10

1.2K 43 3
                                    

Gözlerimi korkunç bir bas ağrısı ve sersemlik ile aralamaya çalıştım. Etrafımda konuşan insanların seslerini yavaş yavaş algılamaya başlamıştım. Rüzgâr'ın birisi ile konuştuğunu duyuyordum ama karşısındaki insan cevap vermiyordu. Telefonla konuştuğunu anlamam için birkaç saniye geçmesi gerekmişti.

" Aradan o kadar uzun bir zaman geçti ki onu hala aramak garip geliyor. İşin kötü tarafı onu bulduğumda ne tepki vereceğimi de bilmiyorum. Sadece bulmak istiyorum. "

Gözlerimi tamamen açtığımda ise bir odada olduğumu görmüştüm. Bir hastane odası değildi, birisinin evindeydim ama ev tanıdık gelmiyordu.  Rüzgâr'ın evi miydi? Sormak istediğim çok soru vardı ama önce telefonla konuşmasını bitirmesini bekleyecektim. Konuştuğu konu ilgimi çekmişti. Etrafa kısaca göz attığımda ise cam kenarında arkası bana dönük şekilde, elindeki telefonu sıkı sıkıya kavramış bir Rüzgâr ile karşılaştım. Üzerindeki takım elbisesi hala duruyordu.

" Biliyorum. Olaylar artık daha da karmaşık bir hal aldı. Benim bir çocuğum olacak. "

Ses tonunun bir anda neşeli bir tona bürünmesi garip geliyordu. Sanki bu çocuğun ciddi manada doğup büyümesini ister gibiydi. Ama bu iş babamlar öğrenmeden son bulmalıydı. Aksi takdirde başıma ne gelir bilmiyordum.

" Tabii ki evleneceğim. Çocuğumun babasız büyümesini istemiyorum. Zaten artık evlenmekten başka bir seçeneğimiz yok. Her ikimiz için de geçerli bu durum. "

NE? Sırtını delip geçmek istercesine ona baktım. Bunu nasıl söyleyebilirdi? İkimizin de başka seçenekleri vardı. Ona bunu daha kaç kere anlatmam gerekiyordu?

Yerimde hafifçe doğrularak ayağa kalkmaya çalıştım. Çok ses çıkartmamama rağmen Rüzgar arkasını dönerek bana bakmıştı.

" Tamam abi. Seninle sonra konuşuruz. Şu anda ilgilenmem gereken başka bir şey var. "

Sonrasında ise cevabını dahi beklemeden telefonu kapatıp cebine attı. Benim yanıma doğru gelirken hala ona öldürücü bakışlar atmaya devam ediyordum.

" Biz evlenmeyeceğiz Rüzgâr. Neden insanlara böyle şeyler söylüyorsun? İkimizi de zor bir duruma sürüklediğinin farkında mısın?"

Yatağın kenarına oturup bakışlarını kaçırdı. Rüzgâr çok tuhaf davranıyordu ve bu benim gerilmeme sebep oluyordu. Elleri ile gözlerini kapatıp birkaç saniye bekledikten sonra gözlerini gözlerime dikti.

" Bak, bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama bir şekilde söylemem gerekiyor. O yüzden hiç uzatmadan söylemem en iyisi. Baban düğüne geldi ve senin hamile olduğunu bildiğini söyledi. Ya evlenecekmişiz ya da..."

Cümlesinin devamını getirmedi. Ama getirmesine de gerek yoktu. Babamı tanıyordum ve ne söyleyeceğini de biliyordum. Ya evlenecektim ya da ölecektim. Başka bir seçeneğim yoktu.

Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde bakışlarımı kaçırdım. Babamın nasıl öğrendiğini bilmiyordum, merak ettiğimde söylenemezdi. Derin bir nefes alarak ağlamamaya çalıştım. Babamın olanları duyduğunda vereceği tepkinin bu olduğunu adım gibi bildiğim halde neden canım bu kadar yanıyordu anlamıyordum.

" Bir şey söylemeyecek misin? "

Gözlerimi Rüzgâr'a çevirmeden cevap verdim. Ona bakarsam ne diyeceğimi bilemeyecekmişim gibi geliyordu. Özellikle de şu anda.

" Söyleyeceğim. Biz evlenmeyeceğiz Rüzgâr. "

Ona bakmamamı ısrarla söyleyen yanıma karşı gelerek tekrar ona baktım. Tepkisi ne olacak merak ediyordum. Elimde değildi.

" Ama baban dedi ki- "

" Babamın ne dediği umrumda değil. Bu hayat benim. Yapmam ya da yapmamam gereken şeylere ben karar vermeliyim. Bu düpedüz zorlamaya girer. Her ikimizi de zorlamaya girer hem de. Ben bunu istemiyorum. "

Gözlerinde gördüğüm şeyin hayal kırıklığı olduğuna yemin edebilirdim. Çok küçük bir andı. Ama yine de onu görür gibi olmuştum. Hemen sonrasında ayağa kalkıp odanın içinde volta atmaya başladığı için doğru görüp görmediğime emin olamamıştım. Bir yandan da kısık sesle anlamadığım bir şeyler söylüyordu.

" Sen evlenmek mi istemiyorsun? Yoksa garezin sadece bana mı? Baban seni öldüreceğini söylüyor. Neden anlamıyorsun?"

Gözlerimi devirdim. Sözlerinin canımı yakmadığını göstermeye çalışıyordum. Ama aynı şeylerin tekrar hatırlatılması tabii ki canımı yakıyordu. Sadece bunu onun da görmesine gerek yoktu.

" Başkasına aşık olduğundan emin olduğum bir insanla evlenmek istemiyorum. Bundan daha doğal ne olabilir? Ayrıca babamın beni öldürüp öldürmemesi bana kalmış bir şey. En kötü ihtimalle yurt dışına annemin yanına giderim ve olay çözülür. "

Volta atmaya bir son verdiğinde rahat bir nefes alabilmiştim. O odanın etrafında dönerken benim de onu izlemekten başım dönüyordu. Gözleri karnıma ne zaman koyduğumu bilmediğim ellerime kaydığında ellerimi hızla çekerek yatağa koydum.

" Biz seninle düğünden sonra konuşacaktık öyle değil mi? Güzel, şimdi konuşalım o zaman! Birincisi bayan çok bilmiş ben kimseye aşık değilim. Sadece büyük bir pişmanlık hissediyorum. Bunun dışında geçmişi çoktan kapattım ben.İkincisi baban gayet kararlı görünüyordu, yani bundan bu kadar basit ya da kolay kurtulabileceğini düşünmene anlam veremiyorum. Benim o düğünde gördüğüm adam sen yurt dışına da gitsen gelir seni bulur. Üçüncü ve son olarak şunu söyleyeceğim; ben seninle zorla evlenmiyorum. Evet karnında bir bebek var ve baban da bizi daha çok seni bu evliliğe zorluyormuş gibi gözüküyor ama zaten ben çoktan seninle evlenmeyi kafama koymuştum. Sebep bunlar değildi, bunlar da etken tabii ki ama asıl sebep kimyalarımızın uyuşuyor olduğunu düşünmemdi. "

Bunları o kadar hızlı bir biçimde söylemişti ki konuşmanın sonunda nefes nefese kalmıştı. Benim takıldığım noktalar ise her şeyin geçmişte kaldığını söylediği an ve kimyalarımızın uyuştuğunu düşündüğünü söylediği andı. Yalan söylemediği belliydi. Ama yine de bu bana evlenmek için yeterli gelmiyordu. Ondan daha iyi birisini bulacağımı düşünmüyordum. Rüzgâr her yönden 'en iyiler' kategorisine giriyordu ama yine de bilmiyordum işte.

" Sence kimyalarımızın uyuşması evlenmek için yeterli mi yani? "

Başıyla onayladı. Bu sefer nedense konuşmamayı tercih etmişti. Belki de onu çok sinirlendirmiştim.

" Ama benim için yeterli değil. "

Sımsıkı birbirine bastırdığı dudakları şokla aralandı. Cidden şaşırmış görünüyordu. Onu hala şaşırtabiliyor olmak garipti.

" Peki senin evlenmek için tam olarak ne gibi sebeplere ihtiyacın var bana söyler misin? Ona göre bir şeyler yapmaya hazırım ben çünkü. "

Onu baştan ayağa süzdüm. Çok güzel bir adamdı. Güzelliğine sözüm yoktu. Bu bakımdan evlenilebilirdi. Eğer zenginlik arıyor olsaydım -ki benim buna ihtiyacım yoktu- gayet durumu da yerindeydi. Karaktere gelirsek; iyi bir adam olduğu şu götürmez bir gerçekti. Bunların hepsini topladığında ciddi manada evlenilecek bir adam profili çiziyordu. Ama geçmişi... tekrar ortaya çıkarsa bunların hiçbirinin bir anlamı kalmayacaktı. O kadını tekrar görürse ne olacağını bilmiyordum. Bir çocukla ortada kalmak... Bununla başa çıkabilir miydim bilmiyordum. Annem başa çıkamamıştı.

Hâlâ beklenti içinde bana baktığını gördüğüm Rüzgâr'a uzun zamandır merak ettiğim soruyu sordum. Cevabına göre karar verecektim.

" Benim hakkımda tam olarak ne düşünüyorsun Rüzgâr?"

İNANCINI KAYBETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin