18 • just stop being so depressed

1.7K 210 187
                                    

✘ Depresif olmaya bir son ver

"Üçünüz burada ne arıyorsunuz?"

O bastırarak sorusunu yinelerken kapının eşiğinde dikilen memnuniyetsiz surat ifadesini görür görmez omuzlarım düştü ve derin bir nefes verdim. "Beni korkuttun aptal." Diye tek nefeste konuştuğumda Minhyuk beni işkillendirecek kadar gerçekçi olmayan bir telaşla omzunun üzerinden boş olmasını umduğum koridoru kontrol etti.
Yüzünde can bulan mimiklerinin bile sahte olduğu ortadaydı. Ona zerre kadar güvenmiyordum. "Benim yerime güvenliklerden birine yakalansaydınız, o zaman ne olacaktı? Bunu hiç düşündünüz mü?"

Ona aldırış etmeyip Taehyung ve Lisa'ya baktım. Lisa'nın iç çekişleri dinmiş, hareketsiz bir şekilde Taehyung'un kolları arasında durmayı sürdürüyordu. Taehyung ise Minhyuk'a öylece dikildiği her saniye onu öldürme olasılığı giderek artıyormuş gibi öyle ürkütücü aynı anda ruhsuz bir ifadeyle bakıyordu ki Minhyuk da durumun farkına vardığı an gerilerek boğazını temizlediğinde gözlerimi devirmemek için kendimi tuttum. "O halde ben önden gideyim." Dedikten hemen sonra ona iğneleyici bir bakış atıp, "İyi edersin." Diye onay vermiş olmam iki adım gerileyip çok geçmeden gözden kaybolmasına yetti. Aklıma takılan asıl nokta, Minhyuk'un bizi takip etme gibi bir ihtimali olmadığına göre hücre koridorunda işi neydi?

"Beni buradan çıkarmanız gerekiyor." Diyerek Taehyung'dan uzaklaşan Lisa her ikimize baktı. Onun için ne denli zor olduğunu anlaması zor değildi, kapalı alan korkusu elbette hafife indirgenecek bir durum olamazdı ama bu isteği şu an için yersizdi. Müdürün bundan haberi olduğu an hepimizin başı yanardı. Yine de Lisa ikimize birden öyle bir beklentiyle bakıyordu ki, Taehyung donakaldı.
Çenesi kasıldı, eliyle gergince yüzünü ovalamasını ise tedirgin ifadesinin yerini iki misli endişeye devralması takip etti.
"Müdürün buna nasıl karşılık vereceğini bilemeyiz, bu defa iki katı mı içeride kalmak istiyorsun? Olmaz." Diyen Taehyung odağını başka bir yöne çevirdiğinde haddinden fazla gergindi.
"Umurumda mı sanıyorsun? Bununla daha fazla başa çıkabileceğimi sanıyorsan yanılıyorsun Kim Taehyung. Hem sana fikrini soran mı oldu, koğuşuna dönsene sen-"
Lisa'nın yalancı bir sitemle çıkışmasıyla Taehyung hızla ona doğru atılmış ve elini ağzına siper ederek onu susturmak durumunda kalmıştı.
"Kızım sen manyak mısın? Üçümüzü birden mi yakmak amacın!"
Taehyung haklıydı, Lisa'nın şu yaptığı, yangına körükle gitmekten farksızdı. Sesimize geldikleri takdirde hiç de hoş bir durumla karşı karşıya kalmazdık ama Lisa bunu umursuyor gibi görünmüyordu.

Elini ısrarla Lisa'nın ağzından çekmeyen Taehyung doğrudan gözlerinin içine bakarken aniden acı dolu bir nida eşliğinde yüzünü buruşturdu ve hışımla geri atıldı. Buna denk olarak elini refleksle salladığında her ikisine de inanamamış gibi baktım. "Manyak olup olmadığımı sorman bile başlı başına bir hataydı. Senin yüzünden aklımı oynattım ben be! Nefret ediyorum senden, keşke Jiwon içeriye soktuğu çakıyı Jennie yerine sana karşı kullanacak olsaydı, belki bu sayede geberip giderdin de ben de keyifle ölümünü seyrederdim! Kim bilir, belki eski sevgilinin yanına gitmek için can atıyorsundur, al sana fırsat!" Lisa söyleyeceklerini tek nefeste söyledikten sonra neyden bahsettiğini yeni yeni fark ediyormuş gibi yüzündeki sert ifade yerini buruk bir ifadeye bırakırken Taehyung'a baktım. İlk önce gözlerinden çok kısa bir hüzün geçti ardından kaşları çatık bir hal aldı ve ben henüz ne olduğunu anlayamadan uzun parmakları kaşla göz arası Lisa'nın koluna gömüldüğünde tam anlamıyla burnundan soluyordu.

Lisa acıyla inlediğinde Taehyung bir şey söyleyecek sandım ama bahsi geçen konu her neyse onu öylesine öfkelendirmişti ki, ne yaptığının veya yapacağının farkında olmaktan çok uzak bir konumdaydı. Her an Lisa'yı tuttuğu gibi duvara vuracakmış gibi görünse de karşısındakinin Lisa olduğunun bilincinde olacak ki kendine engel olmayı başarıyordu, ters bir hareket yapmamak için kendisiyle amansız bir savaş verdiğini görebilmesi zor değildi.
"Taehyung." Dedim uyarır bir ses tonuyla, beni dikkate almayacağını bile bile. Lisa ise ona hiçbir şekilde karşılık vermiyor, bomboş suratıyla bir sonraki hamlesini bekliyordu. Konuyla uzaktan yakından bir ilgisi olmayan ben bile ağır konuştuğuna kanaat getirebiliyorken Lisa'nın bu tepkisizliği pişmanlık duyduğundan olmalıydı. Yine de bununla eğleneceğini düşünmüştüm ama yapmamıştı.

strange prisonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin