✘ Lalisa'nın korkusu
Taehyung tuhaf biriydi. Elde etmek istediği herhangi bir şeye karşın sınır tanımaz ifadesi, asla geri durmayacağının yalnızca basit bir göstergesiydi.
"Başından beri Lisa'da olduğunu sandığın kolye aslında bendeydi." Dedim meydan okurcasına.
Taehyung, Lisa'nın boğazını tutan elini hışımla çektiğinde Lisa refleks olarak iki eliyle boğazını tuttu ve duvara yaslandığı gibi öksürmeye başladı. Taehyung çok güç kullanmamış olacak ki Lisa çabucak kendine geldiğinde eğlendiği her halinden belli olan ifadesiyle doğruldu."Sende ne işi var? Siz beni çıldırtmak için ayrı bir çaba mı sarfediyorsunuz lan?"
Gözlerinde beliren tehlikeli ifade, ilk bakışta saniyelerin süreceğinden dahi şüphe duyabileceğim kadar kısa bir süre sonra patlamak için tetikte bekleyen bir yanardağı andırıyordu. Öfkeliydi, onu rahatsız edecek herhangi bir atağa karşı planlı hareket etmek yerine doğrudan atıldığı gibi kolay yoldan elde etmeyi arzuluyordu. Uğraşmaktan çok uğraştırmayı seviyordu belki de, bu bir nevi satranç tahtasında karşı tarafın hamle yapmasını beklemektense kendi hamlelerini gözler önüne sermek için can atıyor olmasına eş değerdi.
Lisa sırtını yasladığı duvardan çekerek kollarını birleştirirken az önce çırpınarak boğuluyor olmasına rağmen muzip ifadesiyle arkasında dikildiğinde hayretle soludum. Bu kızın arsız ifadelerinin son bulduğu bir an yok muydu?
"Geri durmayacağımı biliyorsun." Dediğinde Taehyung bakışlarını benden hiddetle kaçırıp ona taraf çevirdi. Bu ikisinin birbirlerine karşı bu denli hırslı olmasının altında yatan sebebi bilmek istediğimin farkına vardım."Gel al kolyeni, belki bu seni bir süre susturur." Diye tükürür gibi konuşmam üzere bu kadar çabuk vermeye kalkışacağımı tahmin etmemiş olacak ki anında bana baktı. Yine de ifadesini sabit tutmayı başararak birkaç adımda önümde dikildiğinde bana öylesine delici bir bakış attı ki çok kısa sürse de bu bir an için kendimi onun yanında savunmasız hissetmeme sebep olmuştu. Ben onun sert bakışlarının aksine mesafeli bir bakışla karşılık versem de onunki kadar etkili olmadığını, kolyeyi elimden çekip aldığı gibi odayı terk etmesi doğrulamış oldu. En azından laf çarpıtmamıştı.
"Bu kadar çabuk vermeni beklemiyordum. O kolye onun için bir süre elinde koz olarak bulundurabileceğin kadar önemliydi." Lisa'nın neyi hedeflediğimi anlamaya çalışır gibi bir hali vardı. Bana akışına bırakmam gerektiğini, kafama ne eserse onu yapmazsam zamanın geçmeyeceğini söyleyen o değil miydi oysa?
"Lisa!" Dibimde duyduğum sesle omzumun üzerinden gelene baktığımda Hoseok olduğunu gördüm. "Müdürün yeni sürprizini görmen gerekiyor, bu kadın ne kadar ileriye gideceğimizin farkında değil." Diye alayla konuşan Hoseok elini kapının eşiğinden çektiği gibi ona peşinden gelmesini işaret etti. Aynı anda odağımı Lisa'ya çevirdiğimde onun bir bana, bir de kenarda duran mahkûmların dosyalarının bulunduğu raflara bakıyor olduğunu gördüm.
Lisa, "Bu müdürün ağzımıza sıçmadan yerinde duracağı bir gün bile yok." Dedikten hemen sonra gözlerini devirerek bana bu sefer muzip ifadelerinin yanı sıra daha farklı olduğunu düşüneceğim kısa süreli bir bakış attı ve aceleci adımlarla odayı terk etti.
Bir süre öylece olduğum yerde dikilmeyi sürdürdüm.
Çok geçmedi, alt kattan gelmiş olduğunu tahmin ettiğim bir gürültü dikkatimi o yöne çekti.
Odadan hızlı adımlarla çıktığımda adımlarımı direkt olarak alt kata inen merdivenlere yönlendirdim. Çok geçmeden ara kata vardığımda seslere giderek daha çok yaklaşıyor gibiydim ama bu gürültünün kaynağını asla çözemiyordum. Telefon sırasına girmeden önce yemekhanenin öğle yemeği için yarım saate açılacağı aklıma düştü ve yemekhanede olabilecekleri ihtimali gözüme kuvvetle muhtemel göründüğünde hızlı adımlarla yemekhaneye indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strange prison
Fanfiction[bts,bp] ༄ "Tekrardan hoşgeldin yeni mahkûm, sıradan olduğunu düşündüğün bu cezaevinin bir çıkışı yok."