19

834 33 2
                                    

"Abimi dışarı yollaman lazım, " diye yanıma gelen Yaprak'a kaşlarımı çatarak baktım. Neden bunu istediğini anlayamadığım için yüzüne bakmaya devam ettiğim için gözlerini devirdi.

" Bugün abimin doğum günü. Ona pasta yapacağım. Ama o buradayken yapamam öyle değil mi? "

Kısık sesle söylediği şeyden sonra arkasını dönüp kontrol etti. Dikkat konusunda benden daha iyi olduğu kesindi. Ama takıldıgım nokta bu değildi. Bugün Rüzgâr'ın doğum günüydü ve benim bundan haberim bile yoktu. Önceki anlaşmamız düşünüldüğü zaman bunda şaşıracak bir şey yoktu ama yine de garip hissediyordum işte. İçimde bir his vardı ve onun hakkındaki tüm gerçekleri öğrenmek istiyordum.

" Ama onu nasıl dışarı gönderebilirim ki? "

Ellerini bilmiyorum dercesine iki yana açtı. En iyisi annemden yardım istemek olacaktı. Ama şöyle bir şey vardı ki annem ve Rüzgâr geldiğinden beri birbirlerinden asla ayrılmıyordu. Yanlarında fazla kalmıyordum çünkü annem benim küçüklük anılarımı -En azından gördüğü kadarını- sinirlerimi bozuyordu. Rüzgâr ise büyük bir dikkatle annemi dinliyordu, sonrasında yanıma gelip o anları hatırlayıp hatırlamadığımı soruyordu.

" Tamam, ben hallederim. "

Ayağa kalkarak annemlerin olduğu odaya giderken odasından çıkan Alper ile göz göze geldim. Yüzüne bir gülümseme yerleştirerek " Bizim ufaklık anlattı mı sana olayı? " diye sorduğunda başımı onaylarcasına salladım.

" Bugünkü şovumu iyi izle. Bayılacaksın! "

Ne dediğini anlamadığım için yorumsuz kalmayı tercih ettim. Bunu fark ettiğinde " Yaprak'a sor, o anlatır. Benim şimdi acelem var, " dedikten sonra yanımdan geçerek dış kapıya doğru ilerledi.

Annemlerin olduğu odanın önüne geldiğimde içeriden gelen kahkahalarla olduğum yerde kaldım. Annem bu sefer hangi rezil anımı anlatmıştı acaba? İçeri girdiğim anda ikisininde bakışları bana dönmüştü. Gergin olduğum için ne yapacağımı bilemeyerek saçımı kulağımın arkasına attım. Gerginlik belirtilerimin neredeyse tamamını bilen annem bir şeyler olduğunu hemen anlayarak gözlerini kısmış ve sorgularcasına bana bakmaya başlamıştı.

" Bir yerin mi ağrıyor Yasemin? " diyerek yanıma geldi Rüzgâr. Elini karnımın üzerine koyduğunda " Hayır, " dedim. Ama bu şekilde davranması aklıma onu dışarı göndermek için bir şeyler getirmişti.

" Ama canım biraz kiraz çekmiş olabilir. "

Yüzüne büyük bir gülümseme yerleştiğinde üzerime yine büyük bir suçluluk duygusu çökmüştü. Ama kendimi bu duygularla yıpratmayacaktım. Burada kaldığım sürece tadını çıkaracak ve Rüzgâr'ın da az da olsa eğlenmesini sağlayacaktım. En azından ona bunu borçluydum.

" Yani sen aşeriyorsun! Bu ilk, neredeyse bebeğimin varlığını unutacaktım. Sonunda orada olduğunu belli edecek bir şey yaptı. "

Eğilerek karnıma yaklaştıktan sonra " Bebeğim, baban seni çok seviyor ve hemen istediğin şeyi alıp gelecek. Sen hiçbir şeyin yokluğunu çekmeyeceksin, " dediğinde elimi Rüzgâr'ın saçlarına uzatarak okşadım. O kadar güzel seviyordu ki kocaman bir takdiri hak ediyordu.

" Ben gidip hemen alıyorum. Başka bir şey istiyor musun, " derken ayağa kalkmıştı. Saçlarından aşağıya düşen elimi alarak yanağına koyduktan sonra kafasını hafifçe yana eğerek yüzünü elime yasladı. Parmaklarını hafifçe kıpırdatarak yanağını okşadım. Sakallarının parmaklarıma batıyor oluşu sorun değildi. Elimi dudaklarına götürüp minicik bir öpücük bıraktıktan sonra bıraktı. O kadar trans haline geçmiştim ki cevap vermediğimi onun cevap beklercesine bana baktığını görünce fark ettim.

" Hayır, istemiyorum. Çabuk gel bana yeter. "

Başıyla onayladıktan sonra odadan çıktığında hiç ses çıkarmadan oturan anneme baktım. Hüzünlü gülümsemesi ile beni izlediğini görünce gülümsemeye çalıştım.

" Ne düşündüğünü biliyorum güzel kızım. Her şey ortaya çıktığında Rüzgâr'ın o kıza döneceğini düşünüyorsun. Onunla konuşsan ya da onun sana olan bakışlarını dışarıdan görsen bunun olmayacağını bilirsin. Ama yapmıyorsun. Kızlar annelerinin kaderini yaşar dediklerinde inanmazdım ama galiba artık inanıyorum. "

Annem en başından beri o kızı bulup buraya getirmenin yanlış olduğunu düşünüyordu. İstediğim gibi onu bulmak için harekete geçmişti ama sürekli olarak vazgeçmem için çabalıyordu.

" Anne, bunu konuşmustuk. Kararım kesin. "

Yine söylenmeye başlayacağını anlayınca " Yaprak pasta yapacaktı. Ben gidip neler yaptığına bir bakayım, " diyerek odadan çıktım. Kararımı değiştirmeye çok yakındım. Rüzgarla geçirdiğim her saniye Umay'ı bulmaktan vazgeçmeye bir adım yaklaşıyordum. Annemin söylediklerinin de kafamı bulandırmasına izin veremezdim.

Mutfağa gittiğimde Yaprak'ın pasta için malzemeleri tezgaha dizmeye başladığını gördüm. Bana kısa bir bakış attıktan sonra yaptığı işe devam etti.

" Orada öylece beklemeye devam mı edeceksin? "

" İnan bana elimi herhangi bir şeye sürmemi istemezsin. Tatlı konusunda berbat bir insanım. "

Gülerek malzemeleri hazırlarken bir yandan da " Abimin bunu sorun edeceğini sanmıyorum, o benden böyle şeylere alışkın, " dedi. Kaşlarımı kaldırarak cümleye devam etmesini bekledim. Etmediği zaman ise kafamda topladığım soruları sormaya başladım.

" Eğer kötü yapıyorsan hazır pasta almak yerine neden pastayı sen yapıyorsun? Abin bu duruma neden alışkın? "

Sorularımı yanıtlamak için yaptığı işe ara vermedi. Hızlı olmaya çalıştığı belliydi. Ki bu çok normaldi çünkü Rüzgâr'a salak gibi çabuk gelmesini söylemiştim.

" Eskiden kötü yapıyordum ama zamanla daha iyisini yapmaya alıştım. Abimin alışkın olmasına gelirsek, o benim yaptığım pastaları hep yerdi. Hiçbir zaman kötü olmuş demedi biliyor musun? "

O gülümseyerek devam ederken ben ise kötü denemelerden sonra pasta yapmayı bırakmanın pişmanlığını yaşıyordum. Şu anda onun yerine pastayı ben yapıyor olabilirdim ama kendime güvenmediğim için bunu yapamıyordum.

" Başka şeylerden konuşalım, bu konu beni pek açmadı, " dediğimde kafasını kaldırıp bana baktı.

" Ne konuşalım sen karar ver o zaman. Ben seninle ne konuşacağımı bilmiyorum, " dedi. Onu suçlamıyordum. Şu durumda benimle konuşuyor olması bile garip geliyordu zaten. Ona biraz daha yaklaşarak " Kızların konuşmayı en çok sevdiği konudan bahsedelim o zaman. Aşktan, " dedim.

Konuşmanın başından beri yaptığı işe ara vermeyen kız bir anda durdu. Daha dikkatli baktığımda gözlerinin dolduğunu gördüm.

" Birisi vardı, onu deli gibi seviyordum. Benden 6 yaş büyüktü. O zaman ailemle yaşıyordum ve o da hemen karşı evde oturuyordu. Evde olduğum süre boyunca camda onu beklerdim. Onun geldiğini gördüğü an dışarı çıkar ve beni fark etmesini beklerdim. "

Yaptığı işe daha bir hırsla devam etmesini izledim. Gözleri dolu dolu olmasına rağmen sesi bir kere bile titrememişti.  Güçlü olmaya çalışıyordu. Hikâyenin sonunun iyi bitmeyeceği belliydi.

" Çocukluk işte. Onun beni fark etmeyeceğini anladığım zaman ona söylemeye karar verdim. Günlerce kafamda konuşmayı planladım. Binlerce farklı senaryo ürettim. Onun bana söyleyeceği cümleleri bile düşünüyor ve ona göre cevaplar düşünüyordum. Her şey hazır olduğunda büyük bir heyecanla eve geldim ve, " duraksayarak derin bir nefes aldı. " Ve onun taşındığını fark ettim. Onunla konuşmak için o kadar kafa patlatmıştım ki ona geç kaldım. Bir daha da kimse için uğraşmadım. Uğraşmam da. Benim aşk hikayem orada sona erdi ve yenisini başlatmak gibi bir amacım da yok. "

Öyle mi Yaprakcım? Yazar hanım öyle düşünmüyor ama sjdjdjd Bu hikayeden sonra Yaprak'ın hikayesinin başlayacağının sinyallerini verip kaçıyorum buradan sjsjs Kendinize iyi bakın!

İNANCINI KAYBETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin