· 14 : vâveyla ·

110 24 8
                                    

"Zambaklar en ıssız yerlerde açar 

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur. 

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar, 

Işıksız ruhumu sallar da durur.

"Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin Âişe?" 

"Endişe etme Verdâ, buluruz elbet bir yol..."

Ben daha bir sorunu kafamdan silip atamadan bir yenisi ekleniyordu. 

Gülüyordum, ama sinirden.

"Verdâ, neye gülersin?"

Kahkahalarımın yerini hıçkırıklar alınca ellerimle yüzümü örttüm. Âişe daha da endişelenmişti. Elini sarsılan omzuma koyup beni teselli etmeye çalışıyordu, ne için olduğunu bilmeden.

"Korkma sakın, böyle bir şey olmayacak. Yanlış anlamayasın, seni çok sevdik lâkin kimse seni istemediğin bir şeye zorlamaz bu hânede."

Daha çok ağladım. 

İçinde bulunduğum anlamsızlığa ağladım. 

Nereye yüzeceğimi bilmeden oradan oraya savruluşuma ağladım. 

Bana yakın davranan bu insanların aslında benden kilometrelerce ötede oluşlarına ağladım. 

Kimsenin beni tanımayışına ağladım. 

Ruhumun şifâsını aradığım bu asırda; bir yanımı bulurken, bir yanımı kaybedişime ağladım. 

Sabretmeye çalışmaktan yorulan yüreğime ağladım. 

Bekleyişin ağırlığı altında ezilen ruhuma ağladım.

Hem özlediğim anneme ağladım, hem de yavaş yavaş bağlandığım bu insanlara...

Fâtıma Ana elindeki havluyla bahçeye fırladı, o da endişeliydi.

"Ne oldu Verdâ? Ne diye ağlarsın böyle guzum?"

Çok geçmeden anlamış olacak ki sesini tekrar işittim.

"A be Âişe'm, ne diyem ben sana! Verdâ'm... Yavrum... Sakın kendini baskı altında hissetmeyesin, gocunurum bak... Kızımsın sen benim, bulacaz bir çâre, Allah büyük..." 

Ellerimi yüzümden çekip onlara baktım. Umutlu gözlerle, teselli edercesine bakıyorlardı ikisi de. Âişe, Fâtıma Ana'nın sözlerini desteklercesine başını sallıyordu. 

Gözlerimi silerken kelimeler dökülüverdi dudaklarımdan.

"Ondan değil ağlamam. Ben... Annemi özledim sanırım." 

Ama hayalimdeki annemi, anılarımdakini değil.

Anlatamayacaklarımı ruhumun derinliklerine iteledim. 

Kimse görmesin, kimse fark etmesin...

"Ah Verdâ'm, ah!" deyip sıcak kollarının arasına aldı beni Fâtıma Ana. 

Öyle sıkı sarılıyordu ki nefesim kesilecekti neredeyse. 

"Öyle deyiversene kuzum, korkuttun bizleri... Seni zorlayacağız zannettin da ona ağlarsın sandıydım vallahi." derken geri çekilmiş, parmakları ile yüzümdeki yaşları siliyordu. Sözlerine devam etti.

"Bak Verdâ, bilirim öz ananın yerini tutamam elbet lâkin seni sahiden kızım gibi severim, bilesin. Bir derdin oldu mu, asla tereddüt etmeyeceksin, biz buradayız biiznillah."

iflilak: yeryüzünü bulutlar kapladıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin