Fırından çıkardığım kurabiyelere hayranlıkla baktım, görüntüsü ve lezzeti geçen ki yaptığımdan kat ve kat iyiydi. Tabağa özenli bir şekilde yerleştirirken yanan elime üfleyip duruyordum.
Kollarımın iki yanından uzanan kollar duraksamama sebep olurken ensem ve sol kulağımın ucunda sıcak nefes hissedince buz kesildim fakat yanıyordum.
"Bu kurabiyelerin kokusu beni uykumdan uyandırdı" ben yutkunurken o kurabiyeyi yutmak için adımladığında hızla kurabiye tutan elini tuttuğumda gözlerini büyütüp baktı.
"Ne?" Elindeki kurabiyeyi alıp tabağa geri koydum.
"Bunları kahvaltıdan sonra yiyeceğiz. Şimdi yersen iştahın kesili-" ağzına attığı kurabiyenin kıtırtı sesi kulaklarıma işlerken derin nefes almakla meşgul oldum.
"Sen bu kadar güzel şeyler yapmaya devam ettikçe benim iştahım kesilmeyecek gibi" arkasını dönüp kurulan sofraya oturup çayından bir yudum alıp önündeki tabağı bitirmek için hareket ettiğinde yüzümüzdeki gülümsemelerle birlikte yaptık kahvaltımızı.
⚜
Ellerimin arasında olan saçlarımı dipten çekiştirdim.
"Anlamıyorum!" Hiç zorlandığım bir ders olmamıştı, Fiziği görene kadar...
Matematiğim çok iyiyken Fizik yüzünden B sınıfında olmak benim sinirlerimi bozuyordu. A sınıfında, olmalıydım. Ve kesinlikle Jin , orada olduğu için değil. Tamam birazcık Jin orada olduğu için gitmek istiyor olabilirdim fakat daha çok Annemin baskıları ağır basıyordu. A sınıfında olmamı istiyordu. Ve eğer bu hemen gerçekleşmezse kulaklarımın işkence çekeceğinden emindim. Ve en kötüsü de, stresli bir günün sonunda düşüncelerimi yazabileceğim bir günlük yoktu.
O günlüğü oradan alamayacaktım ! Fakat başka bir şeyi almıştım. Emin olmam gerekiyordu...
"Ne yapıyorsun ?" Duyduğum ses beni şaşırtmaya devam ederken saçlarının arasındaki eli çektim.
Jin önümdeki kitaba uzanıp baktığında yüzünü buruşturdu.
"Sanırım bu dersten dolayı B sınıfındasın?"
"Nereden bildin?" Güldü ve arkasına yaslandı.
"Çünkü sen pek kütüphanede olmazsın" kaşlarım daha da havaya kalkmıştı. Beni takip mı ediyordu?
"Yapalım" Bu sefer kaşlarım çatılmıştı.
"Neyi?" Karşımda oturmayı bırakıp yanımdaki sandalyeye oturduğunda hala şaşkınlığım devam ediyordu.
Kalemliğimden bir kalem alarak kitabıma yöneldi ve üzerini karaladığım soruya bir süre baktı ve yüzündeki tek taraflı gülüşü gördüğümde kaşlarımı çattım.Çaprazındaki silgiyi alıp sildi ve tozlarını ittirdi. Kalemini takıldığım soruya götürerek çözmeye başladığında yaptığı her çizgiyi izledim.
Başlangıcını gördüğümde doğru gittiğimi gördüm, son işleme herşey normal devam ederken kaşlarım çatılmıştı, yaptığım ne yanlıştı ki sildi? Sonucu gördüğümde gözlerim açılmıştı , bu tepkime güldüğünü fark ettiğimde kaşlarımı çatabildiğim kadar çatıp arkama yaslandım.
"Nasıl olur da böyle olabilir?"gülmeye devam ettiğinde sinirli gözlerimi ona çevirdim.
"Aslında işlem yöntemini doğru yapmışsın sadece son basamakta işaret değişikliğinden dolayı hatalı bir sonuca varmışsın" alt dudağımı büzüp bakışlarımı yere düşürmüştüm ki dediği şey beni tekrar ona baktırmıştı.
"Sen böyle hatalar yapmazdın" Beni ne kadar gördün, tanıdın ki böyle bir yoruma, sonuca varıyordun Jin? Başka biri görse yıllardır arkadaşız sanacaktı...Ki doğruydu bu Jin, sadece senin haberin yoktu.
"Aklında ne var?"
"Hım?" dedim gözlerimi sabitlediğim masadan ona çekerek.O ise cevap vermemiş derin bir nefes almıştı. Ardından önümdeki kitabı kapatıp masadaki çantama koydu ve çantamı alarak ayağa kalktığında bileğimden tutup beni de kaldırmıştı.
"Ne yapıyorsun?"
"Aklındakileri bir süreliğine uzaklaştırmaya çalışıyorum." kütüphanenin çıkışına doğru yönlendiğimizde üzerimizde olan bakışlar yanağımın kızarması için yeterli bir sebepti, Jin'in elimi tuttuğundan söz etmedim birde.
⚜
"Aç mısın?" sorusuna olumlu yanıt verdiğimden bir süre sonra kendimizi bir kafede bulmuştuk. Restorana gideriz diye düşünmüştüm, benim aksime Jin buna daha uygundu.
Önümüze sipariş ettiğimiz etle burnuma gelen koku beni gülümsetmişti. Burayı biliyordum, çok severdim. Buraya onunla sürekli gelirdim...acaba hatırlamış mıydı?
Önümüze gelen kolanın kapağını açarak bardağıma döküp bana yakınlartırdığında kendi yemeğine geri döndü.Saniyeler, dakikalar ilerledikçe günlüğümü okumuş olma ihtimali beni yiyip bitiriyordu.
Elimi boynumda asılı olan anahtara götürdüm. O sadece zincirini görebiliyordu, bu yüzden fark etmemişti. Günlüğün anahtarını aldığımı...
Zevkli bir yemekten sonra elimi ellerinin arasına almış ve kararan havanın akşam olduğunu bize açıklıyorken sokağı aydınlatan kore sokaklarındaki mağazaların tabelaları yolumu, Jin'inimi aydınlatıyordu. Onu görmem artık çok kolaydı, her türlü, geçmiş zamanların aksine...
"Ah ne yapsak ki? Tıka basa doyduk" deyip güldüğünde ona gülüşümle karşılık verdim.
"Sanırım eritme vakti olduğunu düşünüyorum" dediğimde bana dönüp tek kaşını kaldırdı ve dudaklarını büzerek düşünür bir hal aldığında artık gözlerim ondan çekilmez bir hal aldığını fark ettim. Beni her şekilde ağına düşüyorsun Jin, üstelik sen balıkçı değilsin.
Soğuk espri?
Evet evet, git gide sana benziyorum.Ben sen oluyorum Jin, keşke sen de beni görebilsen ilk önce?
Böyle olduğumuz beni gördüğün anlamına gelmiyordu...Hatırla, lütfen...
Saatler ilerliyordu ve gece karanlığa iyice bürünmüşken ben ışıklar sayesinde aydınlanan Jin'den başka bir şey görmüyordum. Elimi tutuyordu ve beni gittiği yere götürmesine izin veriyordum.Eski zamanlar gibi...
Sokakta el ele yürürken gözlerim onun ifadelerini zaman zaman izliyordu ve onun şu saniyelere dayalı olan gülüşünü gördüğümde gülüşüme engel olamamıştım. Gözleri bana dönse de gülüşümü silmedim. Onun gibi...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Lᴏᴠᴇ Yᴏᴜ • Kim SeokJin ✔
Fanfic👑hayrankurgu #1👑 👑 #1-jin👑 "Boşanalım" Gözlerim masadaki evraklarla ilişti. Yutkundum. "Boşanalım" imzaladığım kalemi masaya bıraktığım andaki ses ona küçük bir ses gibi gelse de benim için gürültülü gelmişti. ⚜ Eğer saati geri sarabilseydik...