25 • fair play

1.2K 155 138
                                    

Adil oyun

Hastaneden döndüğümüzde Lisa diğerlerini görmek için doğrudan koğuşuna çıkmış, Taehyung da birkaç işi olduğunu söyleyerek ortadan kaybolmuştu.
Ben ise hiç iyi bir ruh halinde olmamama rağmen Seulgi'ye söz verdiğimden ve gerçekten konuşmaya ihtiyacı olduğunu bildiğimden odasına gelmiştim ama odasında değildi.

Açık alanı taramayı sürdürdüğüm sırada ileride Jisoo, Jimin ve Jungkook'u görmemle yanlarına adımladım. Üçü de öyle donuk bir ifadeyle oturuyordu ki, onların bile böylesine etkilenmesine vesile olan mevzunun ne olabileceğini göz ardı edemedim.
"Hey," Diye seslendim yanlarına vardığım sırada.
Jungkook'un bana çevrilen göz altlarının çökmüş olduğunu gördüğümde hüzünle doldum.
"Ne oldu?" diye sordum ama sorumu yanıtlamak yerine yüzüme öylece bakmayı sürdürdü.
"Seulgi'yi göreniniz oldu mu?"
Sanki söylememem gereken bir şeyi ağzımdan kaçırmışım gibi üçünün bakışları da bana çevrildi ve ben bu bakışlarla karşılaşmaktansa yanlarına hiç uğramamış olmayı yeğlerdim.
İçimde büyüyen şüphe onlar sustukça daha da alevlenirken nefesim kesildi.
"Seulgi nerede diye sordum."

"Chaeyoung," Diyen Jungkook söyleyeceği şeye dili varmıyormuş gibi susmaktan yana görünüyordu ama beni cevapsız bıraktığı her saniye nasıl dehşete düştüğümün de gayet bilincindeydi.
Tam devam etmesini söyleyecekken istemeden yanımdan geçip giden iki mahkûmun konuşmasına kulak misafiri oldum.
"Kang Seulgi'den mi bahsediyorsun? Ölmek isteyecek son kişi bile değildi oysa."
Diğeri de onu onaylayan mırıltılar çıkarırken başta duyduklarımı idrak etmem zaman aldı.
Kalbim duyduğum bu haberin ağırlığı altında ezilirken dudaklarımdan, "Ne?" Diye bir nida dökülmesine engel olamadım.
"Seulgi'ye ne oldu?" Sesim sonlara doğru bir fısıltıdan farksız çıkmış, duyduklarımı inkâr etmesini istercesine Jungkook'un gözlerinin içine bakmıştım birkaç saniye.
Jungkook oturduğu sandalyeden kalkarak yanıma geldiğinde ise neden sustuğunu daha iyi anlıyor gibiydim.

"Yalan söylüyor." Başımı reddetmek istercesine iki yana salladım ama herkes ısrarla susmaya devam ediyordu.
"Chaeyoung..."
"Yalan söylüyor!" Diye kontrolümü kaybetmiş gibi bağırdığımda birkaç çift gözün bana döndüğüne emindim ama bu umurumda bile olmadı. Yeniden Jungkook'un gözlerinin içine baktığımda ise gözlerim dolu doluydu ve nutkum tutulmuş gibi haklı olduğumu söylemesini bekledim.
Ama tam aksi Jungkook başını eğerek dudaklarını birbirine bastırdı, tahminim üzere söyleyeceklerini toparlamak için gözlerini yumdu ve bir süre öyle kaldı.
Ardından tekrar yüzüme baktığında ben de zar zor toparlayabildiğim dağınık bir dikkatle ne diyeceğini bekledim.
"Odasında ölü bulunmuş."

"Nasıl olur?"
Şaşkınlığım mümkünmüş gibi iki misli arttı.
"İnanmam."

Jisoo tepkisizliğini koruyordu, Jimin ise acıyla karışık şaşkın bir ifadeyle beni izliyordu.
"Belki onunla konuşsaydım böyle olmayacaktı," Dediğimde Jungkook bir şey söyleyecek gibi oldu ama ona baktığım an bakışlarımda her nasıl bir ifade varsa söyleyeceklerini geri yuttu.
Seulgi, yeniden o illete bulaşmıştı. Belki de yalnızca birinin elinden tutarak gittikçe dibe battığı bataklığından çekip çıkarmasına ihtiyacı vardı. Geç kalmışlığın verdiği hissiyat boğazımı düğümledi.

"Benim yüzümden," Dediğimde Jungkook kafasını iki yana salladı.
"Onunla konuşmam gerekirdi. Ona verdiğim sözü bile yerine getiremedim."
Jungkook daha fazla dayanamayıp bana doğru atıldı ve bileğimden tuttuğu gibi beni kendine çekerek kollarını etrafıma sardı.
"Kendini daha fazla böyle üzme. Senin bir suçun yok." Dediğinde o da etkilenmiş olacak ki, sesi titremişti.
Yine de ne olursa olsun Seulgi'nin motive edilmeye benden daha çok ihtiyacı vardı, Jungkook yanımda olduğu için ona minnettar olsam bile Seulgi kimseye sesini duyuramadan öylece ölümü seçmişken sarılmaya ihtiyacı olan ben değildim. Bencil olduğum gerçeğiyle yüzleşmeyi başımı iki yana sallayarak reddetmek istedim, Jungkook'un kollarından kurtulmak istedim ama Jungkook ondan uzaklaşmamı engelleyerek yüzümü boyun girintisine sakladı.
Ağlamam daha da şiddetli bir hal aldığında daha fazla direnmedim.
Belki de kendimi böylesine suçlamamın sebebi Seulgi'nin nasıl bir durumun içinde olduğunu bakışlarında en net haliyle görmem ama görmezden gelmem olmuştu, bilemedim.

strange prisonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin