Bulunduğumuz otel odasından dışarıyı izlerken içinde bulunduğumuz durumun garipliğini düşünüyordum. Yaklaşık üç aydır her gün aynı bara gidiyordum ve aynı bardan Rüzgarla çıkıp bu otele geliyordum. Birbirimize belli sorular haricinde soru sormamamız hoşuma gidiyordu. Beni tanımaya çalışmıyordu, benimde onu tanımak gibi bir amacım yoktu. İşimiz sadece şu an içinde bulunduğumuz durumdan ibaretti.
" Yine daldın. Her gün orada neyi düşünerek dalıyorsun bilmiyorum ama merak ediyorum. "
Omzumun üzerinden ona baktım. Yatağın başlığına yaslanmış o güzelim bakışları ile bana bakıyordu. Ona yakışıklı diyemiyordum. O güzeldi, fazla güzel. Ama erkeksi bir güzellik.
" Şimdi de bana bakarken dalıp gittin. Gördüklerin hoşuna mı gidiyor? " diye sorduğunda gözlerimi devirdim. Önüme dönerek aşağıdaki merdivenleri izlemeye başlarken sorusunu cevaplamıştım.
" Gördüklerim hoşuma gitmese burada olmam herhalde? "
Boğuk kahkahasını duyduğumda iç geçirdim. Belki de olayın daha fazla büyüyeceğini hissettiğim an tam olarak o andı. Bu olay büyüyüp daha fazlasına dönüşürse iyi olmazdı. Her ikimiz içinde.
" Gördüklerin hoşuna gidiyor ama bana kendinle alakalı bir şey anlatmıyorsun. "
Ciddi bir ses tonuyla söylediği cümleden sonra ayağa kalktım. Gerilmiştim ve burada daha fazla kalırsam daha fazla gerilecektim.
" Neyi öğrenmek istiyorsun? "
Kıyafetlerimi ararken bir yandan da beni fazla zorlayacak bir soru sormaması için dua ediyordum.
" Sen kimsin? "
Ciddi olup olmadığını anlamak istediğim için yaptığım işe ara vererek gözlerimi ona diktim. Ciddiydi. Dudaklarımı birbirine bastırarak kahkahamı durdurmaya çalıştım.
" Adımı biliyorsun zaten. Ne bu? Şaşırtmaca soru falan mı? "
Yatakta doğrularak bana yaklaştı. Geriye doğru bir adım atma isteğimi bastırarak yerimde sabit kaldım.
" Senin hakkında bildiğim nadir şeylerden biri zaten bu. Benim merak ettiğim tam olarak kim olduğun. "
Sorudan kaçmak için her zaman yaptığım şeyi yaptım ve onu alaya aldım.
" Gelecekteki karın. "
Beni kendine çekerek yanına yatırırken sesimi çıkarmadım. Bazen -şu an olduğu gibi- bana sımsıkı sarılıyordu. Beni hiç bırakmayacakmış gibi. Aramızdaki şeyin hiç sonu gelmeyecekmiş gibi. Ama daha benim tam olarak tanımayan bir adamdan bahsediyordum. Aramızdaki şeyin sonsuza dek sürmesi gibi bir ihtimal söz konusu bile değildi.
" Hava kararıyor. Benim artık gitmem gerekiyor, biliyorsun. "
Dudaklarım göğsüne yaslı olduğundan sesim boğuk çıkmıştı. Aynı zamanda ona gideceğimi söylememe rağmen kalkmak için herhangi bir hamlede de bulunmamıştım.
" Gelecekteki karım beni bırakıp nereye gidiyor bunu bile bilmiyorum."
Tamam, harekete geçmem için çabalıyorsa kesinlikle başarıyordu. Çünkü cümleyi duyduğum anda göğsünden kalkarak yeni bulduğum kıyafetlerimi giyinmeye başlamıştım.
" Yine kaçıyorsun. "
Gözlerimi kaçırdım. Çünkü doğruyu söylüyordu, kaçıyordum.
" Saçmalama, " dedim ona tamamen arkamı dönerek. " Gitmem gerektiğini zaten söylemiştim."
Nefesini dışarı vererek sıkıldığını belli etti. Beni yakın zamanda bırakacaktı, bunu hissetmeye başlamıştım. Bu yüzden o beni bırakmadan ben onu bırakmalıydım. Eğer o beni bırakırsa peşinden giderdim.
" Bazen cidden beni özellikle anlamamazlıktan geldiğini düşünüyorum. Evet, gitmen gerekiyor ama nereye gitmen gerekiyor? "
Tane tane söylediği cümle bana kendimi geri zekalı gibi hissettirmişti. Ama yine anlamamazlıktan gelecektim.
" Evime, " derken etrafa bir göz atıp unuttuğum bir şey olup olmadığına baktım. Gözlerim benden bağımsız olarak tekrar ona kaydı. Sinirlenmişti. Bunu yumruk yaptığı ellerinden anlayabiliyordum ama benim hakkımda daha fazla bir şey öğrenemeyecekti.
" Benim yakında gemiye geri dönmem gerekecek. Geri döndüğümde seni bulmak istersem nasıl bulacağım bana söylesene. "
Onun yakın zamanda gideceğini duymak iyi hissettirmemişti. Ona her şeyi söylemememin pek çok nedeni vardı. Bunlardan birisi de geri döndüğünde beni bulmak istemeyeceğini düşünmemdi.
" O kadar süre ayrı kaldıktan sonra neden beni tekrar bulmak isteyesin ki? "
" Sen benimle dalga mı geçiyorsun Yasemin? Seni bulmak istemesem neden üç ayımı seninle harcayayım ki? Şu anda bana kendimi kullanılmış hissettirdiğine inanamıyorum. "
Sesi garip bir şekilde yaralanmış gibi geliyordu. Eğer yanımda kalmaya devam ederse daha çok yaralanacaktı. Hem ruhsal olarak hem fiziksel olarak. O yüzden tam olarak şu anda ondan uzaklaşmam en iyisiydi.
" Seni bu durumdan hemen kurtaralım o zaman. Bu kapıdan çıkıp gideceğim ve bir daha karşılaşmayacağız. "
Bir şey söylemesine izin vermeden kapıya yürüdüm. Buradan hemen çıkmalıydım. Ama o susmamakta kararlıydı.
" Bunu kastetmediğimi biliyorsun. Eğer senin amacın beni bırakmaksa beni şu anda bırakabilirsin. Ama bana geri döneceğini bilerek çıkarsın o kapıdan. "
Arkamı dönerek onunla yüzleştim. Kendinden çok emin duruyordu.
" Beni tanımadığını söyleyen birine göre biraz büyük bir söz olmadı mı bu? Geri döneceğimden nasıl bu kadar eminsin? "
Yüzüne küçük bir gülümseme yerleştiğinde yutkundum. Çünkü gülümsemesi ' Bir şey söylememe gerek yok. Sen kendin cevabı zaten biliyorsun. ' der gibiydi.
" Sanırım bu sefer ne demek istediğimi ben bir şey söylemeden anladın. Yarın aynı saatte seni orada bekliyor olacağım. Ama bu sefer sen her zamankinden farklı olarak cevaplarınla birlikte geleceksin. Yarın bu odadan ben sorduğum soruların cevaplarını almadan çıkamayacaksın. "
Selaaam! Evet, bölümü nasıl buldunuz. Beklediğiniz gibi gidiyor mu yoksa gitmiyor mu? Eğer gitmiyorsa endişelenmeyin henüz asıl bölümlere gelmedik sjsjdjd yorumlarınız benim için önemli, yorum yapmayı unutmayııın!