaşlarımı kaldırıp ona baktım.

Şuan bütün çalışanların gözü üzerimizde diye mi böyle yapıyorsun, yoksa gerçekten benim iyiliğimi düşünerek mi böyle davranıyorsun?

"İşte...ye bakalım" önüme baktım ve yiyemeyeceğim kadar değildi.Çatalımı alıp yemeğe batırırken birkaç lokmada gülümsedim.Sonrasında yine yüzüm düşmüştü.

"Ne oldu?" gözlerimi ona kaldırım baktım. Daha hiç yemeğine dokunmamış beni izlemiş olmalıydı.Başımı iki yana salladım ve tebessüm ettim.

"Teşekkür ederim" dedim burukça. Her şeyden yemek istediğimi söyledim, doğrudur ama asıl istediğim bu değildi.

"Sorun nedir Yoon-Ju" beni süzmüş ve öğrenmek istiyordu. Yanıtsız bırakmamalıydım.

"Aslında sorun yok, düşünüp böyle bir şey yaptığın için gerçekten teşekkür ederim. Sadece, umarım günün birinde bir yemeği tam olarak bitirebilirim." dedim yeni bir lokmayı ağzıma atarken. 

"Orasını bana bırak" dedi bakışlarımı çalıp kendi yemeği ile ilgilenirken.

Öylece bakakalmıştım ona. Gerçekten onu anlamak istiyordum, onu tanıyordum fakat yüz yüze tanımak yine isterdim.Üstelik buna izin vermişken fırsatı kaçırmamalıydım öyle değil mi?

"Beni nasıl tanımak istersin?" suyumdan aldığım bir yudumdan sonra bardağı geri bıraktım ve ağzımı sildim.

"Nasıl?"

"Yani demek istediğim, beni tanımaya nerden başlamak istersin, en başından mı yoksa genel mi?" Seni baştan sonra tanıdığım için zor bir soruydu aslında bu Jin.

"Sen bilirsin"deyip gülümsedim o da hafifçe karşılık verirken yemeğini yemeye, tombul yanaklarını doldurmaya devam ediyordu.

"En sevdiğim yemek-" 

"Et , ıstakoz, naengmyeon ve tavuk" dedim birden ki o da ağzında kaşıkla durmuş bana bakmıştı.Sözünü kesip tamamladığım için böyle yapmış olmalıydı.

"P-Peki o zaman ben, ağır ve baharatlı şeyleri se-"

"Sevmiyorsun" ağzındaki lokmasını sonunda yuttuğunda gözlerindeki şaşkınlığı okudum.

"En sevdiğim oyuncak?"

"Super Mario" üzerimdeki garip bakıştan dolayı şuan yerin dibine girmek istedim.Sanırım bilmezden gelmeliydim.

"Bunların hepsini nasıl bilebilirsin sen?" Ağzı 'o' şekilde iken gerçekten şirin gözüküyordu.Hala...

"Sadece annenden biraz bilgi edindim. İster istemez" inandırıcı en mantıklı cevaptı ve o da bu yalanıma düşmüş ,kafasıyla onaylamıştı. 

"Annem yapar öyle şeyler" üzgünüm Bayan Kim...

Yemek esnasında Jin'e telefon gelmiş ve görüştükten sonra işinin çıktığını söylemişti. Benim de şirkete gitmemi istemediğini söylediğinde beni eve bırakmış kendisi gitmişti.Ve şuan bende duştan çıkmıştım. 

Yatak odasına girip evlik rahat kıyafet arayışlarımın içerisinden sonunda istediğimi bulup giyinmiştim.Sonra ise kendime bir kahve yapıp televizyonu açtım fakat ilgimi çeken bir şey olmayınca aklıma gelen fikirle kahvemle birlikte yukarı çıkıp kütüphane odasına girdim ve raflardaki kitapları tek tek inceledim.Yarısından çoğunu okumuştum, buraya taşınırken kitaplarımı atmak o zaman aklıma gelseydi daha iyi olurdu. Kendi kitaplarımı bırakarak Jin'e ait olan bölüme gittim.Onun da neredeyse benimkiyle hemen hemen aynı kitapları vardı. Aynı kitapları okumuş olmamız beni sevindirmişti doğrusu. Umarım beğenmiştir .

Gözlerim sonunda bir kitabı bulduğunda elimi hızlıca ona attım. Fakat bu kitap normal bir kitap değildi.

"Bunun burada ne işi var?!!"refleks olarak etrafıma baktım ve avucumun içindeki kitaba tekrar baktım.

"Günlüğümün burada ne işi var?!"

I Lᴏᴠᴇ Yᴏᴜ • Kim SeokJin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin