Mutluluk böyle bir şey miydi? Rüzgar ile eve dönerken gergin hissettiğim için beni rahatlatmıştı, bana her şeyin yoluna gireceğini söylemişti ki o anda ihtiyacım olan şey tam olarak buydu. Evden içeri el ele girmiştik ve annemin gülümseyen suratına bakmak üzerimden büyük bir yük kalktığını hissetmiştim. Yalnız değildim. Bu duygunun güzelliğini bu kadar geç tatmak belki kötü bir şeydi ama geç ulaşılan her şey daha kıymetli olmaz mıydı zaten?
Rüzgar benim anlatmama izin vermemişti. Bunun için ona minnettardım, anlatırken ağlamaktan ölesiye korkuyordum çünkü. Herkesin anlayışla karşılamış olması ise mükemmel bir şeydi. Yatağıma huzurla yatmış ve güzel bir uyku çekmiştim. Ancak sabah Yaprak'ın evi inleten sesini duyduğumda sıçrayarak uyandım.
" Karaktersiz! Sen iğrenç bir insansın. Ben senin yüzünden abime bile tavır aldım be! Senin bu yaptığın ne şimdi? "
Yataktan kalkarak koşar adımlarla odasına gittim. Kiminle konuştuğunu son cümlesinde anlamıştım çünkü ancak endişelendiğim şey bu değildi. Daha odasına girmeden duyduğum bir şeylerin kırılma sesi içeri hızla girmeme neden oldu.
" Yapmayacağım! Duydun mu beni? Öleceğimi de bilsem yapmayacağım, senin yardıma muhtaçlığın umrumda bile değil. "
Neler olduğunu anlayamıyordum. Karşı tarafta konuşan kişinin Umay olduğuna emindim ama Yaprak'ı bu denli sinirlendirmeyi nasıl başarmıştı ki? Yaprak'ın dolu dolu olmuş gözlerine baktım ve küçük ve korkak adımlarla yanına ilerledim. Yardımcı olmak istiyordum ama reddetmesinden de korkuyordum. Arkamdan Rüzgar'ın " Ne oluyor?" diyen sesini duyduğumda yanına ulaşmıştım.
" İkinizde siktir olup gidin! Beni de bir daha sakın arama. " Telefonu kapatmadan karşı duvara fırlattığında istemesem dahi irkildiğimi biliyordum. Sinirden titreyen ellerine uzandım, birisinin yanında olduğunu hissetmesini istiyordum. İtiraz etmedi, hatta elimi sıkarak olumlu bir tepki verdi. Rüzgar'a dışarı çıkmasını işaret ettim. Bir şey söylemeden çıksa da bunu onaylamadığı belli oluyordu. Ancak Yaprak'ın şu anda onun sorularına ihtiyacı yoktu. Bir şeyler anlatmak istiyorsa kendiliğinden anlatmalıydı, bizim sorgulamamız yüzünden değil.
" Bebekleri olmuş, " dediğinde ne kadar süre geçtiğini bilmiyordum. Bakışlarımı onun yüzüne çevirdiğimde yüzünü diğer tarafa çevirdi. Ama ben yine de yanağından aşağı süzülen gözyaşını görmüştüm.
" Bebeğe benim bakmamı istiyormuş. "
" Kendi bebeğine neden senin bakmanı istiyormuş, " dedim kendimi tutamayarak.Gerçekten şaşırmıştım. Kızı uzun bir süre aramamıştı, aradığında ise ilk istediği şey bebeğine bakması mıydı? Bu nasıl bir saçmalıktı böyle?
" Çünkü o aynı zamanda Kenan'ın bebeği. "
Hiçbir şey anlamadığım için suratına boş boş bakmakla yetindim. Burnunu çekerek derin bir nefes aldıktan sonra " Sana anlattığım adam, aşık olduğum kişi, " dedi. Ağzımın açık kaldığına emindim. Yani en yakın arkadaşı ve benim kocamın eski sevgilisi olan kişi olan Umay en yakın arkadaşının sevdiği adamdan çocuk yapmış ve bu da yetmezmiş gibi ondan bebeğine bakmasını mı istemişti?
" Bu nasıl bir karaktersizlik örneği? Anlayamıyorum. Gözüne o kadar mı umutsuz göründüm. Bu denli zayıf bir profil mi çizdim aşıkken. En yakın arkadaşım olduğunu sandığım kişi bunu bana nasıl yapar Yasemin? "
Cevap veremedim. Sadece ona sarıldım ve sakinleşmesini bekledim.
(...)
Hızlı geçen bir haftanın ardından sadece yakınlarımızın katılacağı bir düğün ayarlamasını bitirmeyi başarmıştık. Birkaç dakika içinde bir düğünde olacaktım ve bu düğünde gelin bendim. Aslında bu düğünü bu kadar erken yapmak istememiştik, Yaprak bu denli üzgünken abisinin düğününe nasıl katılabilirdi ki? Ama Yaprak buna izin vermemiş ve bu düğünün onun kafasını dağıtacağını söylemişti.
" Hazır mısın dünyanın en güzel gelini? "
Dudaklarıma yerleşen gülümseme ile Rüzgar'a döndüm. Karşımda siyah takım elbisenin içinde o kadar yakışıklı duruyordu ki kendime gelebilmem için birkaç saniye geçmesi gerekti.
" Sen benim mi olacaksın şimdi? Bu bir rüya değil değil mi? "
Ağzımdan çıkanları duyduğunda yüzünü kocaman bir sırıtış kapladı.
" Güzelim, ben zaten seninim. Bunun için evlenmemize gerek yok ve bu bir rüya değil. İstersen kanıtlayabilirim ama kendi düğünümüze geç kalırız. "
Annemin boğazını temizlemesi ile trans halinden çıktım. Ne ara geldiğini anlayamamıştım ama duyduğu şey yüzünden yanaklarımın yanmaya başladığını hissetmiştim.
" Siz buradan çıkana kadar burada, yanınızda duracağım. Bu düğünde bir rezillik çıkmasını istemiyorum. Özellikle de siz ikiniz tarafından. "
Ses tonundan ciddi olmadığı belliydi ama yine de hızla Rüzgar'ın yanına gidip onu çekiştirerek odadan çıkartmaktan kendimi alamamıştım. Rüzgar'ın kahkahalarla sarsılan bedenini ellerimin altında hissediyordum ve bu ses duyduğum en güzel sesti.
Salondan içeri girdiğimiz anda herkesin alkışlar ve ıslıklarla bize eşlik ettiğini duydum. Dans pistinin ortasına geldiğimiz anda bir dans müziği başlamıştı. Ellerimi Rüzgar'ın omuzlarına yerleştirerek onunla birlikte sallanmaya başladım.
" Seninle tanışmak hayatın bana yaptığı en güzel şeydi Rüzgar. "
Dudaklarını alnıma bastırdı. Hep böyle kalalım istedim, bu mesafede. Bir adım dahi uzaklaşmadan.
" Seninle tanışmak hayatın bana yaptığı en güzel ikinci şeydi güzelim, birincisi karnında duruyor. "
Kulağımı göğsüne yasladım ve müzik sesi yerine onun kalbinin atışının sesiyle dans etmeye devam ettim. Gözüm dans eden Açelya ve Utku'ya kaydı ve onların düğününü berbat ettiğimiz an aklıma geldi. İyi ki o an yaşanmıştı. Kötü şeyler beraberinde iyi şeyleri de getirmişti.
" Yaprak! Yaprak hanginizsiniz?Lütfen hemen ortaya çık. "
Bağırtıları duyduğumuz anda dans etmeyi keserek sesin geldiği yere döndük. Elinde minnacık bir bebek olan bir adam hem bütün salonu arıyor hem de bağırmaya devam ediyordu.
" Ne bağırıyorsun be? Buradayım. Ama ben cevabımı Umay'a verdim. Sen de defol git buradan şimdi! "
Eğer sesi titremese gerçekten güçlü olduğuna inanabilirdim ama sesinden kendini kötü hissettiği belli oluyordu. Müzik bir anda kesilmiş ve herkes ikisini izlemeye başlamıştı.
" Bu öyle bir şey değil. Lütfen yardımcı ol, sana her şeyi anlatacağım. "
Yaprak'ın bir şey söylemesine gerek kalmadan içeri birkaç tane polis memuru girdi ve az önce bağıran adamın yanına ilerledi.
" Kenan Işık, cinayet işlemekten dolayı tutuklusunuz. "
Polislere fısıltıyla bir şeyler söylemesinin ardından Yaprak'ın yanına ilerleyen adamı dikkatle izliyorduk. Kimseden çıt çıkmıyordu.
" Bebeğime şimdilik sen bakmalısın. Suçsuzluğum kanıtlandığı anda gelip bebeğimi senden alacağım. Ama lütfen, ona bak. "
Ağlamaya başlayan bebeği Yaprak'ın kollarına bıraktığı anda polisler kelepçeyi ellerine geçirmişlerdi. Neler olduğunu anlamamıştım ama bildiğim bir şey vardı. Bizim hikayemiz sona ermiş olabilirdi ama bazılarının ki yeni başlamıştı.
Çok uzun bir final konuşması yapmayacağım. Ben de her yazar kadar karakterlerimden ayrıldığım için üzgünüm ve bu üzgünlüğüm ancak yeni bir hikaye ile sona erebilirdi. Bu zamana kadar yanımda olan herkese teşekkür ederim. Umarım beğendiğiniz bir hikaye olmuştur. Yaprak ve Kenan'ın hikayesinde görüşmek dileği ile hoşçakalın!