12.07.2019
BORAN ARSLANOĞLU
Saatler henüz öğlen saatlerini biraz geçerken ben ilk defa en sevdiğim şeyden sıkılmıştım. Saatlerimi şirkette harcamak benim en büyük zevklerimdendi ama öyle bir hâle gelmiştim ki şirkette bile boğulduğumu hissediyordum. Nedeni neydi bilmiyordum fakat tahmin yürütebilirdim. Sanırım Asmin yüzündendi. Sonuçta onunla evlenmeyi işim için, kariyerim için kabul etmiştim. Beni uzaklaştıran bu olmalıydı. Ama böyle olmamalıydı. Sıkıntıyla kavrulmuş nefesimi dışa bırakıp elimde çevirip durduğum kalemi masaya bıraktım. Kafamı dağıtmaya, başka şeylerle ilgilenmeye ihtiyacım vardı.
Kendi çıkmazında duvara tosladı, düşünmeyi düşleyen zihnim. Sikeyim böyle beyni. Benim istediğimi yapmalıydı. Benim istediğim olmayacaksa ne diye taşıyorum ki. Ben tam şuan kendim için güzel şeyler düşünmek istiyordum ama güzel şeyler şöyle dursun ,mal gibi bomboş bakarak, adam akıllı düşünemiyordum bile. Sürekli aklımı dağıtan bir şey vardı ve ben ne olduğunu bilmiyordum. Ne boktan bir durumdur bu.
Genelde kendi aklımla hareket etsem de bu sefer başka bir akla ihtiyaç duyduğumu hissettim. Bu yüzden bende daha mantıklı olanımızı, Aliyi aradım. Telefonum ilk çalışta da son çalışta da açılmadı. Bu durumu ilk yaşayışım değildi bu yüzden bozuntuya vermedim. Şerefsizlik yapmak istesem de kendimde o modu bulamayıp ikinciye aramadım. Ne bok yiyecekse yesin araya girmeyeyim. Hem belki bir kaos falan çıkarırdı bizde kendimize gelirdik.
Yapacak bir şey bulamamanın verdiği sinirle bir kere daha oflayıp önümde kapağı açılmamış ihale dosyasına döndüm. Ama zerre isteğim yoktu. Kendini işine ver Boran. Sen sırf bu iş için evlenmeyi göze almışsın gerisi sana vız gelir.
•|•
İhale dosyasının tabir-i caizse içinden geçmiştim. Ve bunu beynimi patlata patlata yapmıştım. Ne zaman kendime bir iş için emir versem o işi mutlaka hallediyordum. Hatta bunu ustaca yapıyordum. Ve bu annemin öğretisi her zaman işe yarardı. Üzerimden attığım bu yükle kendimi biraz daha hafiflemiş hissetsem de ağrıdan kıvranan başımı es geçemezdim. O kadar şiddetli bir ağrıydı ki göz kapaklarıma kadar işlemiş, gözlerimi hareket ettiremeyecek hale gelmiştim. Gömleğimin açık olan ilk iki düğmesine üçüncü ve dördüncü düğmeyi ekledim. Dosyada aklıma yatmayan kısımları belirleyip not aldıktan sonra işim tamamen bitmişti. Kaç saatimi aynı pozisyonda geçirdiğimi anlamak için ters çevrili telefonumu elime aldım. Evet omuriliğimin yamulması için yeterli süreyi geçirdiğimi fark ettim. Günde dört saat aynı pozisyonda götümü sandalyeye yapıştırarak hayat geçirirsem kesinlikle yamulurdum.
Can sağlığım için daha fazla oturmamalıydım. Yerimden kalkarken lacivert ceketimi giyip ihale dosyasını kolumun altına aldım. Odadan çıkarken dosyayı Hande'nin masasına bıraktım.
"Arayan olursa çıktığımı söyle. Nerede olduğumu bilmediğini de eklemeyi unutma ha birde ne zaman istersen çıkabilirsin, çok kalmamaya dikkat et ve ortalığı kontrol edip çık olur mu?" beni başıyla onaylarken ona tebessüm edip asansör yerine merdivenlere ilerledim. Yeteri kadar hareketsiz kalmıştım daha fazlasına ihtiyacım yoktu. Arabaya doğru ilerlerken şirketin kalabalığının azaldığını fakat belirli bir tayfanın hala burada olduğu gözümden kaçmamıştı. Bu tayfa Handeyi asla tek bırakmazdı. Bu yüzden içim rahattı. Yoksa vicdanen onun şirkette tek kalmasını kabullenemezdim. Kendimi rahat araba koltuğumda uyuyacak halde de bulsam bunu yapmadım. Biraz kendimi uyuşturmaya ihtiyacım vardı.
Arabayı çalıştırıp, telefonumu bağlandıktan sonra moduma göre şarkı ararken çalan telefon melodisiyle henüz şarkı açmadığıma sevindim. Açsaydım eğer şarkım yarıda kesilmiş ve o zil sesi bana sevimsiz gelmiş olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret Masalı (Anlaşma)
Dla nastolatkówBen Asmin Arslanoğlu. Sevmediği, istemediği, nefret beslediği bir adamla evlenen Asmin. Ondan tiksinip en ufak dokunuşunda ortalığa ayağa kaldıran Asmin. Öyle bir değişmiştim ki bana dokunma diye kendimi ortalığa atan Asmin, artık o adamı benimse...