24

808 39 6
                                    

Rüzgâr ve annemin konuştuklarını gördüğümde yanlarına gittim. Ben geldiğim anda kesilen konuşma karşısında kaşlarımı çattım. Bu birkaç gündür sürekli oluyordu ve ben bu durumdan gerçekten sıkılmaya başlamıştım. Rüzgâr ile eve geldiğimizde annem ve Rüzgâr bir şeyler konuşmuşlardı, bunu anlayabilirdim. Bütün kirli sırlar ortaya dökülüyordu ve bu durumda annemle konuşması kadar normal bir şey yoktu. Ama artık kesinlikle bir şey sakladıklarını anlamıştım.

" Ne konuşuyordunuz?"

Rüzgâr'ın gözlerini kaçırdığını görünce bakışlarımı anneme çevirdim. Rüzgâr'a kısa bir bakış attıktan sonra omuzlarını silkti.

" Bebeği kontrole götürmeniz gerektiğini düşünüyorum. Rüzgâr da bunu istiyormuş ama sana söyleyemiyormuş. Bu yüzden benden yardım istiyordu. "

Bu yalana tabii ki inanmamıştım. Madem kontrole gitmek istiyorlardı. O zaman gidecektik ama o saatten sonra yine konuşmaya devam ederler ve ben bir şey sakladıklarını anlarsam benden çekecekleri vardı.

" Tamam, hadi gidelim, " dedim Rüzgâr'a dönerek. Gözlerinin parlamasını şaşkınlık içinde izledim. Gerçekten bunu duyduğuna mutlu olmuş gibiydi. Elimi tutarak beni çekiştirirken bir yandan da annemle vedalaşıyordu. Arabanın önüne neredeyse sürüklenerek getirildiğimde derin bir nefes aldım. Rüzgâr kapıyı açarak içeri geçmem geriye çekildi. İçeri girerken şaşkındım. Birisinin bana kapıyı açmasına alışkın değildim. Yol boyunca rahatsız edici bir sessizlik hakimdi. Sonunda hastanenin önüne geldiğimizde bakışlarımı gözlerimi diktiğim yoldan ayırarak Rüzgâr'a çevirdim. Bana bakmıyordu. Daha fazla beklemeye dayanamayarak kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Hemen ardından Rüzgarın da kapıyı kapattığını ve arabayı kilitlediğini belirten o sesi duydum. Sonra ise yanımdaydı. Elimi tutarak parmaklarını parmaklarımın arasından geçirdi ve benimle birlikte yürümeye başladı.

" Heyecanlı mısın? " diye sordum. Elimi biraz daha sıkı kavraması bana yeterli cevabı vermişti aslında.

" İlk defa birisinin adım adım büyümesine şahit olacağım. Heyecan kelimesi yetersiz kalıyor. "

Gülümsedim. Bu benim için de bir ilkti. Doktorun yanına gidebilmek için sıra alırken gerginliğin bütün vücuduma yayıldığını hissediyordum. Sorumluluklarım belki de ilk defa kendini bu kadar belli ediyordu. Hayatım boyunca bir bebeğe ileride ise bir çocuğa bakmak zorunda kalacaktım ve bu beni korkutmuyordu. Rüzgâr'ın yanımda olacağını bilmek bana büyük bir güç ve güven veriyordu. Doktorun yanına girerken dizlerimin titremeye başladığını hissetmiştim. Buraya geldiğimiz anda neden bu kadar beklediğimi de anlayamamıştım. Bebeğimiz tanışmak için neden bu kadar beklemiştim ki? Kızıl saçlarına bayıldığım kadın beni bir yatağa yönlendirirken sessizdim. Sorduğu sorulara yarım yamalak cevap veriyordum. Neler olduğunu hala tam olarak anlayabilmiş değildim. Karnımı açmamı söylediğinde doktoru pür dikkat dinleyen Rüzgâr'a baktım. Gözleri parlıyordu.

" İşte burada, bebeğimizin kesesi oluşmuş. Ancak çok küçük olduğu için şu anda onu tam olarak görmeniz mümkün değil. Bebeğiniz üç haftalık olduğu için bu gayet normal bir durum. "

Doğru duymadığıma emindim. Doktor bunu söylemiş olamazdı.

" Bebeğimiz kaç haftalık dediniz? Üç haftalıktan daha büyük olmalı, bir yanlışlık olmasın? "

Rüzgâr'ın söylediklerini duyana kadar duyduklarımın doğru olmadığını düşünmeye devam etmiştim. Ancak onun cümleleri duyduklarımı doğrular nitelikteydi.

" Siz bebeğin ne kadarlık olduğunu düşünüyorsunuz ki? "

" En az 2 aylık," dedim. Bebeğin kesesi olduğunu söylediği şeye bakarak bir şeyler anlama çalıştım. Belki bu bebek benim anlamama yardım edebilirdi.

" Nasıl bu kadar eminsiniz peki? Böyle düşünmenize neden olan şey nedir? "

" Gebelik testi yaptım. "

Doktor gülümsedi ve anladığını belli edercesine başını salladı.

" Gebelik testleri her zaman doğru sonuç vermez. Çoğunlukla doğrudur ancak doğru sonucu vermediği durumlar olabilir. "

" Ama hamilelik belirtilerini de gösteriyordum. Mide bulantısı, baş dönmesi-"

" Psikolojik olarak böyle bir şey olması mümkün. Anne adayı gebelik testini gördükten sonra böyle tepkiler verebiliyor. "

Rüzgarla göz göze geldim. Yalan söylediğimi düşünmesini istemiyordum. Ona hislerimi yansıtmaya çalıştım.

" Ama hamilelik belirtileri gösterdiğim için test yapmıştım. "

Doktor bir süre bekledikten sonra konuşmaya başladı. Suskun kaldığı süre bana ölüm gibi gelmişti.

" Tamam, sizin için birkaç test daha yapalım. Sorunun ne olduğunu tam olarak anlarız. Ancak diğer söylediğim şeyler dediğim gibi. Bebeğiniz üç haftalık. Kalp atışlarını duymak ister misiniz? "

Dudağımı dişledim. Bebeğin kalp atışlarını duymayı tabii ki istiyordum ama o anda düşündüğüm şey bir mucize olduğuydu. Bu durumda bebek tamamıyla Rüzgâr'a aitti. Herhangi bir yanlış anlaşılma yoktu. Rüzgâr'ın dolu dolu olmuş gözlerine bakarken bunu onun da anlayabildiğini görebiliyordum. Bir anda odayı normalden çok daha hızlı olduğunu fark ettiğim bir kalp atışının sesi doldurdu. Kendimi tutamayarak ağlamaya başlamama sebep olan şey tam olarak buydu.

" Yasemin, bebeğimizin kalp atışları huzurunda sana soruyorum. Benimle evlenir misin? Bu sefer gerçekten ve herhangi bir zorunluluk olmadan. "

İNANCINI KAYBETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin