Derin yoğun bakımın camından abisine bakarken içinden gözlerini açması için dua ediyordu. İki gündür öylece yatıyordu. Durumunda hiçbir değişiklik yoktu. Ve doktor bu gün uyanması gerektiğini söylüyordu. Eğer uyanmazsa bitkisel hayata girmiş olacaktı.
"Ne olur aç gözlerini abi. Lütfen bizi sensiz bırakma."
Derin iki gündür olduğu gibi yine ağlamaya başladığında Yiğit yanına gelip sarılmıştı ona. Ayla hanım ve Mehmet bey ise sandalyede oturmuş onlar da ağlıyordu. Hepsinin tek bir duası vardı o da Yağız Efe'nin bir an önce uyanmasıydı. Yiğit Derini kolundan tutup sandalyeye oturttuktan sonra kantinden aldığı sandevici ona uzattı.
"Derin bir şeyler yemen gerekiyor."
"Canım istemiyor. "
"Derin lütfen. Yemen gerekiyor bunu sen de biliyorsun. "
Derin mecburen sandevici alıp yemeye başladığında Yiğit diğerlerini de Ayla hanım ve Mehmet beye verdi. Hiç kimsenin canı istemiyordu. Ama güçlü olmak için yemek zorundaydılar. Zorda olsa yemeklerini yedikten sonra öylece oturmaya devam ettiler. Ayla hanım yerinden kalkıp oğluna baktığında Yağız Efe'nin yavaşça gözlerini açmaya çalıştığını görünce sevinçle konuştu.
"Allahım sana şükürler olsun. Mehmet oğlumuz gözünü açtı. Bizi bırakmadı. "
Herkes camın önüne gelip Yağız Efeye bakarken Yiğit hızla gidip doktoru çağırmıştı. Doktor gelip içeriye girmiş Yağız Efeyi odaya almalarını söyledikten sonra ailenin yanına gitmişti.
"Oğlum nasıl iyileşti mi bir sıkıntı yok değil mi?"
"Oğlunuzun durumu iyi. Ancak kaza sonucunda oluşan hasardan dolayı kolunu kullanamıyor."
"Nasıl yani?"
"Oğlunuzun sol tarafı felç olmuş. Şu an geçici bir şey olup olmadığın bilmiyoruz. Ancak tahlil yaptıktan sonra anlaşılabilir. "
"Peki başka bir sıkıntı var mı?"
"Bir de sağ bacağı kırık olduğu için alçıda. Bunlar dışında şu an için başka bir sorun görünmüyor ama biz yine de tahlil yapıp bir kez daha kontrol edeceğiz. "
"Peki ne zaman görebiliriz?"
"Birazdan odaya alacaklar. O zaman görebilirsiniz. "
Doktor gittikten sonra Yağız Efe sedyeyle odadan çıkarılmıştı. Hep beraber Yağız Efe'nin yanına gidip onunla beraber odaya gitmişlerdi. Hemşire odaya bıraktıktan sonra çıkmıştı. Ayla hanım hemen Yağız Efe'nin yanına gitmiş. Yüzündeki yaraları incitmeden yanaklarını öpmüştü.
"Allahım sana şükürler olsun. Oğlumu bize bağışladın. "
Ayla hanım Yağız Efe'nin başucunda oturup elini tutarken Mehmet bey de gelmiş oğlunun alnına öpücük kondurup kokusunu içine çekmişti. Bu iki günde ömürlerinden ömür gitmişti. Ama neyse ki Yağız Efe yine onların yanındaydı.
Sıra Derine geldiğinde Derin de abisinin yanına gidip yavaşça sarılmıştı abisine. Yiğit de geçmiş olsun demişti. Ama Yağız Efe geçen bu süre boyunca ağzını açıp tek kelime konuşmamıştı.
"Oğlum neden konuşmuyorsun bizimle. Ağrın falan varsa söyle."
Yağız Efe annesini sözlerinden sonra gözlerini vücudunda gezdirdi. Sağ bacağı alçıdaydı. Sol kolunu zaten hissetmiyordu. Yüzü desen ne halde olduğunu az çok tahmin ediyordu. Ama bunların hiç biri kalbindeki acı kadar yakmıyordu canını.
"Oğlum ne olur konuş bizimle. Sesini mahrum etme bizden. "
"Yalnız kalmak istiyorum. "
"Oğlum ama."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim Senin (Tamamlandı)
Chick-Lit"Neden böyle bir şey yaptın Yiğit abi ?" "Senin için Derin. " "İyi de neden? Neden benim için hayatını mahvettin?" "Nefret ettiğin kişi ile evlenmeni istemedim. " Yiğit o an aklına gelen dilinin ucundaki kelimeleri yutup en saçma cümleyi kurmuştu. H...