⚜13⚜

2.6K 208 49
                                    

Daha önce hiç böyle olmamıştı. Çünkü üzülmeme değecek hiçbir hareketi olmamıştı, bana sert davransa bile...

"Bu gördüklerini unutman gerekecek, yoksa acı çekersin"

Gözlerimi büyültüp hemen sesin geldiği yöne döndüm. Sesini ilk kez duydum. Fakat onun burada ne işi vardı?

"Y-yoongi?" ellerini cebine sokup yanıma yaklaştı.

"Burada gördüklerini unutmak zor olacak ama en azından yanına gittiğinde belli etme. Senin onun sevdiğini fark ederse, canın olduğundan daha fazla yanar. "

"Sen ne-...sen nerden biliyorsun sevdi-"

"Şuan sana ayna tutarsam sen bile onu sevdiğini görebilirsin "

Yanağımdaki sıcaklığı fark ettiğimde arkamı döndüm ve gözyaşlarımı sildim. Ağladım... Ben ilk defa birinin karşısında ağladım. Eğer bunu  görecek biri olsaydı, ilk kişi Hye Su olurdu Yoongi değil.

Gözlerimin önüne serilen mendil , akıttığım yaşları silmek için uzatılmıştı. Alıp almamakla kararsız kaldım fakat birden fazla yaş akmaya başlayınca almaktan başka çarem kalmamıştı.

Yoongi'nin iç çektiğini duydum, hala burada olmasının bir sebebi var olmalıydı. O gereksiz hiçbir şey yapmazdı.

Bir süre sonra sakinleştiğimi anlayan Yoongi kolunu bana uzattı. Kaşlarımı kaldırıp ona baktım ne yapmak istediğini sorar gibi.

"Yerinde olsam bu kolu kabul eder ve içeri öyle girmeni tercih ederdim"

"Neden?"

"Az önce sevgilisiyle gördüğün Jin, seni benimle böyle görürse hoşuna gitmeyeceğinden eminim."

Nasıl bir mantıkla ilerlediğini gerçekten merak ediyordum. Neyi nasıl düşünüyor, böyle bir sonuca varıyordu. Uzun zamandır gözlemlerim sayesinde aklına tanık olup hayran kalmıştım açıkçası. Ama şimdi neden bunu dedi bilmiyorum ama Yoongi bu. Mutlaka bir bildiği vardır deyip uzattığı kolunu kabul ettim.

Fakat ilerde akıl danışmanım olacak kişinin Yoongi olduğundan habersiz...

                                 ⚜

Yoongi'nin ne demek istediğini içeri girince anlamıştım. Jin'den , bütün konuklara kadar ne kadar göz var ise hepsi bizde, birbirine girmiş koldaydı.

Annemin suratı tahmin edilebilirdi fakat Jin'in kaşları çatık, kırmızı tene sahip olacağını tahmin edemezdim. Beni gördüğü an bana doğru yürüyüp kolunu bana uzatmakla kalmayıp boşta kalan elimi koluna sokunca Yoongi tek taraflı gülerek nazik bir şekilde kolunu elimden almıştı. Ve bana baktığını gördüğümde de göz kırpıp çocukların yanına geri dönmüştü.

Yoongi bu durumu kast etmek istemişti. Herkes beni Jin'in kolunda gireceğimi sanarken ters köşe Yoongi ile birlikte girince konukların arasında mırıldanmalara sebep olmuştu.Bu durum bir tek beni değil, Jin'i kötü göstermişti. Ve bu durum Jin'i sinir etmişti. Olması istenen de buydu.

Yoongi'nin aklı , hayran olunacak derecesiydi. Bu yüzden bugün ona teşekkür etmeyi unutmamıştım fakat o yine eski haline bürünüp bir şey demeden arkasını dönüp gitmişti.

Üzülmemiştim, Yoongi böyleydi.

"Yoon-Ju!" Okuduğum kitaptan kafamı kaldırmamı sağlayan annem odaya sinirli bir şekilde girmiş olmasıydı.

"Bunu nasıl yapabilirsin!!" Elimdeki kitabın kapağını sakince kapatıp kalktım ve kitaplığıma yöneldim.

"Herkes seni Jin ile beklerken sen nasıl onun arkadaşlarından biriyle içeri kol kola girebilirsin!!" Kitabı yerleştirdiğimde arkamı dönüp pencerenin önüne yürüdüm.

I Lᴏᴠᴇ Yᴏᴜ • Kim SeokJin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin