✘ Jimin'in geçmişine dair
Göz kapaklarım kapanmamak için direnirken kendimi uykuya teslim edemeyişim, zihnimde canlanan güçlü beni her defasında daha aciz resmetmeye itiyordu. Bitkin hissediyordum ve bunu çoğu zaman sorun etmesem bile uykuya ihtiyaç duyan bünyem için üzülüyordum.
Rahatsız yatakta öylece uzanırken tek yaptığım sürekli iki yanımda dönüp durmak, düşünmek ve daha çok düşünmek oluyordu her defasında. Aklımı kurcalayan çok fazla soru vardı. Lisa ve Hoseok başta olmak üzere o gruba güvenip güvenemeyeceğim konusunda olan kararsızlığım, diğer gruba olan öfkem dinmeden canlarını yakabileceğim en ufak bir anı bekliyor oluşum, Seulgi'yi öyle gördüğümde burada daha birçok ürkünç olaya şahit olup olmayacağım endişesi...
Şimdi ise tahminim üzere yaklaşık üç saattir uyumak için zihnimi meşgul etmekten kaçınmayan hastalıklı düşüncelerle olan savaşıma bir son verip uzanıyor olduğum yatakta hışımla doğruldum. Her şeyden tedirgin olabilme potansiyeline sahip olduğumden durmadan soğuk terliyor ve üzerimdeki yoğun stresi asla defedemiyordum. Bu beni bir noktadan sonra yıpratıyordu.
Odadan çıktığımda duvar saatine baktığım an çoktan 2'ye geldiğini görmemle gidip gitmeme konusunda tereddüt etsem de hayır, sabaha kadar uyuyamamaktansa Jimin ile konuşarak uykumu getirmeyi yeğlerdim.
Jimin'in odası bulunduğum koğuşta olduğundan şanslıydım.
İkinci kez çaldığım kapı yavaşça aralandı. Jimin karanlıkta yüzümü seçebildiğinde başta şaşırır gibi oldu. "Uyku tutmadı." Diye fısıldadım. Kapıyı daha çok araladı ve geçmem için kenara çekildi.
Odasına girdiğimde ilk önce etrafa bakındım. Masasında duran gece lambası sayesinde etrafta hafif ve loş bir ışık hakimdi.
"Neden uyuyamadın?"
"Aynı soru senin için de geçerli."
Kısaca tebessüm ettim. Bu sahte bir tebessüm olmaktan öteye gidemedi.Beraber yatağına oturduğumuz esnada bağdaş kurdum.
"Bu gece yine uyku tutmadığı için uyanıksındır belki diye yanına geleyim dedim. Eğer uyumayı düşünüyorsan çıkayım?" Diye sorduğumda önüne eğdiği başını iki yana sallayarak neşeden yoksun bir gülüş sergiledi. "Komik olan ne?" Diye sorduğumda gülümsemesi yavaş yavaş kaybolurken gözleri yüzüme takıldı.
"İlk günlerim aklıma geldi, ben de hiç uyuyamazdım. Yani endişe etme, buradaysan bu tür şeyler pek de anormal sayılmaz."
Jimin'e şimdiden alışıyordum belki de. Birine veya herhangi bir şeye hiçbir sebep olmaksızın kolaylıkla bel bağlamam mümkündü. Bu en nefret ettiğim özelliğimdi.
Gözlerim şüpheyle kısıldı."Buraya nasıl girdin?" Diye ansızın sorduğumda bir süre tepkisiz kaldı. Aniden boşluğa diktiği gözleri, geçmişe kısa bir yolculuk yaptığının göstergesi olabilir miydi? Yüzünde hüzünlü bir ifade yer edindiğinde düşündüğüm gibi olduğuna emin oldum.
"Chaeyoung, ben bir katilim."
Bunu beklemediğimden duraksadım.
"Bir iş adamını 28 yerinden bıçaklayarak cesedini kilitlediğim sandığı Han nehrine attığım için buradayım. Sence de burada olmam için geçerli bir sebep mi?"
Kısa bir sessizlik oldu.
"Sadece dalga geçiyordum.""Mizah seviyeni ayakta alkışlıyor ve devamını dilemiyorum."
Gülümsedi."Dört sene öncesine dönelim o halde."
Dedi ve anlatmaya koyuldu.Jimin suçsuzdu. Burada oluşunun sebebi herhangi bir suç işlemiş olmasından değildi, iftira atılan kız kardeşinin yerine isteyerek buradaydı ve suçsuz yere 4 yıl yemiş olmasının hissettirdiği ağırlığın altında ezilmemek gerçekten zor olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strange prison
Fanfiction[bts,bp] ༄ "Tekrardan hoşgeldin yeni mahkûm, sıradan olduğunu düşündüğün bu cezaevinin bir çıkışı yok."