Bölüm 26 | •Yunan Tanrısı• |

8.7K 362 111
                                    

09.09.2019

ASMİN ARSLANOĞLU

Havalanan bedenim tekrar yere ayak basarken Can'ın boynundaki kollarımı indirdim."Bebeğim!" dedi ayrılmamızı fırsat bilerek. Konuşmak için araladığım dudaklarım sahte bir öksürük sesiyle bölündü. Önce Boran olduğunu düşünerek arkamı dönmüştüm ki babam çıkmıştı. Boran merdiven tırabzanına yaslanmış, kollarını göğsünde bağlamıştı. Yeşilleri bize çevrili ve öfkeliydi.

"Ulan hayta! Ne zaman kurtulacağız biz senden" dedi babam gülerek. Can da ona karşılık gülerken benim odağım Boran'a takılı kalmıştı. Gözlerini gözlerime kenetlemiş kıpırdatmıyordu.

"Kurtulamazsınız Mirza amca! Sizin nüfusa geçmeyi düşünüyorum" ikilinin konuşmalarını duyabiliyordum fakat tepkisizdim. Sadece ona bakmakla meşguldüm. Gözlerinde taşıdığı hisleri anlamaya çalışmakla. Gözlerimizi ayıran ben olmuştum. Hep birlikte kahvaltı için mutfağa geçerken babam her zamanki gibi soluna annemi almıştı. Boran'ı da sağa oturtmuştu. Her hangi bir sorun olmasın diye annemin yanına geçerken üçlüyü karşıma almıştım. Boran abim ve Can arasında benim de tam karşımda oturuyordu. Çıplak bacaklarım ve onun bacakları henüz birbirine değmediği için sorun yoktu.Derin bir nefes alıp hazır kahvaltıyı yapmaya başladım. Fazlasıyla acıkmıştım. Bu aralar iyice oburluğum tutmuştu. Regl zamanıma da daha vardı ama ağustos ayında olmadığım için yaşanan gecikmeye bağlıyordum bunu.

Kahvaltı bizim konuşmalarımız ve arada dahil olan Boran'ın sessizliğiyle devam edip bitmişti. Sadece ben olamazdım değil mi? Boran'ın tavırlarındaki farklılığı hisseden, tek ben değilimdir. Sıkıntılı bir nefesi dışa verirken bugünü sorunsuz atlatmak istediğime yüzde yüz emindim. Ama gerçekleştirebilir miydim orası şüpheli.

•|•

"Ee Boran, sen nasılsın?" Abimin kolu altında oturmuş, karşılıklı duran ikiliyi izliyordum. L koltukta ben, abim ve Boran tekli koltukta ise Can vardı. Annem ve babam arka bahçeye geçmişlerdi.

"Sağ ol idare ediyoruz, seni sormalı" Gözlerimi Borandan alırken o en son merdiven başında bana bakmıştı sonrasında hiç denk gelmemişti gözlerimiz.

"Asmin'i çok özlemiş olmam dışında her şey yolunda" dedi gülerek ve bana baktı. Can'ın bunları kötü bir amaçla yapmadığını biliyordum ama aynı zamanda Boran'ın hoşuna gitmediğinin de farkındaydım.

"Geldim ya sarışınım" dedim ortamı yumuşatmak adına ama sanırım daha çok içine etmiştim. Abim omzuma attığı koluyla beni dürterken Boran'ın bana baktığını hissedip ona baktım. Yüzündeki ifadesizliğe rağmen tebessüm ettim. Bana herhangi bir karşılık vermeden önüne döndü.

"Ben kalkayım artık"

"Zahmet olacak" Boran'ın kısık sesle ağzının içinde dediğini çok net anlamıştım ve Can anlamamış olsun diye dua ediyordum.

"Bir şey mi dedin?" Dedi ayaklanırken.

"Kalsaydın ya erken kalktın diyorum" dedi Boran yapmacık bir gülüşle. Hemen ardından o da ayağa kalktı. Kapıya doğru ilerlerken abimle kısa bir bakışma yaşamış ve hemen kalkmıştık.

"Daha sonra bu küçük hanımı kaçırma planım var, şimdi sizi çok tutmayayım bana sonra lazım" dedi bir elini kapı koluna atan Can.

"Hayırlısı be Can'ım. Daha buradayım bakarız" bana göz kırpıp öptükten sonra abimle ve hemen ardından Boranla tokalaştı. Boran Can'ın elini sıkı sıkıya kavramıştı ve bırakmıyordu.

Nefret Masalı (Anlaşma)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin