20

829 33 2
                                    

Sonunda bütün hazırlıkları bitirdiğimiz ve bütün misafirlerimiz geldiği halde Rüzgâr hala gelmemişti. Istediğim şeyi alıp gelmesinin bu kadar uzun süreceğini düşünmediğim için biraz şaşkın ve tedirgindim.

" Hâlâ bir haber yok mu? " diye soran Utku'ya onu öldürmek ister gibi baktım. Zaten burada olmasından memnun değildim. Bir de arada sırada geliyor ve soru sorup sinirlerimi bozuyordu.

" Niye ikide bir soru sorup duruyorsun anlamıyorum. Bu kadar merak ediyorsan ara. Onun dışında karının ve çocuklarının yanından ayrılma ya da ayrılıyorsan ayrıl ama gelip bana bir şey sorma! "

" Aradığım zaman telefonu açmış olsa gelip sormayacağım zaten. Bana neden bu kadar sinirli olduğunu anlamıyorum. Senin ve Rüzgâr'ın tanışmasına bir nevi ben sebep olmuşum işte. Bana teşekkür etmelisin!"

Tam olarak buna sinirliydim aslında. Hâlâ gelip saçma sapan konuşacak yüzü vardı ve evet kısmen onun şerefsizliği yüzünden tanışmış sayılırdık. Yani Rüzgâr'ın benim yüzümden kötü şeyler yaşamasına sebep olacaktı. Rüzgâr ve Utku'nun arkadaşlık tarihinde tekrar ettiği bir hata olacaktı bu.

" Utku seni dünya üzerinden silecek kişiye teşekkür edeceğim ben. Şimdi rica ediyorum gözümün önünden kaybol!"

Çalan kapıya şükrederek kapıya doğru ilerledim. Utkunun yanından geçerken ona omuz atmayı ihmal etmemiştim. Kapının önüne geldiğimde arkamı dönerek Yaprak'ın anlaştığımız işareti vermesini bekledim. Pastayı eline alarak işareti verdiği anda kapıyı açtım. Rüzgâr'ı yüzündeki gülümseme ile gördüğüm anda diğerlerinin söylediği doğum günü şarkısına eşlik etmeyi bırakmış ve onun büyüsüne kapılmıştım. Beni kendine çekerek sarıldıktan sonra içeri geçmiş ve diğerlerine selam vermişti.

" Arkadaşlar hepinize teşekkür ederim. Doğum günüm için hazırlık yaptığınızı görmezden gelmiş gibi davranmaya karar verdim ve biraz daha geç gelerek hepinize zaman kazandırdım. Bir teşekkürü de ben hak ediyorum bence, " dediğinde karnına bir çimdik attım. Onu deli gibi merak etmiştik ve ben bu süreçte Utku ile uğraşmıştım.

" Bu doğum günümün benim için özel bir yanı var. Yeni yaşıma baba olacağımı bilerek giriyorum. Allah izin verirse bir sonraki doğum günümde çocuğumla kutlayacağız. "

Vücudumun kasıldığını hissettiğinde dönüp bana kısa bir bakış atan Rüzgâr'a rahat olduğum izlenimini vermeye çalıştım.

" Mumları üfle artık. Bu konuşmayı yapmadan önce mumları üflemen gerekiyordu," dedim. Kolunun altından çıkarak diğerlerinin yanına geçtim. Annemin onaylamaz bakışlarını üzerimde hissediyordum.

Rüzgâr mumları üfledikten hemen sonra Justin Timberlake'in Sexy Back şarkısının çalmaya başladığını duydum. Bir dönem deli gibi sevdiğim bir şarkı olduğu için yüzümde bir gülümseme oluşmasını durduramamıştım. Alper'in kalçasına bir yastık bağlamış halde dans ederek aramıza katıldığını gördüğümde kahkahalarla gülmeye başladım. O kadar komik bir görüntüydü ki...

Rüzgâr'ın bir yandan gülerken bir yandan yüzünü sen iflah olmazsın dercesine kapattığını gördüm. Diğerlerinin ne yaptığı umrumda değildi ama bu aralar gözüm sürekli Rüzgâr'ın ne yaptığına kayıyordu ve dakikalarca da onu izlemekten kendimi alamıyordum. Rüzgâr'ın bana doğru eğildiğini gördüğümde kaşlarımı kaldırdım. Kulağıma yaklaşarak " Senin abim gibi bir yastığa ihtiyacın yok biliyorsun değil mi? Sendeki kalçalar hamilelikten önce de güzeldi ama hamilelikten sonra- " dediğinde bitirmesine izin vermeyerek dirseğimi karnına geçirdim. Bunu başka zaman söylese bu kadar utanmazdım. Ama herkesin içinde bu şekilde söylemesi yanaklarımdan alev topları çıkmasına neden olmuştu.

" Hey! Ben bu bakışı biliyorum. Aynısı ben Açelya'nın kulağına edepsiz şeyler söyleyince oluyor. Ona ne söyledin? "

Müzik sona erdiği için Utkunun sözleri net şekilde duyulmuş ve herkesin ilgisinin bir anda bizim üzerimizde toplanmasına neden olmuştu.

" Ne söylediğimi duymanı istesem kulağına söylemem zaten. Sana ne oğlum. Bak işine. "

Rüzgâr'a minnettar bir bakış atarken Utkunun tekrar konuşmaya başladığını duydum. Şu anda onu çıplak ellerimle öldürmek istiyordum.

" Ah, demek sesli söyleyemeyeceğin kadar edepsiz bir şeydi? "

" Benim şu anda başkası üzerinde edepsiz planlarım var Yasemin üzerinde değil. "

Dediği şeyin üzerine Rüzgâr'a dönerek " Ne? " diye sormaktan kendimi alamamıştım. Ortamda oluşan ölüm sessizliğinden sonra ne yaptığımı fark ederek dudaklarımı birbirine bastırdım. Kıskançlık damarım hiç olmaması gereken bir yerde kabarmıştı. 

" Taze gelinimiz kıskandı! Merak etme onun sadece benim üzerimde öyle planları olur ama onları da asla gerçekleştirmez. "

Utku'ya " Gerçekleştirmesini bu kadar istediğini bilmiyordum, " diye cevap verirken Rüzgâr'ın beni belimden tutarak kendine çektiğini hissettim. Elini direk olarak karnımın üzerine koymuştu. Diğerleriyle birlikte oturma odasına geçerken dahi elini üzerimden ayırmamıştı. Kaçıp gitmemden korkar gibiydi.

Pastalar kesilerek dağıtıldığında en büyük dilim hamile olduğum için bana verilmişti ve buna rağmen herkesten önce bitirmiştim. Tatlı şeylerden ne kadar yesem de doymuyordum. Tabağım bittiğinde bakışlarımı anneme çevirmiştim. Annem tatlı şeylerden pek hoşlanmazdı. Tabağını bitirmemesi ve bana vermesi için dua etmeye başlamıştım çünkü bütün pastanın dağıtıldığını ve hiç kalmadığını biliyordum.

" Yasemin benim pastamı da sen yer misin? Neden bilmiyorum Yaprak'ın bugün yaptığı pastayı pek beğenmedim, ama sen baya sevmiş gibisin. "

Eğer bunu söyleyen Rüzgâr olmasaydı büyük bir hevesle pastayı alabilirdim. Ama bugün doğum günü çocuğu oydu ve onun pastasını yemek büyük bir haksızlık olurdu. Böyle diyordu ama pasta ilk geldiğinde nasıl hevesle pastaya saldırdığını da görmüştüm. Şu anda böyle bir fedakarlık yapmasını istemiyordum.

" Yok, bu kadar pasta bana yetti. Hem en büyük dilimi de ben yedim zaten. Biraz daha yersem fil gibi olurum. "

Yüzüne yerleşen gülümsemeden hemen sonra kalçama attığı bakış ile yerimde kıpırdandım. Bugün bu çocuğa ne olmuştu böyle?

" Ben senin aldığın kilolardan gayet memnunum. O yüzden bu tabağı yersen daha memnun bir insan olacağım. Hem bugün benim doğum günüm. Ben ne istersem onu yapmalısın. "

Pastaya bakarak dudaklarımı yaladım. O kadar akıl çeliciydi ki karar vermekte zorlanıyordum.

" Eğer yarı yarıya paylaşırsak dediğini kabul edebilirim. "

Yaprak'ın abisine olan kırgın bakışlarını gördüğümde tabağımı geriye çektim. Alper bana güven veren bir bakış attıktan sonra Yaprak'ı kendine çekerek kulağına bir şeyler söylemişti ama hevesim kaçmıştı bir kere. Yine bencil davranarak birilerinin üzülmesine sebep olduğum için sinirlerim bozulmuştu.

" Ben tabağımı sana verecektim zaten. Biliyorsun tatlıyla pek aram yok benim, " diyen anneme omuz silktim. Ayağa kalkarken midemin bulandığını ve biraz dinlendikten sonra geri döneceğimi söyleyerek yanlarından ayrıldım. Ama annemin " Ben bir kızıma bakayım, " deyişini çıkmadan önce duymuştum.

Banyoya girdiğimde kapıyı kilitlemedim. Nasıl olsa annem de gelecekti. Birkaç saniye sonra gelen annem kapıyı ardından kilitlemiş ve bana biraz daha yaklaşmıştı. Sesinin duyulmasından çekiniyor gibiydi.

" İstediğin kızı buldum. Ama sana yerini söylemeyeceğim. Kendi ayağına sıkmana izin vermeyeceğim. Benim yaptığım hatayı yapmayacaksın! Duydun mu beni? Tartışma bitmiştir. Şimdi buradan çık ve Rüzgâr'ın moralini daha fazla bozma. En azından doğum gününde mutlu olabilsin adam öyle değil mi? "

İNANCINI KAYBETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin