✘ Lalisa kaosu sever
"Yeterli." Dedim orta yaşlarında görünen kadın bir kaşık daha pirinç lapası koymaya kalktığında. Zaten iştahım dengesizdi, yemekhaneye bile Minhyuk'un zorlamalarıyla inmek durumunda kalmıştım. Dün yaşananlardan sonra öğle yemeği için yemekhanedeydik ve olanları anında fark eden Lisa'nın söylemlerini aklımdan atamıyordum. Burada yaşadığım her saniye beni daha da şüpheci biri yapıyormuş gibi hissediyor oluşum buradaki ilk günüme bakılırsa bir bakıma gayet doğaldı.
Sahte gülüşü eşliğinde tabldotuyla yanımda biten Minhyuk'a gülümsemesinin yüzünde solmasına sebep olacak mesafeli bakışlarımla karşılık vermemle somurttu. Yüzünü görmeye tahammülüm yoktu. Beni yemekhaneye inmeye ikna ederek sabrımı son raddeye değin zorladığından bihaberdi. Dün yaşananlar esnasında birdenbire ortadan kaybolması akıl kârı değildi, ortada olmayışımı yadırgaması gerekirdi ama ben odadan çıktıktan sonra belirmiş ve sahte bir samimiyetle iyi olup olmadığımı sormuştu. Ona olanlardan sonra kendinden pay biçmesi için zaman tanımıştım da, aklı bir karış havada gezdiğinden hiçbir şeyin farkında olmadığı ortadaydı. Aptalın tekiydi. Hoş, bunu inkâr etmesi de olağandı.
Herkes beni işkillendiriyordu. Lisa'nın takındığı tavır geri adım atmama sebebiyet verecek kadar tuhaftı ama buna denk olarak olarak samimiyeti bir an için gerçekçi gelmişti. Minhyuk ile çok yüz göz olmamam gerektiğini söylediğinde sebebini sorsam da omuz silkmekle yetinmişti. Daha önce bir yanlışını görmüş olması olağandı.
Boş bir masa ararken, "Şuraya geçelim mi?" Diye sorması üzerine izleniyor hissine kapıldığım an gözlerimin odağı refleksle arkamda kalan masaya çevrildi. Jimin ile göz göze gelmem peşi sıra gerçekleşti, onu yakalamış olmamı sorun etmeyerek bana içten bir tebessüm sundu. Kaşla göz arası eliyle asker selamı verdi. Buna karşın ben de keyifsiz hallerimin yüzüme yansımamasını umarak içten olduğunu düşündüğüm şekilde kısaca tebessüm ettim. Bakışlarının kollarıma kaydığını fark ettim, gülümsemesi anında silindi ve sevecen ifadesi yerini kanımın çekilmesine sebep olacak kadar donuk bir ifadeye devretti. O keyfi kaçmış gibi yemeğine tekrardan dönerken uzun kollu bir bluz giymiş olmamın avantajını yaşıyordum.
Tekrardan o tarafa bakma gereği duyduğumda Jimin dışında kimsenin beni fark etmediğini gördüm. Beşi de yemeğiyle ilgilenirken uzun soluklu bir sohbete dalmış gibilerdi.
O esnada Minhyuk ile boş bulduğumuz masaya yerleştik.
Hiçbir sorun çıkmadan yemeğimi yedikten hemen sonra odama çekilmek ve 4 ay boyunca gözden uzak cezamı çekmeye bakmak istiyordum. Bundan sonra Minhyuk'un sözüne kanarak ortalıkta dolanma gibi bir niyetim yoktu. Ama şu masada oturan beşli ile görülmesi gereken ölüm döşeğinde olsam dahi kolayca es geçemeyeceğim bir hesabım vardı ve bu tereddütsüz önceliğim olmalıydı.Hemen ardından Jungkook ile göz göze geldiğimde suratına bakmaya daha fazla tahammül edemeyeceğimi anladım ve bakışlarını ilk kaçıran ben oldum. Onun da diğerlerinden pek geri kalır yanı yoktu nihayetinde.
"İşte, diğer beşli de sahaya girdiğine göre sen kaosun alâsını asıl şimdi gör." Derken aynı anda metal çubukları masaya bırakarak eğlendiği her halinden belli olan Minhyuk'un bakışlarını takip ettim.
Yemekhaneye girmekte olan bahsettiği beşli görüş açıma girdiğinde derhal burayı terk etme isteğiyle dolup taşmamın önüne geçemedim. Pekala, sorun çıkmayacaktı. Yani, umarım.
En öndeki Seokjin ve siyah kepini düzelterek boş bir tabldot alan Namjoon'a kısarak baktığım gözlerim, benden istemsiz olarak diğer masaya kaydı. Birbirlerini nasıl karşılayacaklarını merak ediyordum. Sahi, bu yersiz merak da neyin nesiydi? Lisa gülerek yanında elleri ceplerinde olan Hoseok'un ensesine bir tane yapıştırdığında her ikisine gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken şaşkınlıkla bakakaldım. Hoseok bu darbelere alışık olacak ki, keyfinin yerinde olduğunu belli eden değişik yüz ifadeleri eşliğinde yemekhaneye kısaca göz gezdirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strange prison
Fanfiction[bts,bp] ༄ "Tekrardan hoşgeldin yeni mahkûm, sıradan olduğunu düşündüğün bu cezaevinin bir çıkışı yok."