KORE'DE 3 ÇILGIN TÜRK 2

Eğer istediğin buysa

Selaaam, uzun zaman oldu yine.🙊 ama geldim.ㅎㅎㅎ iyi okumalar, hatam varsa affedin kontrol etmeden atıyorum.

         28 oy + 100 yorum = yeni bölüm❤

                           
                         ☆☆☆

Mutsuz olanların dışında mutluluktan uçan insanlarda vardı. Mutluluklarına mutluluk inşaa eden, sonra sevgi ile süsleyen ve iki katına hatta üç-beş katına çıkaran insanlarda vardı. Hayat mutkuyken, çok eğlenceli görünür insanın gözüne. Muhteşem bir şey yaşamak diye düşünürüz.

Sevdiklerimiz, hayallerimiz bizimle diye mutlu oluruz. İnsan daha ne ister ki? Onu seven insanlar,  başardığı bir hayal, insanı mutlu eden en büyük temeller. Ama insan bilmiyor ki, mutluluğun ardından bir hüzün.. hüznün ardından bir mutluluk gelir. İnsanın bilmediği bir şey de bu. Hiçbir şey bilmiyor insan aslında ama bunu da bilmiyor. Bilmediğini bilmiyor, bu yüzden hep kuyunun dipsiz kısımlarına düşüyor ya. Bu yüzden ona çelme takan insanlara karşı gelemiyor.. bu yüzden kaybediyor..

Çocuk odasına aldıkları oyuncakları yerleştirirken duraksadı, arkasından ona sarılan eşi ile. Karnı ilk zamanlara göre oldukça büyümüştü, belli ediyordu kendini ikizleri artık. Biz buradayız diye sesleniyorlardı anne ve babasına. Arada tekme atıyorlardı, ilgi beklercesine. Çünki artık onları bekleyen mutluluk ve hüzünleri vardı.

Yanağına bırakılan sulu bir öpücük ile gülümsedi. " Jin, çocuklarımız odasını ya beğenmezse? " diye dudak büzerek eşine çevirmişti yüzünü.

Buna karşılık Jin kıkırdamakla yetindi önce. " Bebeğimm.. onlar daha küçük? Bir şeyleri beğenme içgüdüsü daha oluşmaz. " buna karşılık eşine somurtarak kollarından ayrıldı. Yatağın üstüne oturdu, yoruyordu ikizleri onu artık. " Onlar Kim Ceren'in bebekleri olacak tabii ki beğenme içgüdüsü de olacak!!! "

Eşinin yanına kıkırdayarak oturdu. Saçlarını okşadı önce güzel eşinin. Çenesini kavrayarak yüzünün hizasına getirdi. Dudaklarına küçük bir buse bırakıp göz kırptı. Sonra kaşlarını çatarak " onlar yüzüne sevişemiyoruz bile! Ne hakla beğenmiyorlar!! "

Ceren, Jin'in omzuna vurdu hafifçe. Gülerek " Off, aklın fikrin başka yerlerde! " 

                         ☆☆☆

Arzu zorda olsa o bardağı da içti. Sıra ona geldiği için derin bir nefes alıp oturduğu yerde dizlerinin  üzerine geldi bardağını kaldırıp onun yaptığı gibi gözlerinin içine baktı. "  Ben asla seni sevmekten vazgeçmedim, Jimin."

Oradakiler, sessizlik içerisinde gözlerini ikili üzerinde gezdirirken Jimin ayağa kalkıp odadan çıktı. Jungkook kısık bir ses ile mırıldandı hyungunun arkasından ama çoktan çıkmıştı Jimin oradan. "Hyung... "

Arzu dolan gözlerini umursamadan şişe de olan sojuyu dikti kafasına. Umursamadı bulanan midesini. Susmuştu sadece susup gitmişti işte. Ceylan sessizliği bozmak istercesine elini Arzu'nun omzuna koyup destek vermek için gülümsedi. " Gidelim bebeğim. "

Arzu başını olumsuz anlamda sallayıp odadan çıkmak için ayaklandı. Yoongi meraklı bakışlar içerisinde " Nereye.. " diye mırıldanmıştı ama bunu dibinde oturan jungkook bile zor işitmişti. Savsak adımlar ile odadan çıktı, Jimin'in yaptığı gibi.

Çakır keyfi denilen şeymiydi bu? Midesi bulanıyordu sadece. Kusma isteğini bastırıp koridorda bulunan kapıları teker teker açıp Jimin'i aradı. Belki de içtiği sojunun etkisi, aklında ki düşünceleri teker teker Jimin'e söylemesini cesaretlendiriyordu.

Birbirine dolanan ayakları Jimin'in odasının önünde durdu. Eli kapının kulpunun üzerinde iken cesareti geri tepti bir an. Geri dönmek istedi ama kaybedecek bir şeyi var mıydı ki?

Kaybetmişti her şeyi zaten.. aşkını.. evliliğini.. hayallerini.. mutluluğunu.. benliğini.. en çokta Jimin'i kaybetmişti. Daha ne kadar kaybedebilirdi ki onu? Daha ne kadar onsuz özlemin nasıl olduğunu öğrenebilirdi ki?

Kulpu sağa doğru çevirerek  açtı kapıyı, önce başını uzattı. Pencerenin önünde duruyordu. Omuzlarından pencere önünde duran kararmış akşamda ki yükselen binalara baktı onun gibi.

İçeriye adımladı.. sadece bir kaç adım.. cesareti bu kadardı işte.. sadece bir kaç adım. " Jimin.. " diye mırıldandı. Daha çok fısıltı şeklinde idi ama duysun istiyordu.. farketsin istiyordu. 'Burada bitiyorum, eriyorum.. gör beni Jimin artık.' demek istiyordu. Dokunsun istiyordu, dokunsun ve bütün acısını çeksin istiyordu.

Onsuzluğu bitirsin istiyordu, bitirsin ve yeniden hayata döndürsün onu istiyordu. Ses çıkarmayınca korkak adımlar ile arkasında duracak kadar ilerledi. Elini havaya kaldırırken titriyordu. Omzuna dokundu Jimin'in. Dokundu ve yandı.. çekti elini hemen. Kokusu doluyordu burnuna.

O kadar güzeldi ki, bundan ne kadar uzak olduğunu düşündü. Yüzünü döndü ona jimin. Gözleri çok farklı bakıyordu.. eskiden heyecanla parlayan gözler değil Şimdikiler..

Buna ben sebep oldum, dedi içinden. Ben mahvettim onu. "Jimin.. " ikinci kez tekrarladı ismini. "Efendim. " Sesi o kadar soğuktu ki.. üşüdü biraz önce yanarken şimdi üşüdü.

"B-ben.. " titreyen sesine küfretti içinden. Jimin yüzüne devam et der gibi bakıyordu. O bakarken böyle kolay mı sanıyordu konuşabilmeyi. Konuşamadı.. boynuna doladı kollarını yüzünü gömdü o güzel, eşsiz kokan yere. Ağlıyordu sadece, tenine damlayan göz yaşları belli ediyordu bunu.

Jimin elleri iki yanda duruyordu. İç savaş veriyordu kendi içinde. Pes etmek istemiyordu. Kendi canını yaktığı gibi, onun da canını yakmak istiyordu. Yakmak ve parçalamak, parçalara ayırıp tekrar birleştirmek istiyordu.

" S-sarıl bana l-lütfen.. son kez sarıl.. " gözlerini kapattı Jimin. Sarılırım ama son kez değil. Diye geçirdi içinden. Beline sardı kollarını onun yaptığı gibi, sanki kırmaktan korkar gibi.. narin bir şeye dokunur gibi.. dokunuyordu elleri.

" Özledim seni hem de çok. " boğuk çıkıyordu sesi, boynuna gömülü olan yüzünden dolayı. Kokusunu içine çektikçe yanıyordu burun delikleri. 'Ben de.. ben de özledim.' Dedi içinden.

" Seni sevmekten vazgeçmedim, Jimin. Ben sensiz yapamıyorum. Lütfen biz olalım tekrardan. Biz olalım, jimin. " yüzünü kaldırıp Jimin'in yüzünün karşısında durdu.

Gözlerinin içine baktı bir cevap istercesine. Sustu Jimin. Sesini çıkarmadı. Nefesi çarpıyordu yüzüne öpse ne olurdu, ona susayan dudakları kurudu onsuz.

Cevap gelmeyince ayırdı kollarını umutsuzca. " Pekala.. " mırıldandı sadece. Jimin'in yüzü dışında her yere göz gezdiriyordu. " Eğer istediğin buysa boşanalım. Eğer bu seni mutlu edecekse kabul ediyorum jimin. Eğer isteğin buysa.. boşanalım. "