Parıltı büyümeye devam ederken bir sembol geldi gözümün önüne. Boyutunu tam anlayamıyordum ama küçüktü sanırım. Çok uzakta olduğu için nasıl bir şey olduğunu çözemiyordum.
Görüntü bana yaklaşırken yavaşça incelemeye başladım.
Kırmızı bir taş vardı. Biranda sarı bir ışık belirdi ve taşın üzerinden yukarı doğru uzanan yarasa kanatlarına benzer şeyler çıktı.
Bu gerçekten çok güzeldi.
Devam edip sarı ışık yavaşça aşağı inmeye başladı. İnerken ortaya çıkan anahtarla nefesimi tuttum.
Biranda gözlerimi açtığımda ne olduğunu anlayamamıştım. Bir dakika.
Ben gözlerimi açmıştım.Ama hala aynı yerimde duruyordum. Yani demek istediğim hala karanlık yerde duruyordum ve önümde havaya asılı kalan bir anahtar vardı.
Etrafıma baktığımda görebildiğim tek şey zifiri bir karanlıktı.
Bakışlarımı anahtara çevirip yavaşça elime aldığımda biranda etrafım aydınlanmış ve kendimi balkon korkuluklarının arkasında bulmuştum.
Biraz önce oturduğum yere baktığımda bana gülümseyerek bakan Julian'ı gördüm.
Julian
"Başaracağını biliyordum."Gülümseyip elimde parlayan anahtara baktım.
Julian
"Onu yerine koysak iyi olur. Beni takip et."İçeri girip merdivenlerden indik ve kurucuların çalışma odasına girdik. Burası bambaşka bir yerdi.
Yürümeye devam ederken bir cam fanusun önünde durdu. Yavaşça fanusun kapağını yukarı doğru kaldırdığında, on anahtar için on tane anahtar deliği olduğunu gördüm.
Anahtar deliklerinin önünde ise güçlerin isimleri yazıyordu.
Elimdeki anahtara bakıp kaşlarımı çattım. Kırmızı ise hangisi oluyordu. Bakışlarım ateş elementi ve güneş ışığı arasında gidip geliyordu. Ama sanırım ateş elementiydi.
Anahtarı ateş elementi yazan deliğe getirdim ve içine soktum. Anahtarın yerleştiğini belirten bir tık sesi geldiğinde gülümsedim.
Julian
"Geriye dokuz anahtar kaldı."Ben
"Bunu daha önce sormayı unuttum sanırım. Neden on anahtar var? Toplamda dokuz melek geldi sanıyordum."Julian
"Öyle zaten. On anahtar var çünkü senin iki anahtarın var."Ben
"Neden?"Julian
"Bak Açelya, öğrendiğim kadarıyla bu anahtarlar daha öncede vardı. Ancak dokuz taneydi. Senin, Oliks William'ın, Zac Blonce'un ve diğer kızların. Ta ki sen kurucu olana dek."Kaşlarım çatık bir şekilde merakla Julian'a bakıyordum.
Julian
"Kurucu olan sen ve koruyucu melek olan sen farklısını Açelya. Demek istediğim bu. Sen koruyucu melekken bir anahtarın vardı. Ancak kurucu olduktan sonra bir anahtar daha eklendi."Ben
"Anladım."Julian
"Ve sanırım senin kurucu anahtarınla, koruyucu anahtarın arasında oldukça fark var."Ben
"Ne farkı?"Julian
"Her meleğin kendine özel rengi vardır. Ama senin, Oliks'in, Zac'in ve Duru'nun renkleri mavi. Ancak kurucu anahtarını rengi mavi değil sanırım."Ben
"Nerden biliyorsun?"Julian
"Şuan da tek gücün Oliks'in rüzgarı değil. Başka güçlerin de var ve rengin hepsini yansıtan bir şey olmalı."Ben
"Beyaz mı?"Julian gülüp başını bana çevirdi.
Julian
"Ya da siyah."Yoongi'den
Aslı ve Tae'nin taşınmasından sonra Rüya ve Jungkook da taşınmıştı.
Herkes eski hayatlarına dönüyordu.Ben dışında...
Benim eski hayatıma geri dönebilmem için meleğime ihtiyacım vardı. Umarım şu yeni kurucu bozuntusu işini halledebilirdi.
Derin bir nefes alıp balkon kapısından içeri girdim.
Odanın kokusu hiçbir zaman gitmiyordu. Tabi bu da benim işime geliyordu.
Kendi kendime gülümseyip yatağa yattım ve yorganı üzerime çektim.
Karşımda Açelya belirdiğinde onun da benim gibi yorganı üzerine çektiğini gördüm.Yine hayaldi...
Ben
"Git başımdan. Senin yüzünden insanlar bana şizofren tanısı koyacak."Gülmeye başladığında ben de bir nebze olsa güldüm.
Açelya
"Yaşadığımız dünyada bunların olması çok normal değil mi sence de?
Benim...seni ziyaret etmem."Ardından göz kırparak ortadan kaybolmuştu.
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
~Kim Alvina~
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koruyucu Melekler² || Min Yoongi
Fanfiction|Tamamlandı| Her şey kaldığı yerden devam ediyor gibi... •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Başlangıç: 22/07/2019 Bitiş: 08/08/2019