Televizyonun karşısında oturmuş boş gözlerle televizyona bakıyordum. Aklımda Rüzgârla yaptığım konuşma vardı. O her şeyin yeni başladığını söylediği anda kedi gibi yanına sokulmak ve sonsuza dek yanında kalmak istemiştim ama bunun mümkün olmadığının en çok ben farkındaydım. O yüzden ona tekrar konusacağımızın sözünü vererek yanından ayrılmıştım. Beni durdurmaya çalışmıştı ama o anda çalan telefonum ilk defa işe yaramış ve yanından ayrılabilmemi sağlamıştı. Tabi bu süreçte numaramı da almıştı ki numaramı defalarca kontrol ettikten sonra beni aramış ve doğru numarayı verdiğimden emin olmuştu. Bana olan güveni gözlerimi yaşartıyordu.
Tabi bana güvenmemesini anlıyordum. Bu zamana kadar bana güvenmesi için ona hiçbir sebep vermemiştim. Zaten ben de ona güvenmiyordum. Hissettiğimiz duygular karşılıklıydı.
Ayağa kalkarak odama ilerledim. Hem her dertlediğimde olduğu gibi bir sigara yakmak istiyordum hem de zaten televizyon izlemiyordum. Boş gözlerle televizyona bakmaktansa odamda oturmak daha iyi gelmişti. Ancak odadan içeri girdiğim anda duraksadım. Hamileyken sigara içmem doğru değildi. Tamam sigara bağımlısı değildim ve bundan vazgeçmem zor değildi ama bu bebeği doğurursam daha ne gibi şeylerden vazgeçmem gerektiğini bilmiyordum. Yatağıma oturdum ve geriye yaslandım.
Bebek hakkında ne yapmam gerektiğine gerçekten karar vermem gerekiyordu çünkü birkaç ay sonra bebeğin belli olmaya başlayacağını biliyordum. O saatten sonra saklamam mümkün olmayacaktı ki kısa bir süre sonra bebeği aldırma sürem de bitecekti. Ne karar vereceksem çabuk vermem gerekiyordu ama hayatımın en önemli kararlarından birine bu kadar kısa sürede karar veremiyordum. Her gece yatağa yattığımda uzun bir süre ben, bebek ve tabii ki Rüzgâr hakkında milyonlarca düşünce geçiyordu kafamdan ama hiçbirinin sonu iyi bitmiyordu. Nefesimi dışarı bırakırken bir çıkış yolu bulabilmek için içimden bütün duaları ediyordum.
Telefonumun sesini duyduğumda tam da dua ettiğim bir anda çaldığı için ilahi bir işaret geldiğini düşünüp yerimde sıçradım. Ama sadece telefonum çalıyordu ve ortada ilahi bir işaret falan da yoktu. Hâlâ bebek ve karamsar düşüncelerimle baş başaydım yani. Telefonum ısrarla çalmaya devam edince kalkıp kimin aradığına baktım. Bilmediğim bir numaraydı ve normalde bilinmeyen numaraları açmak gibi bir huyum yoktu. Ancak son zamanlarda yaşanılan olanlardan sonra telefona cevap vermek zorundaymışım gibi hissediyordum. Telefonu açıp kulağıma dayadım ama sesimi çıkarmadan ilk olarak karşı tarafın konuşmasını bekliyordum. Ancak saniyeler geçmesine rağmen karşı taraf konuşmayınca telefonu açarak bir hata yaptığımı düşünmeye başlamıştım. Karşı taraftaki insanın varlığından şüphe duymaya başlamışken karşı taraftan hiç tanımadığım bir ses " Yasemin hanımla görüşüyorum değil mi? Doğru kişiyi aradım, " diye sordu. Kalbimin hızla çarpmaya başladığını hissettim. İçime tarif edemediğim bir korku yayılmaya başlamıştı.
" E-evet, " dedim. Kekelediğim için kendimden nefret etmiştim.
" Ben Utku. Rüzgâr'ın yakın bir arkadaşıyım. Hatta en yakın arkadaşıyım. Sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyordum da müsait mısınız acaba? "
Dudağımı kanatırcasına ısırırken dudaklarımın arasından kaçacak soruyu engellemeye çalışıyordum. Rüzgâr beni hala aramamıştı, bende onu aramamıştım ama yine de onun araması gerekiyordu. Öyle değil mi? Yine de onun hakkında soru sormaktan kendimi alamamıştım.
" O iyi mi? "
Yüreğim ağzımda karşı taraftan gelecek cevabı bekliyordum.
" İyi. Hatta baya mutlu. Eh, onu anlıyorum. Baba olacak her adam mutlu olur. Üç çocuk babası birisi olarak bunu söyleyebilirim sanırım. "
Ben daha Rüzgâr'ın aramızdakileri birine anlatmasını hazmedememişken bir de adamın kim olduğunu anlamış ve dilim tutulmuş halde kalakalmıştım. Bu Utku denilen adam, Rüzgâr'ın bahsettiği adamdı. Benimle buluşacağı gün gelememesine sebep olan kadın da bu adamın karısıydı. Rüzgâr anlatırken adamın çok tehlikeli olduğunu düşünmüştüm ve şu anda tam olarak o tehlikeli dediğim adamla telefonda konuşuyordum. Hayatım tamamen rayından kayıyormuş gibi hissediyordum.
" Benimle ne hakkında konuşmak istiyorsunuz? "
Olayı kısa tutmak en iyisiydi. Bu adamdan ne kadar kısa sürede kurtulursam o kadar iyi olacakmış gibi hissediyordum.
" Bence ne hakkında konuşmak istediğimi gayet iyi biliyorsunuz. Ancak bunu bu şekilde değil de yüz yüze konuşmayı tercih ederim. Çünkü benim de size anlatmak istediğim şeyler var ve bunları telefonda yapmak niyetinde değilim. "
Yine ben geldiim. Uzun bir bölüm olmadığının farkındayım ama yeni bölümler de aynı şekilde kısa aralıklarla gelecek. Umarım bölümü seversiniz. Utkunun hikayedeki yeri hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce ne anlatacak? Tahminlerinizi yazmayı unutmayın!