⚜42⚜

2.1K 166 30
                                    

Saat, 16:45.Duruşma saati 16:10 ve duruşma biteli tam tamına yirmi dakika olmuştu. Çünkü son kez sorulan boşanmak istiyor musunuz sorunusuna 'boşanmak istemiyorum hakim bey' yanıtını veren Jin ile duruşma son bulmuş ve boşanamamıştık. 

Ve ben tam 10 dakikadır binanın arka kapısında merdivende oturmuş, ağlamamak için tırnaklarımın etini yiyordum. Ağlamayacaktım, burada olmaz. 

Görüş alanıma merdivenlerden inip yanımda duran Jin'in ayakkabıları gelince hemen ayaklandım.Ve onu iki omzundan ittim.

"Sen bunu bana nasıl yapabilirsin ya?!" tekrar ittim

"Senin bunu bana yapmaya ne hakkın var!"yine ittim.

"Sen ne yaptığının farkında mısın ya!"yine , yine ve yine...

"Evet farkındayım" aldığım cevap öfkeyle gözlerinin içine bakmamı sağlamıştı.

"Neden hayır dedin, neden boşanmak istemedin benden!"

"Boşanmak istemiyorum çünkü" benim aksime verdiği cevaplar beni sinir etmişti.

"Boşanma davasını açan sensin, imzalamam için önüme koyan sensin. Şimdi çıkmış duruşmada ben boşanmak istemiyorum diyorsun. Senin akıl sağlığın yerinde mi?!"

"Evet boşanma davasını açan bendim ama sen istedin diye açtım. Seni çok kırdığımın farkına vardım ve yaptığım bütün hatalardan pişman oldum. Bunu düzeltmek için boşanmak istemedim ."

"Buna inanıyor musun?" dediğimde düz olan kaşları çatılmıştı.

"Neye?" başımı iki yana salladım.

"O kadar yaptığın hatadan sonra seni affedebileceğimi mi düşünüyorsun? Neye dayanarak?" yüzündeki belirsizlik , o ağzını naçmasa da benim cevabı algılamamı sağlamıştı.

"Bende öyle düşünmüştüm,üzgünüm Jin. Boşansak da , boşanmasak da ben seni asla affetmeyeceğim." dedim ve arkamı dönüp merdivenlerden çıkarken duyduğum cümle ile kala kaldım.

"Çocuğumuzu tek başına mı büyüteceksin?" önümde beliren 7 kişi benim duyduğumu duyduğunda onların suratları yaklaşık benim kadar şaşkındı.

"Sen..." dedim arkamı dönerek o koyu kahve olan gözlerine baktım."Sen nerden biliyorsun?" dedim bu sefer cümlemi tamamlayarak.

"Senin hastaneye kaldırılmanı kim sağladı sanıyorsun?"ona doğru birkaç adım yaklaşıp tam karşısında durdum.

"Sen mi sağladın?" gözlerini benden çekip derin nefes alıp verdiğinde gözlerime tekrar baktı...

"Bitti Jin, bu saatten sonra ne ben sana vaktimi boşa harcayacağım ne de sen bana.En başta istediğin de buydu ve oldu.Tebrik ederim" arkasını dönmeden öce gözlerinden akan yaşı sildiğinde gözlerimde hissettiğim acı beni biraz sonra duyacağım kelimeye hazırlıyordu .

"Boşanma evraklarının hepsini hazır et ve birkaç güne o eve gel. Bitirelim bu işi." cümlesi bittiğinde o koşarken benim gözümdeki yaşlar yere düşmek için birbiri ile yarışıyordu. 

Onu kayıp edemezdim, olmaz. Ona benziyordu, ona aşırı derecede benziyordu. Üzerinden yaklaşık 20 yıl geçmiş olabilirdi ama o kazadan sonra aklımda kalan tek şey huylarıydı. Ve bana onu anımsatıyordu. O olmadığı zamanlarda o küçük kız çocuğunu arıyorum her yerde ama Yoon-Ju yanımda olduğumda o küçük kız çocuğunu bulmuş gibi hissediyordum.

O beni huzura kavuşturandı, onu böyle büyük bir hatamdan dolayı gitmesine,benden boşanmasına izin veremezdim.

Peşinden koşmaya başladığımda neredeyse 1 saattir kesintisiz koşmuştu. Sonunda durduğunda bende nefes almak için duraklamıştım, ama fazla ara vermeden onun benden uzaklaşmasını sağlamadan yeniden koşmaya başlamıştım. Kolundan tutacağım sırada yere düştüğünde yere başını çarpmasından son anda kurtarmıştım.

"Yoon-Ju! Yoon-Ju aç gözlerini !" hafifçe yanağına vurup kendine getirmeye çalışsamda en ufak bir tepki dahi yoktu. Yüzü kireç gibi bembeyazdı, ve hatırladığımdan bu yana oldukça zayıflamıştı. Bilmiyorum kaç gündür kendine bakmıyor yemek yemiyordu.Benim yüzümden...

"Benim yüzümden.. Yooon-Ju nolursun aç gözlerini lütfen!" gözlerimden firar eden gözyaşları buz gibi suratına düştüğünde soğukluğundan dolayı endişem artmıştı.

"Yardım ediin!! lütfen , biri ambulans çağırsın lütfen!" soğuk bedeni alabildiğim kadar kollarımın arasına alıp gövdemle arama yerleştirip avuçlarını avuçladım. İyi olması lazımdı, çünkü ... çünkü o iyi olmazsa ben kime kendimi affettirmek için değişecektim?

Gözlerimden yüzüne düşen damlaları sildim.Ona zarar veriyordum, o bana her ne kadar huzur verse de ben ona zarar veriyordum. Her ne kadar boşanmak istemesem de , onun iyi olması için ,mutlu olması için ondan uzak durmam gerekiyordu.Bu yüzden boşanmamız lazımdı.

"Peki hamile olduğumu nasıl öğrendin?" dediğimde tekrardan nefes aldı. 

"Sen hastaneden taburcu olduktan sonra , belgeleri imzalatmak için sana geldiğimde yüzünü solgun görmüştüm. Sen imzaladıktan sonra evden çıktım ama gitmedim. Gidemedim, o gün bütün gün seni izledim . Gereğinden fazla kustuğun için şüphelenmiştim. Neyin olduğunu öğrenmek için kaldırıldığın hastaneye tekrar gittim. Doktor yoktu , bugün için geleceği söylendiğinde bugün sabah erkenden oradaydım." nefesini tazeledikten sonra devam etti.

"Duruşmaya, hastaneden geliyorum."

"Bunu neden yaptın?" dediğimde ağzı açık kalmış bana duraksayıp bakmıştı. Böyle bir soru beklemediği apaçık ortadaydı.Gözlerini kaçırdı, etrafına bakındı, ağzını açıp geri kapattı... Çünkü diyecek bir şeyi yoktu.Ne diyeceğini bilmiyordu. 

"Üzgünüm Jin, ama çocuğum senin gibi bir babayı hak etmiyor. "  

I Lᴏᴠᴇ Yᴏᴜ • Kim SeokJin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin