37.

3.8K 170 41
                                        


Elini yanıbaşında sessizce uyuyan Savaş'ın saçına dokundurmak için yaklaştırdı ve o hep merak ettiği yumuşaklık hissi onu gülümsetti.  

Savaş günlerdir bu hastane odasında sadece ama sadece uyuyordu ve o da öğrendiği günden beri neredeyse her gün onun yanına gelmeye çalışıyordu.

Ece'yle beraber tabii.

Aslında son iki gündür Poyraz'ın kendisine olan bakışlarından artık bir şeyler anladığını tahmin edebiliyordu ama artık ne olacaksa olsun diye düşünmüştü.

Bildirim gelen telefonunu hemen cebinden çıkardı ve Barış'tan mesaj gelmiş olması için dua etmeye başladı.

Onu çok merak ediyordu, onu artık gereğinden fazla merak ediyordu ve hakkında hiçbir şey bilmiyor olduğunun ilk defa bu kadar farkında varmıştı.

Eğer ona geri dönülemez bir şey olacak olursa bunu asla bilemezdi.

Eğer gelen bu mesaj Barış değilse onu sorabileceği kimse de yoktu.

Lütfen, lütfen, lütfen... Lütfen o olsun, diye geçirdi içinden. Lütfen.

Ama dileği bu sefer biraz erken geri çevrilmişti.

Barış değildi.

Ağlamaktan şişmiş ve kıpkırmızı olmuş gözlerini sıkıca kapattı ve kaç gündür onu ne kadar merak ettiğini ama yine de onun kendisini hala uslanmaz bir inatla saklamasını sindirmeye çalıştı. Ona o kadar çok sinirleniyordu ki...

"Aptal çocuk. Aptalsın işte. Hayır yani? Ne olacak yanına gelsem? Ne olacak? Yiyecek değilim ya ben seni? Şeytan diyor engelle de bir daha konuşamasın, kudursun. Ama yok, o kadar da olmaz şimdi. Abartmayalım Sare."

Sinirli bir şekilde kendi kendine söylenirken Savaş'ın hafifçe gözlerini açmış, kaşları çatık bir şekilde onu izlediğinden bihaberdi.

Tabii ki diğer elinin onun elini tuttuğunu da unutmuştu.

Savaş hafifçe gülümsedi. Dudağı seğiriyordu.

"Engellersem ben ne yapacağım o zaman? Yok ya, yok olmaz. Acaba engelleyip bu sefer ben de onunla gizli bir hesaptan mı konuşsam?"

Savaş'ın çatık olan kaşları havaya kalktı, yüzündeki o hafif gülümseme yerini büyük büyük bir sırıtışa bırakmıştı artık ve bunun ardından gözünün altındaki morluk sızladığı için hafifçe inledi.

Her şeye rağmen yüzündeki gülümseme gitmemişti çünkü gözlerini açtığı zaman gördüğü ilk şey etrafındaki bütün kötülükler sanki görünmez hale getirmişti.

"Sen ne konuşuyorsun böyle kendi kendine karga gibi?"

Genç kız elinde tuttuğu ve siyah ekranına doğru konuştuğu telefonu hafifçe aşağıya indirdi ve Savaş'ın solmuş yüzüne ufak bir göz gezdirdi. Acaba söylediklerinin ne kadarını duymuştu? Acaba ne kadar rezil olmuştu? İlk sorunun cevabından pek emin olmasa da ikincinin cevabını tahmin etmek pek de zor değildi. Ama olsundu. Her şeye rağmen gülüşünü görmek çok güzeldi.

"Hiç..." dedi derin bir iç çekerek. "Sadece birisine ufak bir ders vermek istiyordum ama sanırım yapamayacağım."

"Kimmiş o birisi?"

"İnan bana hiç bilmek istemezsin."

"Nedenmiş o?"

Sare, çünkü seni günahı kadar sevmiyor diye geçirdi içinden.

"Çünkü birazcık geçimsiz bir insandır kendisi, saldırgandır biraz."

Savaş kafasını salladı ve tam cevap verecekken Sare'nin eli tarafından kafeslenmiş sol eli gözüne çarptı.

RAYİHA.  |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin