9

1.1K 47 1
                                    

İçeri girdiğimiz anda bütün gözlerin üzerimize çevirilmiş olması zaten gergin olan bedenimi iyice gerdi. Buradan gitmek istiyordum, hem de hemen. Rüzgâr beni bir masaya oturtup kendisi de karşıma yerleşirken çıkacağım kapıya göz attım. Belki koşarsam Rüzgâr bana yetişemeden kendimi hemen dışarı atabilir ve sonrasında da evime gitmesi için bir taksiyi durdurabilirdim. Yüzümü buruşturdum. Bu teknik olarak mümkün değildi. Ben koşarak kaçsam bile kapının önünde binmemi bekleyen bir taksi olacağını sanmıyordum. O ancak filmlerde olurdu.

Bir kızın yanına gelip Rüzgâr'ın kulağına bir şey söylediğini görünce düşüncelerime ara verdim. Rüzgâr'ın bana çevrilen bakışları kızın söylediği şeyin benimle alakalı olduğunu haykırır gibiydi. Rüzgâr başını iki yana sağladığında kız bir şey söylemeden yanından ayrıldı. Dudaklarımı birbirine bastırarak bir şey söylememek için kendimi tuttum. Ben onun hiçbir şeyi değildim ve ona hesap soramazdım.

Alkış seslerini duyduğumda bakışlarımı az önce kaçmak için hesap yaptığım kapıya çevirdim. Utku yanında güzel bir kadınla içeri giriyordu. İnsanların hayranlık dolu bakışlarını üzerlerine topluyorlardı. Ki hayran olunmayacak gibi de değillerdi. Ama ben görüntülerinden çok birbirlerine bakış şekillerine hayran kalmıştım. Birbirlerine bakışları o kadar aşk doluydu ki... Kıskanmadan edememiştim. Ben hiçbir zaman böyle bir aşka sahip olamayacaktım. Bana hiç kimse bu şekilde bakmayacaktı. Dans pistinin ortasına geldiklerinde aşina olduğum bir şarkının melodisi kulaklarımı doldurdu.

" Merhaba, Rüzgâr amcamın yanında ilk defa bu kadar güzel bir kadın görüyorum. "

12-13 yaşlarında bir çocuğun karşımda durduğunu bu cümle ile anlamıştım. O zamana kadar onun farkına bile varmadığım çocuk beklenti içinde bana bakıyordu. Ne demişti o?

" Sen daha önce yanımda hiç kadın gördün mü ki Burak? "

Adının Burak olduğunu öğrendiğim çocuk bütün dişlerini sergileyerek bana gülümsüyordu ama ben o an neler olduğunu algılayamıyordum.

" Evet Rüzgâr amca. Gördüm ve gördüğümü sen de biliyorsun. Şimdi burada, yanında bu kadar güzel bir kadın varken rol kesmeyi bırak, " dedikten sonra bana dönerek göz kırptı. Hafifçe gülümseyerek karşılık vermeye çalıştım. Ama o anda yüzümdeki gülümsemenin eğreti durduğunu biliyordum. Çocuğun yüzüne daha dikkatli baktığımda birine benzediğini fark ettim. Ama kime benzediğini çıkaramıyordum.

" Burak, babanın düğününde seni dövmek istemiyorum. Lütfen buradan defolup gider misin? "

Ah, tabi ya! Utku'ya benziyordu. Hatta nerdeyse kopyası sayılırdı. Bunu nasıl anlayamamıştım?

" Hayır. Senin yapmadığını yapmaya geldim ben buraya. Yanında bu kadar güzel bir kadın var ama sen onu dansa kaldırmak yerine oturmuş dans edenleri izletiyorsun. Bu büyük bir haksızlık. Şimdi izin verirsen, " dedikten sonra bana dönerek sağ elini bana doğru uzattı. " Bu dansta bana eşlik eder misiniz lütfen?"

Ona hayır diyemezdim. Bu kalbini kırabilirdi. Küçük bir çocuğun kalbini kırmak isteyeceğim son şey bile değildi.
Kendi bebeğini öldürebiliyorsun ama. Onu aldırdığın anda onun kırılacak bir kalbi bile olamayacak. İç sesimin söylediklerini görmezden gelmeye çalıştım. Bunlar gerçek değildi. Onun şu anda bir kalbi bile yoktu.

Ayağa kalkarak düşüncelerimden uzaklaşmaya çalıştım. Ancak ayağa kalktığım anda bunun doğru bir fikir olmadığını anlamıştım. Kendimi iyi hissetmiyordum ama bunu belli etmek gibi bir niyetimde yoktu. Dans pistinin ortasına geldiğimizde ellerimi Burak'ın omuzlarına koydum. Onun yönetiminde dans ederken bir ara gözlerim tekrar Rüzgâr'ı buldu. Çatık kaşlarla az önce yanımıza gelen kıza bir şeyler anlattıktan sonra bakışları benim bakışlarımla çarpıştı. Bakışlarında bir şeyler vardı. Sanki bana bir şeyler anlatmak istiyor gibiydi ama ben anlayamıyordum. Rüzgâr ayağa kalkıp Utku ve karısının yanına ilerlerken dönen başıma odaklanmamaya çalıştım. Gözlerimin etrafında siyah noktaların uçuşmaya başladığını hissettiğimde yutkundum. Kendimi iyi olduğuma inandırmaya çalışırken dünya ile bağlantımı kesmiş gibiydim. Ki neredeyse de kesmiş sayılırdım. Çünkü hangi ara Rüzgâr ile dans etmeye başladığımızı hatırlayamıyordum.

" Sen iyi misin? "

Sorunun kimden geldiğini dahi anlayamayacağım bir durumdaydım. Sesler suyun altındaymışım gibi boğuk geliyordu. Hemen buradan çıkmam gerekiyordu.

" Düğününüzden erken ayrılsam sorun olur mu? "

Yalvaran bakışlarımı Utkunun karısına çevirmiştim. İçimden evet demesi için dua ediyordum. Çünkü  daha fazla kendimi tutamayacağıma kesinlikle emin olmuştum ve bu düğünü bayılarak mahvetmek istemiyordum.

" Biraz daha kalamaz mısın? "

Başımı hafifçe sallayarak onayladım. Bunun kötü bir fikir olduğunu anında anlamıştım, başımın dönmesi daha da şiddetlenmiş ve sonrasında kendimi koyu bir karanlığın içerisinde bulmuştum.

İNANCINI KAYBETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin