1 🐺

34.7K 869 74
                                    


Selam gençler.
Nasılsınız iyi misiniz?
Öncelikle bir hatırlatma yapmak istiyorum BU BİR KURGU!
Gerçek olaylarla alakası olmayabilir, hata yapmış olabilirim. Bunu bilerek okunmasını önemle rica ederim! Teşekkür ederim.
Keyifli okumalar.

•••

Keyifli okumalar.

____

"Teslim olun!" Komutanın bağırmasıyla çatışma başlamıştı. Hepsi teker teker cehennemi boyluyordu, şimdilik cephane sıkıntısı yoktu fakat böyle giderse bitecekti. Mantar gibi türüyordu şerefsizler. Omzuma giren ani acıyla kaskatı kesildi bedenim, dişlerimi sıkıp ateş ettim ve biri daha leş oldu. "İyi misin Asena?" Acıyla nefes verdim. "İyiyim komutanım.. Sıyırdı sadece."

Tekrar ateş edeceğim sırada bir silah sesi geldi, bir haykırış, hayattan kopan bir can, kanlar içerisinde duran bir beden..

4 yıl sonra

"Komutanım?" Yanımdan gelen sesle düşüncelerimden sıyrılıp Mert'e döndüm. "Söyle teğmenim." Baş selamı verip konuşmaya başladı. "Kara Albay sizi çağırıyor." Derin bir nefes aldım. "Tamam Mert, sağol." Yine baş selamı verip yanımdan uzaklaştı. Seri adımlarla Kara Albayın odasına geldim ve kapıyı tıklattım, içeri girdiğimde baş selamı verdim. "Emredin komutanım." Eliyle karşısındaki koltuğu gösterdi. "Otur kızım." Dediğini yapıp oturdum. "Binbaşım, 4 yıl önce olanlar.." Yaptığım her ne kadar saygısızlık olsa da Albayın sözünü kestim. "Komutanım. Özür dilerim fakat bu konu yıllar önce kapandı, lütfen." Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Hayır, hayır. Yaranı deşmek değil amacım, sadece Alparslan Üsteğmeni şehit eden şerefsizin yerini bulduk." Duyduğum haberle içimde yanan öfke ateşi daha da harlandı. "Suriye'de adam toplattığı bilgisini aldık, bu gece Suriye'ye gideceksiniz. Ölü ya da diri o soysuzu bulacaksınız!" Hızla yerimden kalktım. "Emredersiniz komutanım!"

Seri adımlarla bahçeye çıktım, bizimkilere bakınırken Selçuk karşıma çıktı. "Selçuk!" Hemen karşımda hazır ola geçti. "Emredin komutanım!" Etrafıma bakındım. "Diğerleri nerede?" O da benim gibi etrafa baktı. "Kantindeler komutanım." Başımı salladım. Giderken tekrar seslendim. "Ha Selçuk." Durup bana döndü. "Buyurun komutanım." Saate baktım. "Gece hazır olun, operasyon var." Başını eğdi. "Emredersiniz komutanım." İçeri kantine gittim. Köşede bir yerde oturuyorlardı. Beni görünce ayağa kalktılar. "Oturun, oturun. Çay var mı?" Emir tekrar ayağa kalktı. "Hemen getiriyorum komutanım." Bir şey olduğunu fark etmişlerdi fakat sormaya cesaret edemiyorlardı. "Gece yola çıkıyoruz." Sormadan sorularına cevap vermiş oldum. "Buyurun komutanım." Çayı alıp bir yudum içtim. "Eyvallah." Yerine oturup etrafına bakındı. "Neyi kaçırdım ben? Herkes niye durgun?" İçimin sıkıntısını dağıtmıştı, gülüp ona da söyledim. "Aha eğlence var!" Ona baktığımı fark edince başını eğip özür diledi. "Haklısın Haklısın. Eğlence var... Hem de bayağı bir eğlence." Yüzümde bir gülüş oluşunca timdekiler biraz gerilmişti.

🦅

"Hançer timi hangarda toplan! 15 dakika içinde çıkıyoruz!"

"Emredersiniz komutanım!" Koşar adımlarla bahçenin yanına doğru ilerlediler, ben de daha fazla zaman kaybetmeden hangara gelmiştim.

Helikoptere binmiş Suriyeye doğru gidiyorduk. "Üsteğmen Sahra Gündoğdu." İletişim cihazını takıp konuştum. "Evet Üsteğmenim?"

"Komutanım, iniş noktasında çok sayıda terörist var, bu bölgeye yakın başka bir bölgeye iniş yapmak zorundayım?" Sıkıntıyla nefes verdim. Bunların soyu neden kurumuyordu ki? "Tamam Üsteğmenim." Az bir süre sonra iniş yapmış sessizce ilerliyorduk. "Komutanım?" Timin geveze ikilisi konuşmaya başlamıştı yine... "Söyle Emir." Boğazını temizledi. "Sizin bize bir yemek borcunuz vardı?" Aklıma gelen sözle yüzümü buruşturdum. "Kim demiş onu ya? Hatırlamıyorum ben." Timden homurdanmalar yükseldi. "Kesin lan sesinizi! Şu operasyonu başarıyla tamamlayalım da Ankara'ya dönünce bakarız." İtiraz dolu homurdanmalar dinmişti. Herkesin durmasını işaret ettim, yere çöküp dürbünle etrafı kolaçan ettim.

Kızıl Kurt -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin