Son konuşmamızdan beri hiçbir şey demeyip öylece şirkete gelmiş, el ele girmiş şimdide ona götürmem gereken dosyalarla bakışıyordum. Bundan sonra aynı şirkette çalışmak, evlendiğimiz için herkesin gözü önünde daha çok olmak beni geriyordu. Jin ile ilişkimiz gerçek olsaydı insanları görmezden gelebilirdim bu kolaydı fakat biz gerçek değildik.Bu da insanların önünde yapmacık bir şekilde samimi olmak, beni geriyordu. Onu seviyordum,evet ama yalancıktan yaklaşımlar beni germekle kalmıyor, üzüyordu da.
"Bay Kim sizi bekliyor efendim" sekreterin tekrar edişi beni yine germişti. Ona karşı bunu belli etmeyerek gülümsedim ve çıkmasını söyledim.
Masamın üzerindeki dosyaları, içindeki belgeleri ilk önce ben okumuştum ve imzalamıştım. Şirketimiz artık ortak olduğu için benim imzaladığım her belgeyi Jin'in de imzalaması gerekiyordu. Bu yüzden hepsini üst üste koyarak odadan çıkıp uzun geniş koridorda ilerledim.Ofis karşımdaydı ama büyük bir şirket olduğu için mesafeler uzundu.
Herkesin gözü üzerimdeydi, eskisinden daha fazla. Önceden kıyafetlerime bakan çalışanlar vardı ki bu özellikle kadınlar olurdu. Benimle karşılaşan, göz teması kurduğum çalışanlar eğilip selam verirdi. Ama şimdi Jin'in karısı olduğum için ilgi almam, sadece karşılaşmada olmuyordu. Bütün ofis çalışanlarının gözü bendeydi.
Sonunda önüne geldiğim ofisin kapısını yavaşça tıkladım ve kapının önünde kendi ofisi olan sekretere baktım. İyi bakmıyordu, bu bakışı tanıyordum. Jin ile evlendiğim için okulda beni gözleriyle kesen çok kız olmuştu. Bu da onlardan biriydi.
Üzgünüm bebeğim, ama görüyorsun,Jin ile evliyim. Gözlerine sahip çık.
"Gir" diye sesini aldığımda sekretere baş selamını gönderim içeri girdim. Bu kızın bakışları fenaydı. Umarım başıma bela olmaz.
"Gel" dedi normal sesiyle Jin, ne güzel söyledi. Özlemiş- hayır özlememem lazım. Belki de özlesem? Yakın davransam, Hye Su'nun düğün günü dediği gibi ona kendimi sevdirebilirsem evlilik gerçeğe dönüşebilirdi.
Denemeli miyim?
"Bunlar , imzalaman gereken dosyalar" önüne bırakmam için yer açıp çekildiğinde eğilip koyarken geri çekilecektim fakat çenemi tutan eller buna engeldi.
"Yemek yedin mi?" kaşlarım çatılırken güldürme isteğimi söndürememiştim.
"Ne ? neden gülüyorsun? Komik birşey mi söyledim?" elleri çenemden çekilirken kaşları havada kendisini de geri çekmişti.
"Jin, yemek saatine yaklaşık 1 saat var. Tabi ki de yemedim" saate bakıp dudağını büzmüştü. Neden?! büzme dudağını çok güzel...
"Doğru söylüyorsun, halbuki ben çok acıkmıştım" ufak bir şekilde kıkırdadım ve bileyğimden tutup beni kendine çekerken gözlerim büyümüştü. Bir eli bileğimde bil eli elimde beni masaya ittirip oturtturmuştu.
"Sen bu şekilde bekle ben bu dosyaları imzalayana kadar. Daha sonra beraber yemeğe gideriz"
"Neden?" iç sesim bu sefer dış ses olmuştu.
"Biz evliyiz Yoon-Ju, tek başıma yemeğe gidemem çalışanlarının gözü önünde" böyle bir cevap vermesini tabi ki de bekliyordum fakat demesini istemiyordum.
Sadece başımı sallayarak onay verdiğimde dediği gibi yapıp masanın ucunda hafif oturarak onun belgeleri imzalamasını bekledim. Biliyordum, buraya oturmamı da kendi isteğiyle değil, biri içeri girecek olur ise beni uzağında değil yakınında görsün diye istemişti. Ne de olsa...evliyiz.
Yemeğe daha 1 saat vardı ve bu süreçte anca belgeler yetişirdi. 1 saat boyunca bu şekilde duracağımdan hiç de şikayetçi değildim. Onun duyguları ne olursa olsun ben bu şekilde yanında durmaktan hoşnuttum. O beni yanında istemiyor olsa bile görünüş için yanında olmak zorundaydım. Üstelik son zamanlarda da neredeyse iyiydi bana karşı. Bunu fırsata çevirip, ona kendimi beğendirebilir miydim?
Bilmiyorum, ama onun bir sevgilisi vardı. Sevgilisi olduğu halde Jin'e karşı yürümem pek de hoşnut bir durum değildi açıkçası bana göre. Ya sevgilisi , ya da evli olduğu karısı ben ki o da anlaşmalı evlilik üzerine kuruluydu.
Derin bir nefes alıp yerden pencerenin dışarısındaki manzarada olan gözümü Jin'e çevirdim.Birkaç dosyayı bitirmişti bile.
Elinde tuttuğu dolma kalem, bir ele bu kadar mı yakışırdı bilmiyorum.Uzun ince birazda şekilli parmakları oldukça çekici görünüyordu. Göründüğü kadar da sıcaktı elleri. Elimi ilk tuttuğu günü asla unutmayacaktım.
İçerisindeki kendisini saran gömleği ile kendini saran ceket, onun omuzlarını daha çok öne sürmüştü.Onun geniş omuzlarının üzerinde gezmeyi, gün batımı zamanında sahil kenarında olmayı çok istedim. Beni omuzlarında taşısın isterdim.
Bir gün, olacak mıydı bu güne kadar kurduğum bütün hayaller? Çünkü bütün hayallerim sensin Jin, senden başka düşlediğim yok benim.
"Sonuncusu da bitti bakalım...evet"dedi ve masanın üzerindeki saatte baktı.İstediği olmuş olmalıydı ki yüzü güldü ve sandalyesine yaslanıp döner sandalyede biraz bana döndü.
"Ne yemek istersin?"
"Herşeyi yiyebilmek isterdim" dedim sadece. İlk başta anlamadığı çatılan kaşlarından anlaşıyordu, sonradan anlamasıyla düzelmiş hatta olabildiğince düşmüştü. Üzülmüş müydü?
"O zaman söyle yapalım..." sandalyeden kalktığı anda bende kalkıp düzelecektim fakat belimin iki yanından geçen kollar buna engel olmuş kalbimin depar atmasına sebep olmuştu.
"N-ne yapıyorsun?" sesim içime kaçmıştı ve bu halime o gülmüştü.
"Ben seni güzel bir lokantaya götüreyim ve önümüze her yemekten sipariş edelim. Hepsinden azar azar tat, olur mu?"
Çok fazla yiyemediğimi biliyordu, her şeyi yemek istediğimi söyleyince de böyle bir yöntem bulması sadece yüzümü güldürmemişti, içimi ısıtmıştı.
Gülümseyerek onayladığımda o da gülümsemişti ve elimden tutarak kapıya yöneldi. Çıkmadan önce ağzından şaşırdığım cümleler dökülüverdi.
"Beni tanımana izin vereceğim."
Çoğu zaman canımı yakıyorsun Jin ama tek bir hareketinle bütün acım yok oluyordu benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Lᴏᴠᴇ Yᴏᴜ • Kim SeokJin ✔
Fanfiction👑hayrankurgu #1👑 👑 #1-jin👑 "Boşanalım" Gözlerim masadaki evraklarla ilişti. Yutkundum. "Boşanalım" imzaladığım kalemi masaya bıraktığım andaki ses ona küçük bir ses gibi gelse de benim için gürültülü gelmişti. ⚜ Eğer saati geri sarabilseydik...