" Sanırım konuşmalıyız, " diyen Yaprak'a korku içinde bakmaya devam ettim. Gözlerini devirdikten sonra eliyle eliyle içeri işaret etti.
" Sana konuşabilmen için bir fırsat veriyorum. Yerinde olsam bunu değerlendirirdim. "
İçeri geçip kapıyı arkamdan kapattım. Peşinden ilerlerken kendimi kurbanlık koyun gibi hissediyordum.
" Şimdi şuraya otur ve anlat bakalım. Ama en başından başla ve hiçbir şeyi atlama. "
Söylediği yere geçip oturduktan sonra Alper'in olduğu odaya kaçamak bir bakış attım. Her şeyi olduğu gibi anlatmak istiyordum. Ama bunu bir erkeğin duyma ihtimali varken ne kadar yapabilirdim bilmiyordum.
" Nereden başlayacağımı bilmiyorum, " dedim tırnaklarımı dizlerime geçirirken.
" Telefonda konuştuğun adamın kim olduğunu söyleyerek başlayabilirsin. "
Yutkundum. Ondan bahsetmek bile midemin bulunmasına neden oluyordu. Rahatsızlık verecek kadar uzun bir süre sessiz kaldıktan sonra konuşmaya başladım.
" Kuzenimle. Daha doğrusu normal şartlarda kuzenim olması gereken ama asla kuzenim olmayı başaramayan birisiyle. Küçüklüğümüzden beri beni hiçbir zaman rahat bırakmamış bir karaktersiz o. Ama çoğu zaman kendimi ondan korumayı başardım. Ama bir gün mutfaktan kendime içecek almak için gittiğimde- "
Nefes almaya çalışarak duraksadım. Gözlerim dolmuştu ama ağlamayacaktım. Çünkü bu konuda benim tek bir hatam yoktu, suçlu olan başkasıyken neden ben ağlayacaktım ki?
" İçeceğimi aldım ve odama döndüm. Kısa bir süre sonra da uyudum. Kapıyı o evde olduğu sürece kilitlerdim. O gün de kilitlemiştim ama sabah uyandığım zaman onu odamda buldum. Bana önceki akşamın ne kadar güzel olduğunu falan anlatıyordu. Ben ise şok olmuştum, çünkü onun bahsettiği ana dair hiçbir şey hatırlamıyordum. İçeceğime ne kattığını bilmiyorum. Bunu hangi ara yaptığını da bilmiyorum. "
Yaprak'ın bana acır şekilde bakmasına katlanamayarak gözlerimi halıya diktim. Bunu kimseye anlatmıyordum çünkü bana bu şekilde bakılmasından hoşlanmıyordum. Acınası olan insan ben değildim ki! Ben gayet kendi halinde olan birisiydim, acınası davranışlar sergileyen kuzenimdi!
" Peki bir şeyler yaşadığınızdan nasıl bu kadar eminsin ki? Belki de hiçbir şey yaşanmamasına rağmen sana yaşandığını düşündürdü? "
Bunu ben de düşünmüştüm. Hatta bu düşünceye o kadar bel bağlamıştım ki... Tuvalette bütün vücudumu görene kadar sürmüştü bu.
" Banyoya girene kadar ben de senin gibi düşünüyordum. Ancak bacaklarımın iç kısımlarında morarmalar olduğunu görünce bu düşünsem son buldu. Bana dokundu, buna eminim. "
Yaprak'ın nefesini sesli bir şekilde bıraktığını duydum. Konuşsun istiyordum. Bunları sonunda birine anlatabilmiştim. Kim olduğu önemli değildi. Ama o konuşmazsa kendimi şu an olduğumdan daha kötü hissedecektim.
" Yasemin, senden fazla hoşlanmadığımı biliyorsun. Ama yaşadıklarını hiçbir hemcinsimin yaşamasını istemem. Çok kötü şeyler yaşanmış, farkındayım. Ama bundan abimin de haberi olması gerektiğini düşünüyorum. Tabii bunu abime ben söylemeyeceğim. Bunu sen söylemelisin. Başkasından değil senden duymalı. Sana süre vereceğim. Hazır olduğunda anlat. Ama eğer anlatmazsan ben anlatırım. "
Anlatmayı bende istiyordum. Ama anlattığım anda hayatımın en kötü dönemine geçiş yapacağımı biliyordum. Bu yüzden bunları anlatmak, hele de bunları Rüzgâr'a anlatmak her şeyden daha zor geliyordu. Onun benden nefret eder gibi bakmasını istemiyordum. Ama ona yalan söyleyen ve bu zamana kadar onu kandıran birisine nasıl bakacaktı ki?
" En kısa zamanda anlatacağım. Benim anlatmama izin verdiğin için de teşekkür ederim. "
" Ben kötü biri değilim Yasemin. Buna inandığını biliyorum. Ben de düşüncelerini değiştirecek şeyler yapmış sayılmam ama ben sadece abimi korumaya çalışıyordum. Umaydan sonra ne hale geldiğini gördüm ben onun. Çevresindeki kimseyi umursamadı ve kendine çelikten bir duvar ördü. Ona Umay yüzünden sinirliydim evet ama tek sebep bu da değildi. Umay gittikten sonra abimi de kaybetmiş gibi oldum ben. Anlıyor musun? Senin yerine Umay'ın yengem olmasını ister miydim? Tabii ki! Ama bu artık imkansız. Abimle uzaklaşmanı istemen sebebim de abimin eskisi gibi olacağına inanmam. O hale geri dönmesini istemiyorum. Ama ona değer veriyorsan ve iyi geleceğine inanıyorsan artık ben önünüzde bir engel değilim. "
(...)
Kapı çaldığı anda açmak için koştum. Zaten onu almaya gitmemiştim ve şimdi kapıyı açmaya da ben gitmezsem annem dünya üzerindeki en kızgın insana dönüşecekti.
Kapıyı açtığım anda annemden önce Rüzgâr karşıma çıkmıştı. Telefondan gelen şarkı sesini duyduğumda sorgularcasına ona baktım.
"Eğer seni kırdıysam
Darıl bana
Ama bir gün beni ararsan
Bak ruhuna"Şarkıyı bağıra bağıra söylemeye başlamasıyla irkilerek geriye çekildim.
" Ne yapıyorsun Rüzgâr? Annem nerede? "
Beni takmadan şarkı söylemeye devam ettiğinde kaşlarımı çattım.
"Birden gecen tutarsa
Güneşi çevir bana
Sevgilim bağışla
Biraz zor olsa da "Dudaklarımı birbirine bastırarak bir şey söylememeye çalıştım. Şarkıyı sonuna kadar söylemeden bana cevap vermeyeceğini anlamıştım.
"Affet beni akşamüstü
Gölgem uzarken
Öğleden sonra affet
Ne zaman istersen"Şarkıyı gözlerimin içine bakarak söylediği için bir süre sonra aklımdaki her şey silinmişti ve bu zamana kadar sözlerini çok önemsemediğim şarkı onun sesinden duyduğum zaman daha bir anlam kazanmıştı.
Sonunda şarkı bittiğinde dahi onun gözlerine bakmaya devam ettim. Taa ki annemin yan taraftan gelen kahkahasını duyana kadar.
" Güldüğüm için üzgünüm! Ama ikinizin bu halleri- "
Tekrar gülmeye başladığı zaman gözlerimi devirdim. Sarılmak için ona doğru hareketlenirken " Bu olay senin başının altından çıktı değil mi?" diye söylendim. Omzuma bir çimdik atan annemden ciyaklayarak uzaklaştım.
" Tabi ben yaptırdım. Ama o da pek itiraz eder gibi değildi küçük hanım. Siz yeni nesile kalsa çoğu şey boktan olurdu. Eski nesilden birilerinin duruma el atması gerekiyordu. "
Annemin beni onu almaya gitmediğim için değil de bu konu yüzünden azarlamasına şaşırarak Rüzgâr'a baktım. Omuzlarını silkerek gülümsediğinde tekrar anneme döndüm.
" Ee ne diyorsun şimdi? Affettin mi bu deli çocuğu? "
" Sonunda şarkıyı söylemeyi kestiği için onu affettim. Kulaklarım kanamadan şarkıya bir son vermeyi akıl edebildi sonuçta. "
Rüzgâr'ın " Hey, " demesini görmezden gelerek annemi içeri aldım. Annemle konuşmam gereken ve ondan akıl almam gereken bir sürü konu vardı.
(...)
Anneme olan her şeyi -bazı kısımlar hariç- anlattıktan sonra olanları hazmetmesi için zaman tanıdım. Normal insanların hazmetmesi için zaman gereken şeyleri ben yaşamıştım.
" Anne, ben senden bir şey isteyeceğim," dedim bir süre sonra. Annemin beklenti içinde bana dönen bakışlarını görünce ise devam ettim.
" Rüzgâr'ın eski sevgilisini bulmama yardım eder misin? "