25.10.2019
ASMİN ARSLANOĞLU
Boran benden önce davranıp odadan çıktı. Onun ardından üstümü düzeltip bende kalktım. Kendi odama geçtim. Kol çantamı ve içinde hazır eşyalarımı alıp çıktım. Merdivenleri seri bir şekilde inerken kapıda kızları gördüm. "Biz geldik" dediler tek ağızdan. Boran'ın yanına yetişirken gülümsedim fakat diken üzerindeydim. Boran'ın üzerime dikili bakışları az önceki anları tetikliyordu bedenimde.
"Biz de tam çıkacaktık" işte tam zamanında kurmuştum bu cümleyi. Kızlar kısa süreli bir şok yaşarken Boran da onlardan farksızdı. İkimiz de dışarı çıkmak için uygunduk.
"Nereye be?!" dedi Rojin üzerimize atlayacak gibi.
"Markete" diye yanıtladı Boran onu. İkili içeri geçerken kapıyı kapatıp salona ilerlercesine adımlar atmaya başladılar.
"E biz de mi gelsek?" dedi Narin de. Boran ona cevap verecekken Rojin önce davrandı. Kendini koltuğa atıp esnedi.
"Hiç edemem vallaha ben gelmiyorum. Sende beni bırakamazsın, otur oturduğun yerde" Narin onu onaylayıp yanına oturdu. "Hadi çabuk gidin gelin" dedi bir de Rojin üstüne bizi kovarak. Boran bana ben ona baktıktan sonra onun o tehlikeli bakışlarına dayanamayıp kızlara istedikleri olup olmadığını sordum. Abur cubur dışında bir şey istememişlerdi. Boran önden salondan çıkarken ben çıkmak için arkamı döndüm ama duyduklarım durdurdu beni.
"Dudaklarının dolgusu güzelmiş, yeni yapılmış gibi"
"Hatta kapıyı açmanı geciktirmiş gibi" dedi Narin de kuzenini destekler gibi ve çak yapmalarının sesi kulağımı doldurdu. Cevap veremeden kızardığını hissettiğim suratımla çıktım salondan. Ardımdan kahkahaları duyuldu. Boran ayakkabılarını montunu giymiş kapıda beni bekliyordu. Ona bakmaya çekinerek ayakkabılarımı giydim. Montumu da üzerime geçirirken anahtarı vestiyerden aldım ve çıktım. Kapıyı ardımdan kapatırken Boran kızların olduğu odanın camına gözlerini dikmişti. Başıyla bir hareket yaparken ben de oraya baktım. Kızlar perdeyi açmış bizi izliyorlardı. Gözlerimi devirip beklemeden adımlamaya başladım. Arkamdan gelen adımları biliyordum. Arabanın kapısı açılırken beklemeden oturdum ve kemerimi taktım. Boran bindi kapısını kapadı.
"O ikisi neye gülüyordu" epeyce diyemediğim bir yolu gitmiştik ve sessizliği Boran bozmuştu. Dudaklarım üzerindeki parmaklarımı çekip gözlerimi yoldan alarak Boran'a döndüm.
"Bilmem" dedim bilmiyor gibi. Aslında gayet de iyi biliyordum ama Boran'a çaktırmak istemiyordum.
"Şuan inandım" inanmadığını daha güzel belli edemezdi.
"Bana gülüyorlardı yani daha doğrusu senin eserine" saklamaya çalışmamın biranlamı yoktu. Bu söyleyemeyeceğim bir şey değildi. Yani aslında ben Borandan çok nadir utanıyordum ama yine de çekinmeden söylüyordum.
"Dudaklarında gülecek bir şey görmüyorum gayet güzel duruyorlar" pişkin pişkin suçunu da kabul ediyordu. Bunu ses tonu keyiften taşarken yüzünde sadece dudak kıvırmayla tamamlamıştı.
"Utanıyorum! Bir başkalarına sürekli yakalanmak hoşuma gitmiyor"
"Kapının çalacağını nereden bilebilirim?"
"Nerede ne yapacağını bilmen yeterli"
"Odamızdaydık"
"Ama aramız açık farkındaysan. Gönlümü almak yerine sürekli başka şeyler deniyorsun. Ben senin kendini cinsel olarak tatmin etmen için yaşamıyorun" beni her fırsatta öperek aramızdaki sorunları düzeltemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret Masalı (Anlaşma)
Teen FictionBen Asmin Arslanoğlu. Sevmediği, istemediği, nefret beslediği bir adamla evlenen Asmin. Ondan tiksinip en ufak dokunuşunda ortalığa ayağa kaldıran Asmin. Öyle bir değişmiştim ki bana dokunma diye kendimi ortalığa atan Asmin, artık o adamı benimse...