Enes Turan
Yüzümü buruşturup homurdanarak üzerimdeki deri ceketi yere serdim ve üzerine oturup gözlerimi siyah poşetin içinden bira şişelerini çıkartan Eren'e diktim. Mekan dedikleri yer dağın başıydı, bunlar eğlenceden hiç anlamıyorlardı. Eren yanıma yaklaşıp bira şişesinin birini bana uzatınca başımı olumsuz anlamda salladım.
"İçmeyeceğim."
"Bugünlük iç lan."diyerek şişeyi gözüme sokarak salladığında geri ittim."İstemiyorum oğlum, zorlama."gözlerini devirip bakışlarını boynuma indirdi ve kaşlarını havaya kaldırarak eliyle kolyenin ucunu tuttu."Özgür'ün kolyesine çok benziyor."
"Onun zaten."diyerek geri çekildiğimde hepsinin bakışları bana çevrilmişti. 'Ne var' dercesine başımı salladığımda Eren omuzlarını silkerek geri çekildi."55 buçuk lira verip aylarca laf yaptığı kolyesi değil mi lan o?"Doruk'un konuşmasıyla sırıtarak başımı salladım. Asla ona vermeyi düşünmüyordum bu kolyeyi."Sana mı verdi?"
"Yok lan, geçen ben bunu motorla götürürken düşürmüş bende aldım."dedim Taner'e bakarak. Taner başını salladığında birasını yudumlamaya başladı. Bakışlarımı yan tarafımda oturan Yusuf'a çevirdim."Yok çiçeğim içmiyorum."dedi karşı tarafa fakat bunu söylerken bira içiyordu. Gülerek başımı iki yana salladım.
Yusuf'un Gizem'e olan bağlılığı güzeldi. Arada dalga geçsekte gerçekten takdir edilecek bir adamdı, kimse Gizem gibi birine katlanamazdı herhalde.
"Hayırlı işler beyler!"Özgür'ün sesini duyunca kaşlarımı kaldırarak arkamı döndüm. Dudaklarının arasından yanmayan bir sigara vardı. Çok özensiz giyinmişti, dağınık görünüyordu."Çakmak var mı?"diye sorduğunda Doruk hemen cebinden bir çakmak çıkartıp ona fırlatmıştı. Çakmağı havada yakalayıp dudaklarının arasındaki sigarayı yaktı ve gözlerini kapatıp derin bir nefes çekti. Bakışlarımı ondan kaçırıp bir kez daha yan tarafımdaki Yusuf'a döndüm, telefonu kapatmış deli gibi içiyordu.
"Yavaş lan, öleceksin!"diyerek sırtına vurduğumda omuzlarını silkip içmeye devam etti. Yine eğlence çıkacaktı bize. Yanımda birinin varlığını hissetmemle kaşlarımı çatarak yan tarafa baktım. Özgür elindeki sigarayı tüttürüyor bir yandan da birasını yudumluyordu."Kolyeni vermeyeceğim, boşa gelme."bakışlarını bana çevirip boynuma baktı ve gülümsedi."Kalsın, yakışmış."
"Harbi mi lan?"diyerek başımı eğdiğimde gülüşü kulaklarımı doldurmuştu. Kaşlarımı çatarak ona baktığımda gözlerimiz kesişti. Dudağındaki sigaranın dumanını yukarı doğru yükseldiği için gözlerini kısmış dikkatle bana bakıyordu.
Gözleri güzeldi.
Bakışlarımı kaçırıp derin bir nefes verdim.
"Pantolonun kirlenmesin diye cidden altına ceket mi serdin?"diye sorduğunda başımı eğip altıma serdiğim cekete baktım."Evet."
"Temiz çocuk seni."diye konuştuğunda ona bakıp gülümsedim. Elini yere koyup yerdeki toprağı avuçlayarak fısıldadı."Ama bazen kirlenmek güzeldir."diyerek avcundaki toprağı pantolonuma savurduğunda dişlerimi birbirine bastırıp sinirle güldüm."Şerefsiz!"
"Kolyemi ver."
İnadım tutmuştu, bu saatten sonra o kolyeyi hayatta benden alamazdı. Elimi kaldırıp pantolonumdaki toprakları silkeledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rolling in the deep
Short StoryBitiş tarihi| 9 Eylül 2019 [Yarı texting] あ "Derdiniz ne lan sizin?"çocuk anlamaz bakışlarla bana bakarken öfkeli bir nefes alıp dişlerimi birbirine sürttüm."Sen kimsin?"diyerek beni itmeye kalktığında sırıtarak cevap verdim."Tanıştırayım, ben Özgür...