13

944 44 3
                                    

Rüzgâr'la olan konuşmamız kapı zilinin deli gibi çalmasıyla bölündü. Aynı zamanda kapıya da hızla vurmaya başlaması yerimde şaşkınlıkla irkilmeme sebep oldu.

" Ne oluyor? " diye sordum Rüzgâr'a. Aslında bunu sormam çok saçmaydı. O da benimle tam olarak burada oturuyordu ve ne olduğunu bilmesinin imkanı yoktu. Ancak Rüzgâr'ın yüzündeki bezmiş ifade her şeyi bildiğini belli eder nitelikteydi.

" Kardeşim geldi. Olan bu. "

Kaşlarımı çatsam da ayağa kalkarak hala çalan kapıya doğru ilerledim. Tamam, bunlara şimdiden alışmam ve göz yummamam gerekiyorsa yapardım. Kapıyı açtığım anda sarışın, yeşil gözlü bir kadın karşıma çıktı. Üzerinde benim bu havada giymeye cesaret edemeyeceğim kısalıkta yeşil bir elbise vardı. Ağzındaki sakızı patlatarak onu incelememi yarıda kesti.

" Hayırdır? Alacaklı mısın? Birisinden mi kaçıyorsun? Ya da çok acil bir şekilde tuvalete mi gitmen gerekiyor? "

Kız gözlerini devirdi ve basit bir " Hayır, " kelimesini dudaklarının arasından çıkardı. " Sadece abimi görmeye geldim ve kapıyı bu kadar geç açmasına alışık değilim. "

Bir şey dememi beklemeden beni hafifçe iterek içeri girdi ve sonra arkasını dönerek ardında bıraktığı bavulları işaret etti.

" Bavullarımı içeri alırsın değil mi? Ben gidip abimle selamlaşmak istiyorum. "

Tekrar gitmek için hamle yaptığında kolunu yakalayarak onu dışarı çıkardım. Beni sessiz ve kullanacağı birisi sanıyorsa fena halde yanılıyordu. Onun şaşkın bakışları arasında kapıyı suratına kapattım.

" Eğer bu evden içeri adımını atmak istiyorsan benim kurallarıma uymak zorundasın. Buna kapıyı düzgün şekilde çalarak ve sonrasında ben kapıyı açtığımda da kendini düzgün şekilde tanıtarak başlayabilirsin. "

Kapının arkasından söylediğim sözleri biraz fazla sesli söylemiş olacağım ki Rüzgâr onu bıraktığım yerden gelerek " Ne oluyor? " diye sordu. Tam açıklamak için ağzımı açtığım sırada kapının ardından dışarıda bıraktığım kızın sesi duyuldu.

" Abi beni dışarıda bırakmaya kararlıysan buradan gidiyorum. Burada arkadaşlarım da var. Eminim onlarda da kalabilirim. "

Rüzgâr bana kızgın bir bakış atarak kapıyı açtı. Sonrasında iki kardeşin yapacağı en samimiyetsiz sarılmalaya şahitlik ettim. Mide bulantım kendini belli etmeye başlamıştı ve bu sefer sebebi kesinlikle hamilelik değildi.

" Sen kendini ne sanıyorsun? Beni nasıl o şekilde dışarı atabilirsin? "

Bavulları hala dışarıdayken kapıyı kapattım. Bu bir nevi 'Seni burada fazla istemiyorum' deme şeklimdi.

" Ben Yasemin, ama sen bana sıklıkla yenge diye hitap edeceğin için adımın senin için bir önemi yok. Ah, aynı zamanda doğmamış  yeğeninin de annesiyim ve abinle bu evde yaşadığım için bu eve kimin girip kimin çıkacağına karar veren kişilerden birisiyim. Sen kimsin? "

Kapıyı tekrar açarak bavullarını içeri aldıktan sonra bana döndü. Yüzüne yerleşen ifade canımı sıkacağının habercisiydi. Ama önemsemedim. En kötü ne olabilirdi ki?

" İsmim Yaprak, ama bu evde kalıcı olmayacağını bildiğim için senin için önemli olacağını sanmıyorum. Benim yengem olarak düşündüğüm bir kişi vardı. Onunla da bu evi birlikte tutup birlikte döşemiştik. Yani bu evde bir şeylere karar verecek kişilerden birisi de benim. "

Tamam, bu baya kötüydü. Bakışlarım Rüzgâr'a döndüğünde gözlerini kaçırmış ve azarlar bir tonda " Yaprak! " demişti. Ama ondan aldığım tek tepki buydu. Bana bir açıklama yapmamıştı, tamam burada bana bir açıklama yapması doğru olmazdı ama inkar da etmemişti. Yani bu evi gerçekten eski sevgilisi ve kardeşi döşemişti. Eski sevgilisinin anılarının olduğu yerde benimle ve karnımdaki bebekle yeni bir hayat kurmayı nasıl düşünebiliyordu?

" Ne haliniz varsa görün? Ama sessiz olun, çünkü uyuyacağım ve eğer uyanırsam kötü olur. Her ikiniz için de. "

Arkamı dönüp gitmek için niyetlendiğim sırada Yaprak " Uyu uyu. Zaten ayakta uyuyorsun. Birde bu şekilde uyursan bir şey kaybetmezsin, " dedi. Elimde ona karşı kullanabileceğim hiçbir bilgi olmadığı için sessiz kalmam gerekiyordu. Ama yapamadım. Dudaklarıma bir gülümseme yerleştirerek " Sen benim nasıl uyuduğumu merak etme. Kendin bu evde nerede uyuyacağını düşün. Malum bir bebeğimiz olacak ve önceden senin için kullanılan oda bebek odası olarak kullanılmaya başlanabilir. "

Bir şey söylemesini beklemedim. Hızlı adımlarla yatak odasına gelerek kapıyı ardımdan kapattım. Kapıyı çarpmamak için kendimi frenlemem gerekmişti. Ayağımdaki terlikleri fırlatarak çıkarttım ve kendimi yatağa bıraktım. Gerçekten uyumak istiyordum. Uyumak ve bir süre yeni hayatımın getirdiği saçmalıklardan uzaklaşmak. Ama tabii ki bu yine mümkün olmadı ve saniyeler sonra Rüzgâr kafasını kapıdan içeri uzattı.

" Konuşabilir miyiz? Yoksa sırası değil mi? "

Onunla bu konuyu elbette konuşacaktım ama şu anda bunu yapmak istemiyordum.

" Sırası değil ve sırası ne zaman gelir bilmiyorum Rüzgâr. Şimdi beni yalnız bırakır mısın lütfen? Biraz uyumaya ihtiyacım var. "

" Ama açıklam-"

Cümlesini bitirmesine izin vermedim.

" Açıklaman gereken şeyi zamanında açıklamadın. Şimdi de ben istemiyorum. Ben ne zaman istersem o zaman açıklarsın. Şimdi kapıyı kapat ve dışarı çık. Eski sevgilinin düzenlediği evde rahat bir uyku çekmek istiyorum. "

Gözlerimi kapattım. Kapıyı kapattığını ve dışarı çıktığını kapının kapanma sesinden anlamıştım. O gittiği anda binlerce soru beynime doluşmaya başladı. Ama en önemli soru şuydu; Ben bu gerçekle bu evde nasıl yaşayabilirdim?

İNANCINI KAYBETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin