Babamın arayarak tehdit etmesinin hemen ardından Rüzgâr birkaç ayarlama yapmıştı ve şu anda evli bir kadındım. Evliliğin bir bebek dolayısıyla basit iki evete sığdırılabileceğini hayatımın hiçbir döneminde düşünmediğim için şu anda biraz garip hissetmem sanırım normaldi. Rüzgâr daha bebeği görmemişti ama buna rağmen benimle evlenmişti. Arada sırada onunla konuşuyordu. Ona cevap veremeyecek bir bebekle konuşuyor olması biraz tuhaftı ama bunu ona söylesem bile o sorun olmadığını söylüyordu. O bu bebek tamamıyla tuhaflıklar silsilesinden oluşsa bile bebekle alakalı hiçbir şeyi tuhaf bulmadığını söylüyordu. Rüzgarla ne zaman konuşmaya çalışsam beni geçiştiriyordu. Önemli konular konuşmak istemediğini söylüyordu ama bu gerçekten konuşulması gereken bir konuydu.
" Şu dalıp gitmelerinden seni vazgeçiremediğim için biraz üzgün hissediyorum açıkçası. "
Rüzgâr'ın sesini duymak irkilerek düşüncelerimden kopmama sebep olmuştu. Ellerini kot pantolonunun cebine sokmuş öylece bana bakıyordu.
" Seninle gerçekten konuşmam gerekiyor Rüzgâr, " dediğimde başını iki yana sallayarak reddetti. Bu işe yaramayan diyalog aramızda kaç defa geçmişti?
" Ne söyleyeceğimi merak etmiyor musun? Benim boş bir şey için bu kadar direteceğimi düşünmüyorsun değil mi? "
Yine başını iki yana salladığında sinirlerim bozuldu. Onun bu konuşmayı bu şekilde sürdürüyor olması sinirlerime iyi gelmiyordu.
" Seninle konuşmak istiyorum ama konuşmak istediğin konuyu değil. Çünkü bunu konuşursak huzurumuz kaçacak. Şu halimizin bir süre sürmesini istiyorum. "
" Benim huzurum zaten kaçmış durumda Rüzgâr. Farkında değil misin cidden? Bu konu beni yiyip bitiriyor. "
İfadesinde bir değişiklik olmadı. Bu şekilde davranması hiç konuşmamışım gibi hissetmeme neden oluyordu.
" Ben bebeğimizi görmek istiyorum, " dediğinde gözlerimi gözlerine diktim. Bebekten bahsetmesi aklımdaki şeyleri daha net hale getiriyordu. Derin bir nefes aldım. Bu konuşma şu anda gerçekleşecekti.
" İster dinle ister dinleme Rüzgâr ama bu konuşma bugün gerçekleşecek. Bebeği görmeye ondan sonra gideceğiz. "
" Yasemin- "
" Annem Umay'ı buldu. "
Birkaç saniye öylece kalakalmasını izledim. Bana bakıyordu ama beni görmüyor gibiydi. Annemden öğrendiğim şeyleri ona söylemek üzere kafamda toparlıyordum. Anneme ona söylemeyeceğime dair söz vererek öğrenmiştim ama buraya kadardı. Bu yükle yaşamaktansa annemin bana sinirlenmesini hatta güvenmemesini tercih ederdim.
" Bu zamana kadar onu hep yanlış yerde aramışsınız. Yurt dışına çıktığı doğru ama geri dönmüş. Onu bu zamana kadar bulamamanızın sebebi bu. "
Cevap vermiyordu. Şoka mı girmişti? Anlayamıyordum. Ama hazır konuşmaya başlamışken her şeyi ona anlatmak en doğrusuydu. Ben tekrar konuşmaya başlarken Yaprak içeri giriyordu.
" Sadece bu da değil. Sana söylemediğim bir şey daha var. Ama öncesinde senden bir şey isteyeceğim. Bana son kez sarılır mısın? Çünkü bu konuşmanın sonunda benden nefret edeceğini biliyorum. "
Rüzgardan bir hamle gelmeyince gözlerimin dolmaya başladığını hissettim. Tamam, haklıydı. Şu ana kadar anlattığım şeyler bile onun benden nefret etmesi için yeterliydi. Onu bana sarılması için zorlayamazdım. Yaprak'ın kafasını iki yana salladığını gördüğümde kendimi daha fazla küçük düşmüş hissettim. Ona sarılmak istediğim için miydi bu tepkisi?
" Bu bebekle alakalı- "
" Yapma!"
Konuşmaya başladığımdan beri ilk defa tepki veren Rüzgâr'ı önemsemedim. Şu anda duramazdım.
" Bu bebek senin de-"
" Sana yapma dedim Yasemin! "
Bağırdığını duyduğumda şaşırarak duraksadım. Tanıştığımızdan beri ilk defa bağırdığını duyuyordum. Ses tonu ilk defa bu denli soğuktu.
" Ben kararımı verdim Rüzgâr. Bu konuşma bugün yapılacak. "
Odadan dışarı çıkmak için niyetlendiğini anladığımda kolunu yakaladım ama bu onu durdurmadı. Dış kapıya doğru ilerlemeye devam etti. Kardeşinin yanından geçerken yüzüne bile bakmadı. Ben de onun peşinden ilerliyordum.
Kapının önüne geldiğinde " Bu bebek senin değil, " dedim. Kapının koluna asılı kalan elinin eklem yerlerinin bembeyaz olduğunu görsem de durmadım.
" Seni bu şekilde kandırdığım için üzgünüm. Keşke senin bebeğin olsaydı, bunu gerçekten isterdim. Bu bebek birisiyle büyüyecek olsa seninle büyüsün isterdim ama ben artık dayanamıyorum. Sana bakarken sakladığım şeyin yükü altında eziliyorum. Huzurlu birkaç gün istedin evet ama benim olmayışım senin için daha huzurlu. İnan bana. "
Kapıyı tamamıyla açtıktan sonra çıkmadan önce bana döndü.
" Sakladığın her şey bitti mi? Yoksa daha fazla saklı gerçeği ortaya çıkaracak mısın?"
Başımı iki yana salladım. Çok ses çıkardığımız için gelen Alper ve anneme bakmamaya çalışıyordum. O kadar utanıyordum ki...
" Tamam, ben de sana sakladığım bir şeyi söyleyebilirim. Öyle değil mi? "
" Umay'ı aradığını biliyordum. Eğer bunu söyleyeceksen, " dediğimde histerik bir kahkaha attı. Onun bu hali beni korkutuyordu.
" Hayır. Onu bildiğini biliyorum zaten. Ama eğer bilmemeni isteseydim ruhun bile duymazdı. "
Yutkundum, boğazımdaki yumrudan yutkunarak kurtulmaya çalıştım daha doğrusu. Belki de haklıydı, bilmiyordum.
" Senden sakladığım şey neydi biliyor musun? Seni seviyorum. Ama artık bunun bir önemi kalmadı, öyle değil mi? " dedikten sonra beni orada öylece bırakarak dışarı çıktı ve kapıyı çarparak kapattı.
Bölümün kısa olduğunun farkındayım ama son bölümlere yaklaşmış durumdayız ve çabuk bitmesini istemiyorum... yakın zamanda yeni bölüm gelecek. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Yorum yapmayı unutmayınız 🥰