19 • keys

1.7K 203 189
                                    

✘ Anahtarlar

"Delirdiniz mi?" Sesimi haddinden fazla yükselterek tepki vermiş olmam Jimin'in bulunduğu konumdan ortak alana doğru şüpheyle göz gezdirmesine sebebiyet vermişti.

"Minhyuk buradan bir çıkış olmadığını söylemişti, sen karışma geçmiş kaçma girişiminde bulunacağınızdan bahsediyorsun!" Ses tonumda en ufak bir alçalma söz konusu olmadığından Jimin saniyesinde bana doğru atılıp elini ağzıma bastırmak durumunda kaldı ve aniden üzerime yürüyüp sırtımın duvarla buluşmasına sebep oldu. "Megafon vereyim ister misin? Öyle duymazlar seni." Az önceki ani hareketinden dolayı bedenlerimiz birbirine temas ediyordu, bir hayli yakınımda olduğundan dikkatim dağılmıştı ve yüzümde afallamış bir ifade dolaştığından emindim.
Gözleri dikkatle yüzümün her ayrıntısını incelerken çok geçmeden geri çekildi.
Elini saçlarına daldırıp karıştırdığında eş zamanlı olarak başını geriye atıp adem elmasının yeniden ortaya çıkmasına yol açmış oldu. Bakışlarımı kaçırdım.

"Henüz hiçbir şey kesin değil. Sadece bir plan ve ufak ayrıntıların es geçilmesi demek büyümekte olan kasırgayı kasten çağırmak demek bu yüzden temkinli olmak gerekiyor." Beni böyle bir şeye alet etmelerine izin veremezdim, burada yeterince kukla rolü gördüğümü düşünüyordum zaten. Artık onların temposuna ayak uydurmaya çabalamak yerine biraz olsun bir köşeye çekilip dinlenmek istiyordum.

"Diyelim anahtarı aldık, her şey tam planladığınız gibi ilerledi, güvenlikleri kameraları atlattınız vesaire, arabayı içeriye nasıl sokacaksınız? Ayrıca bu delilik! Hangi aptal bir günlük eğlencesi için canını riske atar ki?" Son dediğimden sonra duraksadığımda Jimin'in kaşları havalandı ve yüzünde tehlikeli bir tebessüm belirdi.
Şüpheyle kısılan gözlerim munzur ifadesinde kilitlendi.
"Pekâlâ, tamam. Arabayı nereden bulacaksınız? Yine kime rüşvet karşılığında böyle çılgınca bir teklif sundunuz, çok merak ediyorum. İflah olmazsınız."
Bu delilikti, evet. Delilikten başka bir şey olamazdı.

"Dışarıda olup içeriye kolayca el atabilecek biri," Duraksadı, düşünür gibi yaptı.
"Veya Jisoo için tereddüt etmeksizin canını verebilecek bir yakın dostu mu demeliyim?" Bu dediği bende sebepsiz yere şüphe uyandırdığında zihnimi yokladım. Yoongi, Jisoo'nun cezasını hafifletebilecek olan sahte cd'yi indirme planını devreye sokmadan önce bana Jisoo hakkında birkaç bir şeyden bahsetmişti. Kusursuz denebilecek kadar gerçekçi montaj yapabilen ve bu işlerden anlayan bir arkadaşı olduğunu söylediğini çok iyi hatırlıyordum ama adını anmısayamıyordum bir türlü.

"Park Jinyoung, Jisoo'nun çocukluk arkadaşı. Bir internet kafede çalışıyor, bilgisayarlara ilgisi büyük. Aklının alamayacağı iki kişiyi bile bir videoya montajlayıp bunu müşteriye gerçek diye yutturabilecek kadar profesyonel. Ondan bizim için bir araç ayarlamasını rica etmememiz yetti ve merak etme, elbette arabayı içeriye sokmayacak. Biz çıkacağız." Ona bomboş bir ifadeyle baktım, artık bu gibi planları olası geldiğinden midir artık içimden şaşırmak dahi gelmiyordu.
"Benden ne istiyorsun? Umarım aklından tahmin ettiğim şey geçmiyordur." Gülümsedi, gözleri kısıldı.
"Senin de planda yer almanı istiyorum. Hem fena mı? Bir günlüğüne eskisi gibi özgür olacaksın, kimse seni kısıtlamayacak. Bir geceyi dilediğin gibi geçireceksin." Konuşurken düşünceliydi, başını geriye atarak derin bir nefesi seslice içine çekti.
"Belki de daha fazlası."

"Böyle bir şey asla olmayacak. Beni karıştırma, kendimi riske atacak kadar aptal değilim. Güvenliği böylesine sıkı olan bir cezaevinden firar etmek kadar delice bir şey yok." Dedim tek kaşımı kaldırarak. O kadar ciddi ve kesin konuşmuştum ki yüzü düştü.
"Bizimkiler senin de gelmeni istiyor." Yüzünde gerçekten üzüldüğüne dair hüzünlü bir ifade belirdi.
"Lütfen, Chaeyoung. Hem bunun gerçekleşmesine daha çok var, henüz başlangıcı bile yapmadık."

strange prisonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin