Birkaç gündür Rüzgâr'ın evinde kalıyordum. Babam artık beni evine kabul etmediği ve Rüzgâr da zaten o eve dönmemin doğru olmayacağını söylediği için onun evinde kalıyordum. Gergin hissetmiyorum dersem yalan olurdu. Onunla benden gizlediği konu hakkında konuşmak istiyordum ama konuşamıyordum. Suskunluk çemberinin altında ezilmek üzereydim.
" Asla benimle konuşmadığın ve konuşmayı kafanda benim adıma kurguladığın için aramız hep kötü. Allah aşkına ne soracaksan sor ve ikimizde rahatlayalım. "
Karşımdaki koltukta oturan Rüzgâr'ın haklı isyanı beni daldığım düşüncelerimden kopardı. Gözlerimi delmek istercesine baktığım halıdan ona çevirdim. Ama yine konuşmadım. Bana yalan söyleyeceğini düşünüyordum ve yalan söylediğini anlamaktansa hiç konuşmamayı tercih ederdim. Dudaklarımdan firar etmek üzere olan kelimeleri ağzımın içine hapsettim. Ona sormayacaktım. Bu olayı kendi başıma çözecektim.
" Ben kafamda seninle alakalı hiçbir şey kurgulamıyorum. "
Kaşlarını öyle mi dercesine kaldırdı. Beni nasıl bu kadar iyi tanıyabildiğini anlayamıyordum. Üstelik kendimi bu kadar saklamışken başarmıştı bunu. Birde saklamasaydım neler olacaktı acaba?
" Yüzünde bu ifade oluştuktan sonra bana daima soğuk davranıyorsun. Senin yanından çıkıp o telefon görüşmesini yaptığımdan beri böylesin. Bunu anlamadığımı mı sanıyorsun? Bu kadar kafanı kurcalıyorsa ne olduğunu sor ve kurtul. "
Deli gibi merak ediyor olmama rağmen yüzüme sahte bir gülümseme yapıştırdım. Ona en alaycı bakışlarımdan birini gönderdikten sonra " Saçmalıyorsun şu an, " dedim. " Neden senin yaptığın basit bir telefon görüşmesini bu kadar kafama takayım ki? "
Nefesini sesli bir şekilde dışarı bıraktı. Onu zorladığımı biliyordum ama kendime engel olamıyordum.
" Çünkü yaptığım konuşma basit bir konuşma değildi. Bunun yüz ifademe yansıdığına eminim. "
İstemsizce söylediğini başımla onayladım. Ne yaptığımı anladığımda olayı düzeltmek için çok geçti. Dudağımı dişleyerek kendime içimden sövdüm. Bazen tam bir geri zekalı oluyordum.
" Kardeşim buraya geliyor. Hatta şu an arabada ve neredeyse varmak üzeredir. "
Tamam, bunda bir sorun yoktu. Sonuçta onunla evleniyordum ve tüm ailesiyle istesemde istemesem de tanışacaktım. Neden söylerken bu kadar gerildiğini anlayamamıştım.
" Ve bu bir sorun çünkü? " diye sordum. Başını iki yana sallayarak sorudan kurtulmaya çalıştı. Ama bu kadar kolay kurtulması mümkün değildi. Bu konuyu o açmıştı ve devam etmesi gerekiyordu. Bana biraz daha yaklaştı ve ellerini karnıma dayayarak konuştu. Gözlerini de karnıma dikmişti ve benden çok bebekle konuşuyor gibiydi.
" Bu bir sorun çünkü kardeşim Umay'ın en yakın arkadaşlarından birisiydi. Uzun bir süre aramız kötü kaldı. Ayrıldığımızda benim değil onun yanındaydı. Sonrasında da en yakın arkadaşını ondan uzaklaştırdığımı düşündüğü için aramız hiç eskisi gibi olmadı. "
Tamam, bu büyük bir sorundu. Ama bunu onun yüzüne söyleyecek değildim. Özellikle de şu anda yeterince kötü ve gergin gözüküyorken.
" Peki buraya neden geliyor? "
Ellerinden birini karnımdan çekerek karman çorman olmuş saçlarını biraz daha karıştırdı.
" O çizim yapıyor ve bu konuda çok iyi. Buraya gelme sebebinin bir çizim yarışması olduğunu söylüyor ama gerçek sebep tabii ki bu değil. Seninle evleneceğimi öğrendi. Bunu söylemekten nefret ediyorum ama tahminimce hayatı sana zindan etmeye geliyor. "
Kaşlarımı çattım. Bunları duymak hoşuma gitmemişti. Ama asıl sorun bu değildi. Bana hayatı zindan edecek birinin buraya gelmesine nasıl göz yummuştu? Sanki hayatımdaki her şey yolundaymış gibi bir de onun kardeşiyle mi uğraşacaktım?
" Benim buna izin vereceğimi düşündüren ne peki? Buraya gelebilir ama hayatın kime zindan olacağı tartışılır. Eğer karşısında her söylediğine göz yumacak birisini bekliyorsa şaşırmaya hazır olsun. Öyle bir niyetim yok çünkü. "
Tamamen ayağa kalkarak benden biraz uzaklaştı. Elleriyle yüzünü sıvazladıktan sonra gözleri tekrar benim gözlerimle buluştu.
" Ben de bundan korkuyorum ya zaten. Senin kendini koruyacağının farkındayım onun da bu savaşa devam edeceğine eminim. Bu hanginiz için iyi bilemeyeceğim ama bu durumdan zararlı çıkacak tek kişi benim. Arada kalan bir zavallı olacağım. "
O kadar acıklı bir ses tonuyla söylemişti ki dudaklarımı birbirine bastırsam da kahkahamın dudaklarımın arasından fırlamasına engel olamamıştım. Onun da dudaklarında minik bir gülümseme oluşsa da kendini çabuk toparladı ve " Bir de gülüyor musun? " diye beni azarladı. Bu kahkahamın daha da siddetlenmesinden başka bir işe yaramamıştı.
" Gülme. Ben gerçekten sinirleniyorum. "
Eğer ses tonu onu ele vermese buna inanabilirdim. Ama küçük bir çocuğa benzettiği ses tonu ciddi olmadığını bağırıyordu.
" Ya da hep böyle gül. Hoşuma gidiyor. Kahkahanı çok sık duymuyorum. "
Yanaklarımın yanmaya başladığını hissettiğimde konuyu değiştirme ihtiyacı hissettim. Konu nasıl benim kahkahama gelmişti Allah aşkına?
" Peki sen bu savaşta kimin tarafındasın? "
Gülümsedi ve bende onun gülümsemesinin hoşuma gittiğini fark ettim. Başka konulara odaklanmalıydım. Hem de hemen!
" Benim tarafım belli. Ben bebeğimin tarafındayım. Yani sanırım bu senin tarafındayım demek oluyor. "
Yüzündeki gülümseme hala silinmemisti ve o anda bir şeyi idrak etmiştim. Hapı yutmuştum çünkü hissediyordum. Ona aşık olmam çok yakındı.
Selam arkadaşlarr! Umarım sınavlarınız güzel geçmistir. Bölümlerin çok sık gelmediğinin farkındayım. Bu duruma bir çözüm üretmeye çalışıyorum. Umarım bölümü sevmissinizdir. Görüşlerinizi bildirmeyi unutmayın! Sizi seviyorum.